Merhaba! Nasılsınız? Umuyorum ki hepiniz iyisinizdir. Çok uzatmıyorum ve sizi güzel bir bölüme uğurluyorum. Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin olur mu? 😂 Keyifli okumalar! ❤
~~~
Günümüz
Doğum günümü kutlamamın üzerinden yaklaşık iki ay geçmişti. Hasta sayıları büyük bir azalıştaydı. Hastanelerimizde rahatlama gözle görülür hale gelmişti. Çoğu insanın bilinçli hareket etmesi ise bize gerçekten büyük bir katkı oluşturmuştu. Elbette bilinçli hareket edenler kadar etmeyenler de vardı. Her platformda bas bas bağırarak uyarımızı yapsak da bazı insanlar kulakları ve gözlerinin yanı sıra kalplerini de kapatıyordu. Çünkü onlar yüzünden bazı insanlar hasta olurken, bazen de kendileriyle yüzleşiyorduk. İnsanoğlu işte, olayın ciddiyetini bizzat yaşamadan anlamıyordu.
Buraya geldiklerinde onları gözü yaşlı aileleri bekliyor oluyordu. Kimisi ailesine geri kavuşurken kimisi de bizim yanımızda son nefesini veriyordu. Yalnız başına, yaşama sebebi olan sevdikleri olmadan...
Kulağımıza sürekli gelen meslektaşlarımızın kayıp haberleri bizi daha da tedirgin ediyordu. Yüzlerce hastayla uğraşırken koridorda karşılaştığımız o ufak anlarda gözlerimizle hasar tespiti yapmaya çalışıyorduk. Olur da bizden birine bulaşırsa erken müdahale edebilmek için.
Neyse ki büyük bir oranda azalma vardı. Bu sebeple bazılarımız evlerine gidebilecekti. Bunlardan biri de bendim. Verimimiz düşmeye başlamıştı. Bu sebeple dinlenmemiz şarttı. Geçen hafta ilk grup izine çıkmıştı. Bir haftalık aradan sonra geri dönmüşlerdi. Biz ise hastanede kendimizi iki hafta karantinaya almıştık. Onlara sadece hasta dosyalarını düzenlemede yardım etmiştik. İki haftanın sonunda teste tabi tutularak çıkışımız sağlanacaktı. Bugün ise iki haftamızı tamamlamıştık. Ben de eve gitmek için eşyalarımı toparlıyordum. Eşyalarımı topladıktan sonra pansuman odasına ilerledim. Testlerimizi orada yaptıracaktık. Tek tek giriş yaparken neyse ki hepimizin testi negatif çıkmıştı.
Mutlulukla sırtımdaki çantamla çıkışa doğru ilerlemeye başladım. Rabia da benimleydi.
“İnanamıyorum! Resmen evlerimize döneceğiz!”
Gülerek “Gerçekten de inanılması güç.” dedim. İçimde büyük bir heyecan vardı. Onlarla aylar sonra temasa geçebilecektim. Sevdiklerimize sarılabilmek aslında büyük bir nimetti. Dışarı çıktığımızda gözümüze vuran Güneş ile gözlerimizi kıstık. Ağzımdan ufak bir kıkırtı çıkarken “Kendimi mapushaneden çıkmış mahkum gibi hissettim.” dedim. Rabia da “Doğru söze ne denir.” deyip bana döndüğünde sımsıkı sarıldık. Ağzımızda, resmen bir bütün olduğumuz maskelerle birbirimizle vedalaştık.
Arabama doğru ilerledim. Bizimkilere geleceğim vakti söylememiştim. Tepkileri ne olacak çok merak ediyordum.
Evin önüne vardığımda sakince arabadan indim. Şu an bunlar bana rüya gibi geliyordu. Heyecanla hızlandım ve merdivenleri çıkmaya başladım. Kapının önüne geldiğimde çok heyecanlıydım. Gözlerimi kapatıp bir süre sakinleşmeye çalıştım. Aman! Boş bir uğraştı bu. Nasıl heyecanımı dindirebilirdim ki? Elimi hızlıca kapıya uzatıp seri bir şekilde vurdum. Kızımın sesini duydum önce.
“Ben açarım kapıyı!”
“Dur kızım. Önce bakalım yabancı mı?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venüs'ün Afrazesi (Tamamlandı)
Ficción GeneralAklını fütursuzca istila eden düşünceler onu çıldırmanın eşiğine getirmişti. Kalbi, her geçen gün bastırmaya çalıştığı özlemin daha da artarak karşısına çıkması sonucu acıyla kasılıyordu. Dile kolay beş yıldır sevdiği adam yoktu. Yurt dışına bir iş...