Merhaba! Yeni bölümle karşınızdayım. Sınav haftası başlayanlar varmış. Onlara buradan çokça başarılar diliyorum!
Sizi çok tutmayacağım. Bölümü okuduktan sonra beğendiyseniz oy vermeyi, satır arasına da düşüncelerinizi bırakmayı unutmayın. Keyifli okumalar! 😅
~~~
Günümüz
Herkes mutfaktaki yerini alırken tam ortada bulunan geniş masanın etrafına dizildik. Masayı ikiye bölerken Görkem bizim sınır ihlali yapabileceğimizi söylemiş, siyah bir bantla bu sınırı çizmişti. Mutfak çok genişti ve iki tarafta da tezgah vardı. Bu bize daha rahat bir ortam sağlıyordu. Kızım dizildiğimiz masanın en başına otururken sandalyede ayağa kalktı. Biz ise ellerimiz önümüzde ona öylece bakıyorduk. Bir kuş cıvıltısından farksız sesiyle konuştu.
"Sizden bir ana yemek ve elbette ki tatlı istiyorum. Yaratıcılığınızı kullanın lütfen! Süreniz iki saat!" diyerek telefondan süreyi başlattı.
"Başlasın!" dediğinde hepimiz işe koyulduk. Rabia ile birbirimize bakarken ne yapacağımızı kararlaştırdık. Karnıyarık ve kadayıflı muhallebi çok güzel olacaktı. Rabia muhallebiyi yapmaya koyulurken ben de patlıcanları hallediyordum. Patlıcanlarla uğraşırken sürekli homurdanan Görkem ile Tarık'a döndüm.
"E kardeşim biz ne yapacağız?" diyen Tarık'a Görkem sadece bakmakla yetindi.
"Bilmiyorum ki ne yapacağız. Makarna mı yapsak?"
"Ne makarnası ya! Daha farklı bir şey olsun."
Görkem fısıldar bir tona geçse de onu hala duyuyordum.
"Ya Tarık, az mantıklı düşünsene. Jürimiz Güneş! Çocuklar makarnayı çok severler. Üstüne bir şeyler serpiştirir sunarız."
Tarık bir süre düşünmüş ve onaylamış olacak ki beşlik çakmışlardı.
"E tatlıyı ne yapacağız?"
Görkem kendinden emin gülümserken Tarık'ın omzunu sıvazladı.
"Sen merak etme kardeşim. Ben tatlıya dehşet bir şey düşündüm. Tam Güneş'in sevdiği türden!"
Tarık bir süre gözlerini kısıp ona güvenmediğini açıkça belirtirken Görkem onu ittirerek ocağa yönlendirdi. Onların üzerinden gözlerimi çekerken kıymayı pişirmeye başladım. Yaklaşık bir saat geçmişken Rabia tatlıyı çoktan dolaba kaldırmıştı. Soğuk tatlıları çok severdim. İnsanı ferahlatırdı. İşini bitiren arkadaşım benimle beraber oyuk açtığım patlıcanları kıymayla doldurmaya başladı. Biz onları doldururken bir yandan da Görkem'in komik haline gülüyorduk. Koca bir Nutella kavanozu çıkarmış ve ne kadar ekmek bulduysa sürmüştü. Şişedeki hazır krem şantiyi de onların üzerine ekliyordu. Krem şantiyi bir ekmeğe bir de kendi ağzına sıkıyordu. O işini keyifle sürdürürken sevgilime döndüm. Çubuk makarnayı hazırlamış tabağa koyuyordu. Üzerine şeker serptikten sonra yanına ayrı bir tasa yoğurt koymuştu. Benim sevdiğim gibi, kızımızın sevdiği gibi... Başını kaldırıp bana bakarken gülümsedi. Ben de ona gülümserken Rabia kolumu dürttü.
"Kızım siz düşmansınız!" demesiyle kaşlarım çatıldı ve ona meydan okuyan bakışlarımı yönelttim. Bu bakışlarıma kahkahalarla güldüğünde fırına koymak için elime aldığım tepsiyi düşürecek gibi hissettim. Tekrar bana baktığında göz kırpmıştı. Ellerim güçsüzleşirken kocaman gülüşümü sergiledim ona. O da elindeki makarnayla ayağa kalktığında gözü gülüşüme takıldı. Ona bakarken aynı anda tepsiyi taşımaya çalışıyordum. O esnada Rabia'nın çığlıyla kendime geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venüs'ün Afrazesi (Tamamlandı)
Fiction généraleAklını fütursuzca istila eden düşünceler onu çıldırmanın eşiğine getirmişti. Kalbi, her geçen gün bastırmaya çalıştığı özlemin daha da artarak karşısına çıkması sonucu acıyla kasılıyordu. Dile kolay beş yıldır sevdiği adam yoktu. Yurt dışına bir iş...