Bu yola adım attığım ilk günü çok net hatırlamasam da o günkü hislerim hala taze. Karantinada hayatım tüm durağanlığıyla ilerliyordu. Tek aksiyonum müzik dinlerken hayali karakterlerimle eğlenmekti. İşte yine müzik dinlediğim bir gün onları hayal dünyama aldım. Ayla, Tarık, Güneş, Görkem ve daha niceleri...
Zaman geçtikçe onların yaşadıkları her şeyi hayal eder olmuştum. Ve ne yalan söyleyeyim o kadar komik anlar yaşıyordum ki hayal olduğunu bile bile kahkahalarla gülüyordum. Kendi çapımda böyle eğlenirken onlarla daha da yakınlaşmak istedim. Her ne kadar varlıkları hayal dünyamda devam etse de somut bir şeyler istiyordum. Aralarında geçen diyalogları da bilmek istiyordum.
İşte bu yüzden karantinanın bilmem kaçıncı gününde oturdum ve bilgisayarı önüme aldım. Asıl amacım bir hikaye yarışmasına katılmaktı. Bu koca hikayeyi 10 sayfaya sığdırmaya çalışmıştım. Ama olmamıştı. Sürekli bir şeyleri eksik hissediyor ve eklemek istediğim çok şey oluyordu. Sonra ise sadece kendime saklayacağımı düşündüğüm kurgumu yazmaya başladım.
Daha önce Wattpad'de çokça kitap okumuştum. Ama yazma kısmına asla cesaret edememiştim. Günler geçerken ben kendi kendime yazmaya devam ettim. Her yazdığım satırda onlarla aramdaki bağ kuvvetlendi. Kâh güldüm, kâh ağladım. İtiraf da etmeliyim ki hüzünlü sahneleri yazmayı hiç beceremedim. Bunun nedeni galiba hüznü onlara yakıştıramamamdı. Ama ittire kaktıra bugüne kadar geldik.
Tarık'ın geri döndüğü bölümde çok sevinmiş ve sevincimi birileriyle paylaşma ihtiyacı duymuştum. Bu itiyacı her yazdığım bölümde hissediyordum. Komik satırlarımda "Başkaları da okusa güler miydi?" diye merak ediyordum. Ve 9.Bölümü bitirmemle kapak yapmaya başlamıştım. Çokça çekiniyordum ve korkuyordum. "Kesin yayınlamam!" diye kendi kendime söylenirken kapağı hazırlamış, tanıtım yazısını da yazmıştım. Kapağın tasarımı üzerine ise çokça kafa yormuştum. Ama en sonunda anlamlı bir fikir bulmuştum.
Kapağı hazırladıktan sonra profilimi düzenlemiştim. Her şey anlık gelişmişti. Ve o gün yani 10 Ağustos'ta kitabın tanıtımını yayınlamıştım. Aynı hafta 1. ve 2. Bölümü yayınlamıştım. 10 Ağustos oluşundan pek emin değilim aslında. Ama önemi yok. Ağustos'taydı işte. 😂
Her okunmada, her oyda, her yorumda inanılmaz mutlu oluyordum. Güzel şeyler paylaştım sizinle. En önemlisi de karakterlerimi paylaştım.
Çok fazla uzattım galiba yazıyı. 😂 Ama bu kitapta son defa maruz kalacaksınız buna. Öncelikle hepinize çok teşekkür ederim. Sizin için pek mühim gözükmeyen her bir yorumunuzun beni çokça mutlu ettiğini bilin. Sizin desteğinizle buraya kadar geldik ve bugün finali dahi gördük. Kitap hakkında bütünüyle ne düşünüyorsunuz, bilmiyorum. Sadece güzel vakit geçirmiş olduğunuzu umuyorum.
Bu kitap benim için hep özel kalacak. Belli şeyler üzerinde sıkça durmuş ve sürekli size bir şeyler aşılamak için çabalamıştım. Bunu başarıp başaramadığım belirsiz. Ama en ufak bir şeyi dahi size katabilmişsem ne mutlu bana! ❤
Ayla benim yorgun kızımdı. Hayat onu her şeyiyle yormuştu. Yaşamı sürekli bir rutin içerisindeydi. Bir gün üzerine kahve döken adam ise onu tamamıyla değiştirmişti. Aslında değiştirmek de denmezdi. Sadece Ayla benliğini ortaya çıkarmıştı. Onların tanışmalarının nasıl olacağını çok fazla düşünsem de nedendir bilinmez bunda karar kılmıştım.
Onlar farklı bir çiftti. Bana göre eşini benzerini bulamayacağınız türdendi.
Gülüşleri onları var eden en önemli etkendi. Gülüyorlardı, eğleniyorlardı. Birbirleriyle çok farklı bir tarzda anlaşıyorlardı. Bu hikaye onların etrafında dönüyordu. Tam anlamıyla güçlü bir kadın ve gerçekten güzel seven bir adamın hikayesi... Güldüler, eğlendiler, yeri geldi ayrı kaldılar, yeri de geldi hüzün ağır bastı.
Siz finale ne kadar mutsuz derseniz deyin, bu final aslında buruk bir mutlulukla bitti. Hayatta kötü şeyler her daim başa gelebiliyor. Ve ben size en kötüsünün altından kalkmanıza yardımcı olacak satırlar yazmaya çalıştım. Sevdiklerinizi kaybetmek bence yaşayabileceğiniz en kötü şeylerden biri. Ama yaşama tutunmanız için de güçlü bir sebep oluşturuyordu.
Onlar yaşarken de hikaye devam edemez miydi? Pek tabii edebilirdi. Ne yazık ki etmedi. Hani diyorlar ya bir süre sonra karakterler sizin hakimiyetinizden kurtuluyor diye. Bu gerçekten doğru... Gitmesi gerekenler giderken kalanlar kaldı. Ben de hepsinin bir olduğu finali yazmayı isterdim. Ama kafamda çoktan böyle bir final şekillenmişti. Değiştirmeyi denedim, hiç içme sinmedi. O yüzden bu hikayeyi böyle bitirdik.
Kötüler yine kaybederken iyiler kazanmıştı. Bir yanları eksik olsa bile... Ayla bu hayatta yaşama tutunmayı göze alacak kadar çok sevdiği bir aile edindi. İçindeki gücün farkına vardı. Bu kitap işte bu yüzden mutlu bitti. Ve inanın bana sonsuzlukta onlar tekrar mutlu olacaklar. Ayla bunun için çabalamaya devam edecek. Eminim ki başaracak. Şimdi siz canım arkadaşlarım... Bugüne kadar sizinle sayısız şey yaşadık. Satırlarda beraber dolandık. Bundan sonra hayatınızdaki zorluklar karşısında lütfen dimdik durun. Ayla gibi Dünya'nın karşısına geçin ve bağırın.
"İçimde beni yenilmez yapabilecek bir güç varken ben artık korkmuyorum. İçimdeki gücü sınırlarına kadar kullanacak ve seninle savaşacağım! Bu süreçte kesinlikle yorgun düşeceğim. Ama yılmak lügatımda olmayacak. Her türlü engeli ben yıkacağım! Sen ise yıktığım her engelde gözümde küçüleceksin.
Hazır mısın Dünya? Çünkü ben hiç olmadığım kadar hazırım. O halde adil olmayacağını bile bile adil bir mücadele olmasını diliyorum. Haydi Dünya, sonsuzluk mükafatı için savaşalım! Ve sonunda kazananın ben olacağımı sana göstereyim...”
Hayata dair nice galibiyetleriniz olsun canlarım... Hayallerinizin peşinden yarın yokmuşçasına koşun. İçinizdeki gücün varlığını keşfedin. Ve büyüklü küçüklü engelleri atlatın. Her engeli aştıktan sonra içinizdeki bir şeyler yitip gittiğini hissedebilirsiniz. Ama bu yolun bir sonu olduğunun hep farkında olun. Ayrıca kendinizi iyileştirebilecek yegane kişinini yine kendiniz olduğunun da... Unutmayın, kaybetmek denen şey olmasaydı kazanmanın da varlığından söz edilemezdi. Her şey zıddıyla değer bulur. Mutlu anlarınızın değerini en çok hüzünlü olduğunuz zamanlarda hissedersiniz.
Son olarak finali bugün yapmamızın bir nedeni var. Bugün 14 Aralık... Güneş'in doğduğu o gün... Ayla'nın bu hayata tekrar tutunmasını sağlayan, onu aydınlatan küçük kızı seneler önce bugün doğmuştu. Ve annesiyle babasının arasına giren senelerin soğukluğunu yine o ortadan kaldırmıştı. İyi ki doğdun annesini umudu! İyi ki doğdun küçük kız...
Hayatınıza Güneş gibi giren, umut olan insanlar olsun. Görkem gibi deli dolu yaşayın hayatı. Ayla kadar güçlü kalın. Ve Tarık kadar da güzel sevip sevilin. Kendinize çok iyi bakın. Allah'a emanetsiniz. Her daim konuşabileceğiniz birinin var olduğunu bilin. Ben sizinle konuşmak için hep buralarda olacağım. Eksiklerimle, fazlalıklarımla... Eğer herhangi bir cümlemde ifade eksikliğinden doğan yanlış anlaşılmalar varsa affola. Çok karışık bir konuşma oldu. Hissettiklerim de karmakarışık şu anda. Ama öyle ya da böyle size içimden gelenleri söylemek istedim. Vedalarda iyi değilimdir. 😔 Son olarak bilin ki gerçekten çok seviliyorsunuz...
Sevgilerimle,
Anonim Eller
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venüs'ün Afrazesi (Tamamlandı)
Ficción GeneralAklını fütursuzca istila eden düşünceler onu çıldırmanın eşiğine getirmişti. Kalbi, her geçen gün bastırmaya çalıştığı özlemin daha da artarak karşısına çıkması sonucu acıyla kasılıyordu. Dile kolay beş yıldır sevdiği adam yoktu. Yurt dışına bir iş...