chapter three

5.2K 521 368
                                    

Hellloo ben geldim, oy sayısım şu an biraz kötü ama olçun🥺

Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın, küçük bir ara bölümdü. Bölüm sonunda düşüncelerinizi bekliyorum.

Bu arada bölümde cinsel muhabbetler var ama hikayede hep olucak o yüzden bundan rahatsız olan okumasın❤️🤩

İyi okumalar💝

...

Popülerlik hakkında bildiğim çok bir şey yoktu. Hiçbir zaman da umrumda olmamıştı zaten bu mevzu. Verilen sıfatları çok umursamazdım ve kendime kurduğum çemberin içinde yaşamayı tercih ederdim. Diğer insanlar hiçbir zaman umrumda olmamıştı ve olmayacaklardı ancak konuşulmayı sevdiğim, inkar edilemez bir gerçekti.

İyi veya kötü, herhangi bir şekilde konuşulmayı severdim. Hatta ve hatta kötü konuşulmayı daha çok verdim, arkamdan dönen kayıtsız dedikolara kimsenin inanmadığını biliyordum ancak yine de dönmesini seviyordum. Dediğim gibi nefret etmek için ortada bir değer olması gerekirdi ve işte bu yüzden benden nefret eden insanlar hiçbir zaman gücüme gitmemişti.

Konuşulduğumu da biliyordum. Neden olduğu hakkında bir fikrim yoktu ancak konuşuluyordum işte. Bunun önüne geçemezdim. Yalnızca erkeklerin saçma diyaloglarında veya hayallerinde ismimin geçtiği düşüncesinden hoşlanmazdım ancak insanlar konuşurlardı, konuşacaklardı ve ben de yürümeye devam edecektim.

Jungkook'u daha önce çok kızla yanyana görmemiştim, hatta neredeyse hiç görmemiştim ancak kızlar arasında popüler olduğu oldukça barizdi. Yakışıklıydı, sesi güzeldi, güzel giyiniyordu. Kızlar arasında popüler olmaması için tek bir neden bile yoktu.

Aslında bu açıdan benziyorduk. İkimiz de karşı, hatta aynı cinsiyetimiz tarafından beğenildiğimizin farkındaydık ancak bunun farkındayken ve eğlenirken kendimizi düşürmüyorduk. Zaten Jungkook her gün farklı kızı altına alan biri olsaydı, onu kendi yanıma kendi isteğimle oturtmazdım.

" Bir çok ortak dersimiz varmış." Yüzümü tamamen Jungkook'a döndüğümde gülümsedi. Tatlı çocuktu aslında.

" Derslere girsen veya uyumasan bunu daha önce de farkedebilirdin?" Gülümsedim.

" Nasıl hem bu kadar sosyal hem bu kadar derslerinde başarılı olup hem de delicesine entrikalar çevirebiliyorsun?" Yüzümdeki gülümseme büyüdü.

" Her konuda başarılı bir sevgilin var işte, daha ne istiyorsun?" Dudağı hafifçe sağa doğru kıvrıldı.

" Gerçekten her konuda başarılı mı?" İç çektim. Bu sırnaşık hareketlerinden rahatsız olsam çok rahat bir şekilde haddini bildirebilirdim ve onu bir daha bana dokunmaya korkacak hâle getirebilirdim ancak kabul etmeliydim ki hoşuma gidiyordu. Her kıza böyle davranmadığını bildiğim içindi belki de. Yine de bunun beni özel hissettirdiği falan da yoktu. Okulun genelinden güzel olduğum için flört etmek için beni seçmiş olmalıydı. Ne şans ki, ben de onu seçmiştim.

" Sen her kurduğum cümleye böyle eriyip bitecek misin?" Yüzüne bu sefer ben yaklaştığımda kaşlarım istemsizce havalanmıştı. Yüzündeki çapkın sırıtış kayboldu ve yerine sevimli bir tane geldi.

" Öğlen arası bitmek üzere, gidebilirsin." Güldü.

" Arkadaşlarınla vakit geçir biraz." Çenemle çaprazımızda oturan Jiminler'i gösterdim. Zaten buraya bakıyorlardı.

" Tch, iyiyim böyle." Gözlerimi tekrar gözlerine çevirdim.

" Keyfin yerinde bakıyorum?" Arkasına yaslanarak omuz silktiğinde derin bir nefes aldım.

drowning shadows | rosékook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin