chapter eleven

5K 443 318
                                    

Merhabaaa

2000 kelimelik bir bölüm ama minnoştu, ara bölüm olarak düşünebilirsiniz.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfenn iyi okumalar❤️

...

Jungkook çenemdeki dudaklarını boynuma yönlendirdiğinde ellerimi oturduğum sıraya yasladım ve başımı geriye atarak Jungkook'a daha fazla alan tanıdım.

Şu anlık yalnızca Jungkook'a, en azından Jungkook'un dudaklarına dikkatimi vermek istesem de aklımı kurcalayan bazı şeyler vardı. Geçen gün yıllar önce yatağımın altına koyduğum albümleri çıkarıp göz attığımda ufak merak taneleri daha da büyümüştü içimde. Jungkook'u görünce de bunu düşünmeden edemiyordum.

Aklımı kurcalayan, merakımı daha da genişleten birkaç konu daha, doğrusu soru vardı ancak yine de Jungkook'un dudaklarının zihnimi dağıttığını inkâr edemezdim. Gerçekten, edemezdim.

Çıplak bacaklarımı kalçasına dolayarak onu kendime çektiğimde aynı benim gibi sıraya tutunmuş, ve kısa süreliğine de olsa dudaklarını boynumdan çekmişti.

" Dalgınsın." Hafifçe mırıldandığında konuşmamı dahi beklemeden tekrar alt dudağımı dişlerinin arasına almıştı. Dudağıma beklemediğim sertlikte bir ısırık bıraktığında inleyerek geri çekildim.

" Benimle öpüşürken benden başka ne düşünüyorsun?" Egosu karşısında gülmeden edemedim.

" Bunun cevabını hiçbir zaman öğrenemeyeceksin sanırım." Dudaklarımızı ayırarak geri çekilmeye çalıştığında bacaklarımı sıkılaştırdım. Gülümsedikten sonra başını uzaklaştırarak gözlerime baktı.

" Chanyeol'ü mü düşünüyorsun yoksa?" Alayla kurduğu cümleyle yüzümü buruşturdum. İlk defa konuyu ben açmadan Chanyeol'den bahsetmişti.

" Hayır desem de doğruluğundan emin olabilir misin?" Sırıttığımda kaşlarını çatarak bana baktı.

" Tüh, eski sevgilisini kıskandırmak için benimle birlikte olan sahte sevgilimin benimle öpüşürken eski sevgilisini düşünmesi benim için biraz gurur kırıcı olabilirdi." Güldüm.

" Sen böyle söyleyince kendimi basit biriymişim gibi hissettim." Chanyeol'ü düşünmek? Hem de Jungkook ile beraberken? Bu dünyanın en aptalca hareketi falan olurdu sanırım.

" Neyse ki benimle öpüşürken başka kimseyi düşünemeyeceğini biliyorum." Tekrar dudaklarıma eğildiğinde parmakları bu sefer eteğimin içine doğru harekete geçmişti. Bu çocuk asla zaman ve mekan tanımıyordu.

Bu sefer hakimiyeti ben aldığımda kollarımı göğsünden boynuna çıkardım.

Jungkook bedenimi biraz daha kendisine çektiğinde duyduğum tıkırtıyla dudaklarım hareketini sonlandırmıştı. Jungkook sağa yatırdığı başını düzelterek bana baktığında boynundaki kollarımı kendime çektim.

" Sıra mı oynadı?" Jungkook eliyle oturduğum sırayı salladığında tok bir ses çıkmıştı. Aksine az önceki daha dikkat çekici bir sesti.

" Umarım böcek ya da fare değildir, aksi takdirde buradan çığlık atarak kaçarım ve derste olmadığımız anlaşılır." Jungkook güldü.

Aynı tıkırtıyı tekrar duyduğumda gözlerimin hedefi, malzeme dolabıydı.

Beden eğitimi dersi olanlar haricinde şu an herkes sınıflarındaydı, biz de resim atölyesindeydik.

" Tamam, eğer gerçekten o dolabın içinden biri çıkarsa kendimi bir gençlik filminin başrolü gibi hissedeceğim." Gülerek mırıldandığımda beyaz dolabın kapağı açılmıştı. Beklemediğim bu atak yüzünden Jungkook'un koluna tutundum, o da hemen önüme geçmişti.

drowning shadows | rosékook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin