chapter twenty two

4.2K 420 604
                                    

Merhaba hoşgeldiniz❤️

Bu bölüm bazılarınız bana, bazılarınız da Rosie'ye sövebilirsiniz ancak eminim ki Rosie'nin karakterini ve yaşadıklarını anlayan, ya da yaşadıklarının benzerlerini yaşayan kişiler bu bölüm kimseye kızmayacaktır. Bir andan değişmek, bir anda kendini açmak kolay değil. Hem de en yakın arkadaşının öldüğünü öğrendiğin ilk haftada. Lütfen bu konuda anlayışlı olun ve kırıcı olmayan yorumlar yapın.

Bir önceki bölüm için yorum konusunda ısrarcı davranmadım çünkü hassas bir bölümdü ancak bu bölüm için aynısı geçerli değil. 21. , 22. ve önümüzdeki birkaç bölüm yazması zor bölümler çünkü finale yaklaştım o yüzden lütfen emeğin karşılığını vermekten çekinmeyin.

Oy vermeyi, ve boolca yorum yapmayı unutmayın. Farkındaysanız yorum sayısı arttığından beri bölümlerin gelme hızı da arttı :) size bunun karşılığını verdiğimi unutmayın lütfen❤️

İyi okumalar, tabii mümkünse🤭

...

Birini seviyor olman sana, yanlarında kalıp hayatlarını berbat etme, kalplerini kırma hakkını vermez.

Sol elimin parmakları benden habersiz bir şekilde piyano tuşlarının üzerinde gezinirken bandajlı olan elim ise aşağı sarkıyordu. Saatlerdir oturmaktan kamburum çıkmıştı, belim ve boynum ise hafifçe sızlıyordu ancak umursamadım çünkü düşüncelerimin arkasında çalan melodiden hoşnuttum.

Günlerdir düşündüğüm cümlelerdi bunlar. Dakikalarca, saatlerce hatta uykumdan kestiğim vakitlerde bile düşündüğüm cümlelerdi.

Hayatım boyunca kendimle çok çelişen bir insan olmamıştım. Hareketlerimle mantığım, mantığımla da duygularım hep barışık ilerlerdi ancak şimdi hareketlerimle mantığım barışık olsa da duygularım, onlara büyük bir savaş açmıştı.

Daha birkaç ay öncesinde birini sevmenin, karşındaki kişiye seni kırma hakkını vermek olduğunu düşünürdüm. Uzun yıllar boyunca da böyle düşünmüştüm. Boyunu aşan bir sevginin yalnızca zayıflık, bir ödün ve belki de bir ceza olduğunu düşünürdüm ve hâlâ da böyle düşünmeye devam ediyordum çünkü hayatın bana verdiği dersler bu yola çıkıyordu. Küçükken bir köpek tarafından ısırılan çocukta köpek fobisi oluşması gibiydi, bir travmaydı belki de. Sevmek, benim için kocaman bir travmaydı.

Birini seviyor olman sana, yanlarında kalıp hayatlarını berbat etme, kalplerini kırma hakkını vermez. Ama birini sevmek; karşındaki kişiye, seni kırma hakkını verir.

Çelişiyordum, delicesine çelişiyordum ve bu düşünceler yüzünden delirecek kıvama gelmiştim.

Vermemeliydi, sevgi bir ödün olmamalıydı. Ancak benim için öyleydi. Kafamdaki düşünceler her zaman olduğu gibi benim aleyhimeydi.

Parmağım do notasında uzun bir süre takılı kaldığında ve bir yandan da re bemolun üzerine tam olarak sekiz vere vurduğumda derin bir nefes aldım.

Jungkook.

" İçimi bunalttın." Düşüncelerimi bölen ses, bakışlarımı karşımdaki duvardan tekrardan tuşlara indirmeme sebep oldu.

" Ne güzel." Ezberimde olmayan, yalnızca kafamdaki kombinasyonundan hoşnut olduğum melodileri çalarken biraz olsun yalnız kalmayı umuyordum oysaki.

" Elin nasıl?" Parmağım yanlış notaya bastığında bu şaşkınlığımı belli etmiş olacak ki annem, güldü. Başımı kaldırıp yüzüne baktım.

drowning shadows | rosékook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin