chapter twelve

4.5K 486 322
                                    

Merrrrrhaba🥰

Bu bölümle beraber artık yavaş yavaş başlıyoruz, bu ikisini nasıl yakıştıracağımı çözemedim ben🤨

Lütfen...bakın lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Vakit ayırarak yazıyorsam bir oya basmak zor olmamalı.

Yorum sayısı da böyle giderse gerçekten devam etmeyeceğim. Hikayeyi etkileşim için yazmıyorum ama şevkimi kırıyorsunuz.

İyi okumalar❤️

...

Dönüp dolaşıp vardığım, cevabını veremediğim daha doğrusu bulamadığım bir soru vardı aklımda.

Biz nasıl bir günah işlemiştik de dört kız olarak bu deli arkadaş grubunun içine düşmüştük?

Şaşkın bakışlarımı kaotik bir savaş alanına dönen salonda gezdirdim. Jennie ve Jimin yanyana oturmuş, el ele tutuşmuş bir şekilde konuşurken Jisoo elindeki yemek dolu kaşığı mızıkçı bir ifadeyle trip atan Seokjin'in ağzına sokuyor, Lalisa ise elindeki yastıkla Taehyung'a vuruyordu.

Yani, belki Lalisa'ya hak verebilirdim.

" Bir tek benim arkadaşlarım bu kadar anormal zannederdim." Jungkook kahvesinden büyük bir yudum aldıktan sonra bakışlarını garip bir ifadeyle baktığı Lalisa'dan çekerek bana döndü.

" Yalnız olmamak iyi hissettirdi." Yapmacık bir şekilde gülümsedim.

İçerisi o kadar gürültülüydü ki, kendi sesimizi bile zar zor duyuyorduk. Jennie ve Jimin'in sesi çıkmıyordu ama Jisoo yüksek sesle Seokjin'i azarlıyor, Seokjin ona karşı çıkıyor; Lalisa hâlâ Taehyung'a vurmaya devam ediyor, Taehyung da acı dolu bir tonda durması için Lalisa'ya yalvarıyordu. Tabii bir de arkada başrol kızın dakikalardır çığlık attığı bir gerilim filmi vardı.

Sonunda Hoseok dakikalardır yapmak istediğim şeyi yaparak koltuktaki kumandayı aldı ve televizyonu kapattı.

Parmaklarımla başımı ovaladıktan sonra biten kahvemi masanın üzerine bıraktım ve mutfağa giren Hoseok'a gülümsedim.

" Alın götürün şunları yemin ederim kafayı yiyeceğim." Jungkook, Hoseok'a omuz silktikten sonra dayak yiyen Taehyung'u izlemeye devam etti.

" Lalisa her zaman hırsını böyle mi alır?" Bu sefer ben omuz silktim.

" Yardım edebileceğim bir şey var mı?" Hosek'a yönelik konuştuğumda Jungkook onu takmadığım için gözlerini kısarak bana bakmaya başlamıştı.

" Bu salaklar bana hiçbir zaman yardım etmezler, bazen Seokjin Hyung yardım ediyor ama o da şimdi kız arkadaşıylayken beni hiç umursamaz." Eline bulaşık eldivenlerini geçirdi.

" Yani, ben yalnız kurt olmaya alışkınım." Güldüm. Bu bana birini hatırlattı.

Doğru, ben.

" Bunlar rahat duracak gibi değil, isterseniz yukarıya odama çıkabilirsiniz." Beklemediğim bir muziplikte gülümsedikten sonra önüne döndü.

" Ya da oturma odasına da çıkabilirsiniz işte, siz bilirsiniz." Başımı iki yana salladıktan sonra oturduğum yerden kalktım ve bileğimdeki saate baktım.

" Tahmin ettiğimden çok bile kaldım, sana yardım ettikten sonra dershaneye gideceğim." Jungkook kaşlarını çattı.

" Cumartesi günü dershane mi olur?" Kenardaki bezi alarak Hoseok'un yıkadığı bulaşıkları kurulamaya başladım.

drowning shadows | rosékook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin