chapter thirteen

5.2K 462 333
                                    

Merrrhaba🥰

Uyarımızla bölüme başlayalım...
Bebeklerim, bu bölüm gerçekten de çooook açık bir şekilde cinsellik içeriyor yani ama öyle böyle değil. Ben yazdıktan sonra okudum ve n'aptın dedim yani o derece. Bana göre bile biraz fazla açık sahneler kısacası. Ama lazımdı🤓 Yaşanan şeyler size iğrenç gelebilir, bilemiyorum. Bana göre normal, tuhaf yorumlar görmeyeyim🚫

Cinsellik içeren kısım (bölümün hepsi?) geldiğinde * işareti koyacağım, rahatsız olabileceğinizi düşündüğüm yer geldiğinde ise ** koyacağım. Ona göre okuyup okumazsınız, umarım kimse ** sonrasını okumaz çünkü utanırım...

Yorum sayısından hâlâ memnun değilim ama. Yorum sayısı oy sayısından düşük olmamalı bebekler, birazcık rahat olun oy yapın düşüncenizi belirtin ben de okuyayım. Emin olun bütün yorumları okuyorum.

Oy vermeyi de unutmayın lütfen, vakit ayırabilirsem bölümü +180 oydan sonra yazacağım. İyi okumalar❤️

...

Masanın üzerindeki büyük bira bardağını elimle çevirirken kısık bir sesle de çalan şarkıya eşlik ediyordum.

Projemin unuttuğum birkaç eksik parçasını almak için geç bir saatte dışarı çıkmıştım ancak aradığım kırtasiyeyi bulamadan kaybolmuş, ardından da bu pub ile karşılaşmıştım.

Sonrasında ise projeyi boşvererek kendimi bir anda içeride bulmuştum. Bu kesinlikle bana ters bir hareketti ancak yalnızca içimden gelmişti işte.

Şehir merkezinde herkesin ilgi çekmek için delicesine kasıldığı barlar haricinde bir yer bulmak zordu. Ancak şimdi altımdaki bol kot pantolon ve üzerime geçirip ucunu bağladığım The Velvet Underground & Nico tişörtüyle ve arkada çalan Arctic Monkeys 505 şarkısıyla ve yavaş yavaş yudumladığım favori biralarımdan biri olan Schwarzbier'in yanıklığıyla kendimi oldukça buraya ait hissediyordum.

Herkes genel olarak kendi halinde takılıyordu, dakikalardır peşimi bırakmayan genç çocuk ,sanıyorum bu da mekanın nazar boncuğuydu, sonunda gitmişti ve ben de yalnız bir şekilde kafamı dinliyordum.

Genel olarak yalnız biri olmama rağmen uzun süre sonra ilk defa tam olarak kendimle baş başaydım. Düşüncelerimin zihnimde dolaşmasına izin veriyordum ve sanıyorum ki bunu yapmayalı aylar belki de yıllar oluyordu.

Yalnızlığın çevrenizdeki insan sayısıyla pek bir alakası yoktu aslında. Beni istesem bile yalnız bırakmayan arkadaşlarım vardı ancak bu, bazen yalnız hissetmeme engel olamıyordu. Peşimden bir türlü ayrılmayan 7 kişi vardı ki bunlar sırasıyla: Jennie, Jisoo, Lalisa, Jimin, Seokjin, Taehyung ve Jungkook'tu. Dışarıdan bakıldığında hayatı en kalabalık insanlardan biri gibi gözüküyor olabilirdim ancak yalnız başıma olduğum duygusu, hiçbir zaman paçamı bırakmıyordu benim.

Bunun sevgiyle falan da bir alakası yoktu. Jungkook'un arkadaşları konusunda, Jungkook'a olduğum kadar nötrdüm ancak kızları her şeyden çok seviyordum. Yine de bu, bazı şeylerin önüne geçemiyordu işte.

Neyse ki, bundan çok da şikayetçi sayılmazdım.

Uzun zamandır bakmadığım telefonumu cebimden çıkararak ekranını açtığımda birkaç bildirimle karşılaşmıştım. Bunlardan birkaçı instagrama aitken diğerleri de Jungkook'a aitti.

Jeon Jungkook:
Hey
(23.21) ✔️✔️

Odanın ışığı kapalı
Evde değil misin?
(23.57) ✔️✔️

drowning shadows | rosékook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin