Merhaba, hoşgeldiniz❤️
Oy sayısı yükseliyor ancak bölümler arasında farklar mevcut, buna dikkat ederseniz sevinirim😙
Bir önceki bölümü telafi etmek için bu sefer 3000 kelime ile geldim, umarım beğenirsiniz.
Oy vermeyi ve lütfen bolca yorum yapmayı unutmayın.
İyi okumalar🥰
...
Bakışlarımı, çatalla karıştırdığım makarna salatasından çekerek karşımda oturan Jungkook'a çevirdiğimde sessiz bir şekilde kızartılmış acı tavuğunu yemeye devam ettiğini gördüm. Üzerindeki bakışları hissetmiş gibi başını kaldırıp bana baktığında ise derin bir nefes alarak yemeğimle ilgilenmeye devam ettim.
" Öğle yemeği vaktini benimle geçirmek zorunda değildin, aynı zamanda ben de seninle geçirmek zorunda değildim?" Omuz silktim. Zaten yemek yerken çok konuşan biri değildim o yüzden kiminle olduğumun bir önemi de yoktu. Uzun zamandır okulda yanyana görünmediğimiz için Jungkook'u çağırmıştım, sanki keyfime yapıyordum.
" Bunu ben de biliyorum, sadece göze batmak istemiyorum." İlginç bir şekilde olmayan iştahımla elimdeki çatalı tabağımın kenarına bıraktım ve arkama yaslandım.
" Yemiyor musun?" Başımı iki yana salladım. Aslında makarna salatasını severdim ancak bugün canım kahvaltı da yapmak istememişti. Hayret, kıyamet falan mı yakındı yoksa?
" Beğenmedin mi?" Yine başımı iki yana salladım. Beğenmiştim, sadece yemek istemiyordum.
" İstiyorsan tavuğumu alabilirsin, ben her şeyi yerim." Gülerek bakışlarımı Jungkook'un gözlerine çıkardım.
" Yalnızca yemek istemiyorum." Kaşlarını çattıktan sonra aynı benim yaptığım gibi chopsticklerini tabağının kenarına bıraktı.
" Sen? Yemek yemek istemiyor musun?" Gülümseyerek alnıma uzandığında yavaşça eline vurdum.
" Ateşin de yok oysaki?" İyice oturduğum yere yerleştiğimde sessiz bir şekilde esnemiştim. Gün geçtikçe sahip olduğum uykusuzluk artıyordu ve ben çıldıracak bir konuma gelmiştim. Gündüzleri ne kadar uykum varsa ve gözlerim kapanıyorsa, geceleri de tam tersiydi. Evet, uykum vardı ancak gözlerimi kapattığımda anlamlandıramadığım bir huzursuzlukla doluyordum. Lalisa'nın bu konudaki düşüncesi ise Miyeon'un bana büyü yaptırdığı üzerindeydi. Aslında, böyle bir şey olsa çok da şaşırmazdım herhalde.
" Yine uyumadın mı?" Cevap vermek yerine gözlerimi kapattım ve tekrar başımı iki yana salladım.
" Devamsızlığın var değil mi? İzin alıp eve gidip biraz uyu. En azından dinlenmiş olursun." Gözlerimi açarak yüzüne baktım.
" Son dersler hep sayısal, kaçıramam." Yüzünü buruşturdu.
" Zaten bütün konuları bitirmişsindir sen. Gidip biraz uyu işte inat etme." Onaylamayan bir ses çıkardım.
" Tekrar yapmış olurum, eve gitsem de uyuyamam büyük ihtimal o yüzden gereği yok. Farklı bir şey konuşsak." Beni taklit ederek başını iki yana salladığında gülümsedim.
" Uyuyamam? Geçen gün gayet de uyudun. Bu konuyu bir doktorla görüşmeye ne dersin?" İç çektim.
Yalnız uyumaktan nefret ediyordum. Ciddi anlamda bundan nefret ediyordum. Yalnızlığa her ne kadar yatkın bir yapım olsa da birine temas etmeden uyumak benim için çok zordu. Bunu en iyi bilen kişilerden biri de Miyeon'du o yüzden genellikle geceleri devamlı olarak beraber uyurduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
drowning shadows | rosékook ✓
Fanfiction" Beni sevme Jungkook." Gözlerim cesurca harelerine bakarken mırıldandığımda yanağımdaki eli yavaşça çeneme kaymış ve sıkıca tutmuştu. Görebiliyordum, gözlerindeki hayal kırıklığını görebiliyordum ancak arkaplana attım hepsini. Bir önemi olmadığını...