Merhaba, hoşgeldiniz❤️
Bu bölüm cinsellik içerdiği için bundan hoşlanmayan veya +15 yaşında olmayanların okumasını tercihen istemem ama karar yine de size ait. O kısma geçtiğimizde * işaretini koyacağım, en azından bir fikriniz olur. Ayriyetten açık içerikli sohbet de içeriyor. Yorumlarda Rosie'ye dair ağza alınmayacak küfürler görmek istemiyorum🤝
Bir de genel olarak hikayelerimde hep yan shipler olsa da onları detaylı işlemiyorum, bu hikayede biraz daha önplanda tutacağım onları. Zaten bu bölümde değindim biraz, umarım sizi sıkacak derecede olmamıştır🥺
Lütfen lütfen ve lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, oy sayımız gerçekten çok düşük...130 oyu ben bir saatte aldığımı hatırlıyorum açıkçası.
Kendi çizgilerimden çıkarak farklı bir hikaye yazıyorum ve lütfen bu konuda emeğimin karşılığını göstermekten çekinmeyin.
İyi okumalar👄
...
Park Roseanne:
Seulgi'nin doğum gününe gidiyor musun?
(22.06) ✔️✔️Jeon Jungkook:
Evet
Sen?
(22.13) ✔️✔️Park Roseanne:
Bilmem
Sürpriz olsun
(22.21) ✔️✔️Jeon Jungkook:
Çıkıyorum şimdi
Seni de alabilirim
(22.22) ✔️✔️Elimdeki telefonu yatağa bıraktıktan sonra camdan Jungkook'a baktım. Aynı dediği gibi evden yeni çıkıyordu.
Bakışları buraya doğru döndüğünde gülümsemiş ve perdemi çekmiştim.
" Ne öyle camdan cama kesişiyorsunuz?" Lalisa'nın kurduğu cümle beni gülümsetirken, Jennie de Jisoo'nun bir türlü çekemediği göz kalemine söyleniyordu.
Jungkook'un üzerinde siyah bir kot pantolon ve siyah bir tişört vardı, tişörtünün eteklerini deri kemerinin içine sıkıştırmıştı ve kahverengi saçları her zamanki gibi dağınıktı.
Yüzümü aynaya dönerek kendime baktığımda gülümsedim çünkü ben de onun gibi siyahlara bürünmüştüm. Üstüme tam oturan kare yaka, uzun kollu ve sol bacağında derin bir yırtmaca sahip siyah bir mini elbise giyiyordum. Bacaklarım çıplaktı ancak ayaklarımda dizlerimin altında biten deri çizmelerim vardı. Siyah saçlarımı boynumun açıkta kalması adına ensemde dağınık bir şekilde toplamış ve önlerden bir iki tutam serbest bırakmıştım. Yüzümde neredeyse hiç makyaj yoktu çünkü gecenin sonunda silmeye üşeneceğimi biliyordum. O yüzden yalnızca maskara ve koyu bir ruj sürmüştüm. Yüzüm, saçlarımın ve rujumun renginden dolayı oldukça solgun gözükse de umursamadım. Günlerdir uyku konusunda sıkıntılarım vardı ve bu durumun gözlaltlarıma yansımış olması doğaldı.
" Sen annenin karnından siyah ile falan mı doğdun?" Lalisa kendi kendine söylenirken gülümsedim.
Diğer renkleri de severdim ancak siyahı kombinlenmek benim için daha kolaydı. Siyah olan her şeyi üst üste giydiğinizde bile ortaya güzel sonuç çıkıyordu ve siyah, beyaz tenime en çok yakışan renklerden biriydi. O yüzden genelde renklerle uğraşmaktan kaçınır, basite kaçmak olsa dahi kendimi siyah kıyafetler arasında bulurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
drowning shadows | rosékook ✓
Fanfiction" Beni sevme Jungkook." Gözlerim cesurca harelerine bakarken mırıldandığımda yanağımdaki eli yavaşça çeneme kaymış ve sıkıca tutmuştu. Görebiliyordum, gözlerindeki hayal kırıklığını görebiliyordum ancak arkaplana attım hepsini. Bir önemi olmadığını...