28🎭

4.9K 436 218
                                    

Elma dan bir ısırık alıp başımı göğsüne yasladığım Min Ho'ya çevirdim kafamı. Tabi bu şekilde görüş açım çene kemiği olduğu için yüzüne bakmam zor olmuştu.

"Min Ho."

"Hm." Diyerek kafasını biraz geriye çekip göz göze gelmemizi sağladı. O, sırtını ağacın gövdesine yaslamıştı. Ben de onun bacakları arasında oturmuş sırtımı göğsüne yaslamıştım. Kolları ise bedenimi sarmalamıştı.
Serin havanın tadını çıkarıyorduk. Henüz gideceğimiz tiyatro oyununa bir saat vardı. Şelalenin güzelliğini izliyorduk.

"Akşam hangi oyuna gideceğiz?"

Gülümsedi.
"Fifth baby, biliyor musun?"

Gözlerimi kocaman açtım.
"Cidden mi? Metnini okumuştum internetten ama oyun Kore de sergilendiğinde haberim yoktu, gidememiştim. Çok sevindim."

Tebessüm edip usulca burnumun ucunu öptüğünde huzurla gözlerimi huzurla kapattım.

"Sana bir sürprizim daha var, ama bunu yarın açıklayacağım."

"Tüm bunlar yetmez mi? Sırada ne var?"

"Sadece... Çok istediğini düşündüğüm bir şey. Sabırla bekle."

Gülümseyip kafamı salladım ve başımı boynuna gömdüm. Min Ho kollarını iyice sıkılaştırıp başımın kenarına, saçlarıma küçük küçük öpücükler bırakıyordu.

Gitme vaktimiz geldiğinde her şeyi toparlayıp piknik sepetini alarak minibüs duraklarına ilerledik. Uzun yolun ortasında bir tane vardı. Gitmeden şelalenin orada birkaç fotoğraf çekinmiştik. Bunlar bizim Min Ho ile ilk fotoğraflarımızdı.

Yol uzun sürdüğünden tiyatro binasına vardığımızda oyuna sadece birkaç dakika kalmıştı. Min Ho sepeti girişteki dolaplardan birine koyup biletleri görevliye uzattı. Hızlıca salona girip koltuklarımıza ilerledik.

Tiyatroya piknik sepeti ile gelen ilk insanlar olabilirdik.

Oyun başladığında büyük bir heyecanla arkama yaslandım. Bu oyunu izlemeyi gerçekten çok istemiştim. Tam aklımdan çıktığı anda Min Ho'nun beni buraya getirmesi... Kader diyorum resmen.

"Bay Archibaldo, beşinci bebek içinizdeki boşluğu dolduracak. Küçük Stella her zaman yanınızda olan, kalbinizi kırmış soyluların aksine size doğru yolu gösteren bir kız çocuğu olacak. Soytarılar aldatır belki sizi, ama beşinci bebeğinizden vazgeçmeyin efendim."

Ağzım açık bir şekilde izliyordum her sahneyi. Bir İspanyol oyununu Korelilerin bu kadar iyi oynayabileceğini tahmin edemezdim. Adamlar harika iş çıkarıyorlardı!

Oyun bittiğinde hizmetli, dadı ve beyefendi rolünü oynayan kişiler gelip selam verdiğinde diğer seyirciler gibi ben de alkışlamaya başladım. Kırk kere oynansa da izlemeye gelirdim bu oyunu. Düşündüğümden daha iyiydi.

Salondan çıkıp eşyalarımızı aldık ve el ele tutuşup ilerlemeye başladık. Gerek olmadığını söylesem de Min Ho beni eve bırakmak istemişti.

Bir gülme sesi duyduğumda kaşlarımı çatarak Min Ho'ya döndüm. Kafasını eğmiş hafif hafif kıkırdıyordu.

"Komik olan ne?"

Bana bakıp sırıttı.
"Oyun boyunca seni izledim. İfadelerin, mimiklerin, tepkilerin... Çok eğlenceliydi."

Gülmeye devam ettiğinde elini bırakıp somurttum.

"Seni burada bırakıp gitmeyi düşünüyorum şuan?"

Gülmeyi zor kesip bana yaklaştı ama hala sırıtıyordu. "Tamam sustum." Bunu derken bile gülmesi ayrı bir ironiydi.

"Ya! Ne diye oyunu izlemiyorsun ki sen?"

"Daha önce gitmiştim ki. Ayrıca yanımda sen varken bir tiyatro oyununu izleyeceğimi düşünmüyorsun herhalde?"

Hayır Lu Yin, yumuşama.
Sakın yumuşama.

"Beni gerçekten deli ediyorsun."

Gülümseyip bir adım yaklaştı, sepeti yere bırakıp ellerimi tuttu.

"Biliyorum. Ne yazık ki sen de beni..."

Gülümsememek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Min Ho bunu fark etmiş olacak ki kıkırdayıp burnumu sıkmıştı. Yerdeki sepeti alıp elimi tuttu ve ilerlemeye devam etti. Evimin önüne geldiğimizde durduk.

Bakışlarında tatlı bir huzurla;
"İçeri gir. "

"Önce sen git."

Eğilip yanağımdan öpmüş ve geri çekilmişti. O giderken ben de evin kapısına ilerliyordum. Önce onun gitmesini söylememe rağmen bana bakarak geri geri yürüyordu. Bu haline gülüp elimi salladım. Karşılık olarak göz kırpmış ve o da elini sallamıştı.

Eve girdiğimde kapıyı kapattığım gibi sırtımı yaslayıp derin derin nefesler almaya başladım. Bu çocuğun yanında inanılmaz heyecanlanıyordum ben...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
I Did İt | Lee Min Ho Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin