Önceki gün
"Ahn Seol! Bu taraftan, çabuk."
Fısıltı halinde çıkan sesim ile Ahn Seol bana dönerek hızla yanıma gelip benim gibi yere çöktü. İki günde kaynaşıp arkadaş olduğum bu kız ile ortak bir amacımız vardı.
Ha Na B'nin foyalarını birbir ortaya çıkarmak.
İkimiz de bu kızın rüşvet ile seçmeleri kazanıp bizi geride bırakmasını hazmedemiyorduk. Aslında ben seçilemediğim için çok üzgün değildim. Adaletli bir seçim olmadığı için sinirliydim. Ahn Seol ise bu rolü almayı çok istiyordu. Bıraksam gidip Na Bi'yi saniyeler içinde hastanelik edecek kadar öfkelenmişti.
Bu yüzden tavus kuşunun bu keyfi yaşamasına izin vermeyecektik. Ama öncelikle Min Ho olayını halletmeliydik.
Öğrenci dolaplarının arkasına saklanmış koridoru gözetliyorduk. Na Bi bulunduğumuz yere doğru gelmeye başladı. Amacımız onun sınıfa girdiğinden emin olmaktı. Öğle arasıydı ve onun sınıfı şuan bomboştu. Sınıfına gitse iyi olurdu... Aksi takdirde planımız yatardı.
Bizim önümüzden geçtiğinde iyice köşeye sindik. Sınıfa girdiğinde de hızla çıkıp peşinden ilerledik. O daha sınıf kapısını kapatmadan yaklaşıp ellerimi gözlerine götürdüm ve görmesini engelledim. Ahn Seol da kollarını tutarak hareket etmesini engelledi. İçeriye girip kapıyı kapattık. Na Bi anında debelenmeye başladı.
"Ne oluyor?!"
"Ses çıkarma." İnce sesimi kullanarak konuştum. Sanırım kendimle ilgili en çok sevdiğim özellik sesimdi. Normal ses tonum dışında incecik, sincap dublajı dışında bir ses ile konuşabiliyordum. Ayriyeten, masalsı ve orta kalınlıkta bir ses tonuna da sahiptim. Bu seslendirme yapmak istememin en büyük nedeniydi.
"Sen kimsin be?!"
"Ciyaklama! Dinle. Lee Min Ho ile ilgili çıkardığın saçma dedikoduları hemen düzeltiyorsun. Onun adını temize çıkarıyorsun. Senin gibi biriyle anılması hiç normal değil!"
"Buna sen mi karar veriyorsun Alvin ve sincaplar?"
Benzetmesi sinirimi bozarken tek elimle iki gözünü kapatıp boşta kalan elimi saçlarına götürüp çekiştirdim. Ufak bir çığlık attığında da ayağına bastım susturmak için. Fazla vaktimiz yoktu.
"Dönem sonuna kadar her an ensende olabilirim. Bu korkuyu her gün yaşamak istediğine emin misin?"
Cevap vermediğinde güldüm ve devam ettim.
"Güzel, ben de öyle düşünmüştüm. Ayrıca, rolü kapmak için rüşvet aldığına dair kanıtlar var elimde. Sanırım bunun da ortaya çıkması senin için iyi olmaz. Karar ver, Min Ho mu rol mü?"Y/N: Valla ben olsam Min Ho derdim yani akxlsmxlskz
"N-ne yapacağım?"
"Sadece insanlara Min Ho'nun senden hoşlanmasının senin uydurman olduğunu açıkla yeter."
Derin bir nefes aldı.
"Tamam..."Şükür.
"Şimdi gözlerini kapat. Elimi çekeceğim. Eğer kim olduğumuzu görürsen demin söylediklerim gerçekleşir. Biz sınıftan çıkana kadar da sakın arkanı dönme."
Hızla başıyla onayladığında yavaşça elimi çektim. Gözleri sıkı sıkıya kapalıydı. Ona kontrol ederek Ahn Seol ile sınıftan çıktıktan sonra koşmaya başladık. Kendimizi fizik sınıfına attığımızda derin derin nefesler alıyorduk. Birden Ahn Seol gülmeye başladı.
"Bu kadar kolay olacağını tahmin etmemiştim. Yani biraz gerilimliydi ama kolay oldu."
Ben de gülerek kafamı salladım.
"Bu iş tamam. Asıl mesele... Rolü rüşvetle aldığını nasıl kanıtlayacağız?"
İç çekti.
"Hiç bilmiyorum..."Park Lu Yin
(Momoland'den Yeonwoo)
💙🎭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Did İt | Lee Min Ho
FanficLee Min Ho, okulun tiyatro kolunun başkanıydı. Park Lu Yin ise onun provalarını bile izlemeyi severdi. Sonunda bir cesaretle Min Ho'ya mesaj attı. Ancak bambaşka bir taktik uygulayarak. Hamlet: Oyunculuğun çok kötü. Neden tiyatro kulübünü seçtin k...