🎭Final🎭

5K 416 688
                                    

Yumuşacık dudaklar, hemen kulağımın üstünde durmuş, sıcak nefes boynumda hissedilmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yumuşacık dudaklar, hemen kulağımın üstünde durmuş, sıcak nefes boynumda hissedilmişti. Bu hareketlerle, put gibi kalmıştım. Elimde kocaman posterler vardı, okul panosuna asmam gereken. Yapamamıştım.

Hiçbir şey yapamamıştım.

"Min Ho... Geri çekil biraz."

Titrek çıkan sesime karşılık aldığım cevap sadece "Tch." olmuştu. Derin bir nefes aldım. Arkama dönüp ona bakmak istiyordum ama bedenimi duvar ile arasında sıkıştırdığı için rahatça kımıldayamıyordum. Öte yandan... Beni fazlasıyla etkiliyordu şu hareketleri. Ona dönmek pek de mantıklı olmayabilirdi yani.

Hafta sonu okulda ne işi vardı ki onun? Ben görevli olduğum için mecburen gelmiştim. Bu hafta okulumuzun tanıtım videosu çekilecekti. Okul başkanı, öğrenci temsilcisi ve kurul üyeleri gibi öğrenciler gelip yardım etmek zorundalardı. Min Ho'nun şuan evinde, yatağında uzanıyor olması gerekirdi.

"Ne zaman bitiyor işin? Sıkıldım."

Konuşması ile tekrar nefesini boynumda hissedince yutkundum.

"Az kaldı."

Aniden belimden tutup kendisine çevirerek, sırtımı duvara yaslamamı sağladı ve ellerini başımın iki yanına sabitledi.

Birkaç hafta önce yaptığı doğum günü sürprizinin ardından, eskisinden daha sık konuşur, görüşür olmuştuk. Birbirimize o kadar bağlanmıştık ki, Min Ho'nun hayatımda kapladığı yer iyice artmıştı. Onsuz geçen günüm yoktu şu tanıtım videosu konusu çıkana kadar. Dün cumartesi idi, ben okulda olduğum için görüşememiştik. Bugün de öyle olacağını düşünürken, şimdi Min Ho karşımdaydı.

Dudaklarına bir sırıtış yerleşti.
"Seni kaçırayım mı?"

Kendimi tutamayarak ben de güldüm. "Kulağa hoş geliyor."

Kıkırdayıp elimi tuttu ve ilerlemeye başladı. Çevik bir hareket ile köşede, sandalyenin üstündeki çantamı kaptım ve beni çekiştirmesine izin verdim. Binadan çıktığımızda, demir kapının üstündeki eski afişleri toplayan okul başkanımız Suho'yu gördüm. Yanından geçecektik, en azından ona haber versem iyi olurdu.

Suho'nun yanından geçerken hızlıca konuştum.
"Benim afiş işini sana paslasam sorun olmaz değil mi?"

Bana ve yanımdaki Min Ho'ya baktıktan sonra güldü.
"Olmaz olmaz, gidin siz."

Gülümseyip kafamı hafif eğerek teşekkür ettim. Min Ho biraz daha hızlı adımlar atmaya başlamıştı. Elimi tutuyor olsa da hızına yetişmek kolay değildi.

"Ya, çocuğa iki kelime bir şey söylüyordum. Az yavaş mı olsaydın keşke?"

"Söyleme, ne gerek var?"

Şuan resmen kıskançlık yapıyordu.

"Acayipsin cidden. Suho yerinde başkası olsa demediğini bırakmazdı."

I Did İt | Lee Min Ho Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin