Zilin çalmasıyla elimdki telefonu yatağa fırlatıp kapıya ilerledim. Kapıyı açıp etrafa bakınsam da kimseyi göremedim. Sonra yerde olan papatyalar. Yere eğilip onu aldığımda yüzümde bir gülümseme oluştu.
Annesine yollayamadiği cicekleri belki de bana yollamak istemisti. Kalbim delice atarken içeriye girdim. Telefonu elime alıp arama yerine bastım
Çalıyor...
"Alo güzelim"dedi şaşıran bir sesle
"Şey teşekkür ederim. Gerek yoktu"dedim salak gibi sırıtarak
"Neye güzelim"dediğinde kaşlarımı çattım
"Papatya-"
"Güzelim toplantıya giricem seni çıkınca arasam"
"O-olur" dedim kekeleyerek
Telefonu kapattığımda elimdeki çiçeklere baktım. Alp'in haberi bile yoktu. Ahh salak kafam. Hemen aramıştın. Ne zannediyodun ki . çiçeği yatağın üstüne fırlattığımda arasından görünen kartı elime aldım.
*kopardılar papatyaları hayattan.
Her gülümsemeye bir papatya verdi hayat.
Canını acıta acıta kopardılar hayattan
Gülmekten soğudu sevdiğin adam
Papatyalar koparılmasın diye hayattan
Seni unuttu ama
Seni koparacaklarını bilmeden güldü adam....İçim titrerken cama koştum. Etrafa bakındım ama kimse yoktu. İçeriye girip karta tekrar baktım. Hayattan kopartılan cicekler diyordu. Sen diyordu.
Elimi kalbime koyup sakinleşmeye çalıştım. Bacaklarım titrerken daha fazla ayakta kalamayacağımı anlayıp yatağıma oturdum. Elimdeki karta bakakalmıştım.
Önce sabah bilmediğim birinden bir mesaj şimdi ise bu cicek ve not.
"Alp"dedim
Elimi sızlayan kalbimin üstüne koydum. Bu. Bunlar ailesinin katili olabilirmiydi. Alp'i cok iyi tanıyor olmalıydı. Papatya konusundaki kararı tahminen alınacak bir karar değildi. Ya da benim evim .
Gözlerim kocaman oldu. Alp takip ediliyordu. Onun naptığını,nerde olduğunu biliyorlardı. Belki de bu yüzden Alp hep bir ipucu bulamamıştı. Ellerimin arasından not düşerken korkudan bir yaş düştü gözümden. Napmam gerekiyordu. Alp'i arasam.
Olmaz onu endişelendiremezdim. Hem olanları öğrendikten sonra yanında kalmamı isteyecekti büyük bir ihtimal. Ama o tehlikedeydi. Ona zarar vermeleri an meselesi bile olabilir. Bişeyler yapman gerekiyor Nisan. Düşün napabilirsin.
Telefonuma gelen mesajla kafamı çevirdim. Elimin altında olan telefonu ellerim titreyerek actım.
0545...…...
Acı dolu haykırışlar,korkuşlar
Kurtaramayacağını anladığın da sevdiği adamıDüşse de gözünden yaşlar ,dudağından dualar
Sonu olacak küçük kedi gibi bağırışlarHer cümlesinde içim titrerken sonundaki cümleyle ağzımı kapattım. Gözlerim kocaman olup yaşlar akarken kendimde değildim. Kimdi bu. Ondan daha ne istiyordu.
Kalbim deli gibi atarken zilin çalmasıyla yerimden hopladım. Ayağa kalkıp karşımda olan kapıya uzun uzun baktım. Israrla çalan zil kalbimin ritimlerini arttırırken bu sefer de kapıya vurmaya başladılar. Mutfağa sessizce ilerleyip elime biçağı aldığımda beklemeye başladım.
Ses gitmişti. Kapının önüne çöküp derin derin nefesler alırken çalan telefonuma baktım. Ya onlarsa...
Bu bölüm de geç attığım bölüm için bir hediye. İyi okumalar dilerim. Ve yeni bölüm ne zaman sorusunu soran sevgili okurlarıma da bir iki gün sonra diyorum ve sizleri öpüyorum. İyi okumalar beğenmeniz dileğiyle..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTI(TAMAMLANDI)
Dla nastolatków" benden ne istiyorsun " dedim ağlamaktan çatlamış sesimle. " sadece " düşünür dibi elini saçlarında dolaştırırken " seni sevgilim " dedi. Karanlık odada gök gürültüsü ve şimşeklerin çakmasıyla onu daha net gördüm. Şu anki hissettiğim şey, onda...