Kütüphanenin aslan figürlü kapısına geldiğimizde halen Cheney bir şey dememişti. Halbuki o an kızardığıma, terlediğime ve sinirlenmiş gibi kötü kötü etrafıma baktığıma emindim. Neyse ki kapının önüne kadar bir şeyler olmadı. Ama beni asıl korkutan şey bu kapının ardında ne olacağıydı.
İçeriye ilk olarak Cheney girdi. Ben de usulca ve tetikte bir halde arkasından süzüldüm. Kütüphanenin o sarı ışıklı lambası yanıyordu. Doriano, sandalyeye oturmuş vaziyette masanın üzerindeki bir şeylere bakıyordu. Merisi ise ayaktaydı. Bir elini masaya koymuşken diğer eli de belinde, Doriano ile aynı şeyi yapıyorlardı.
Biz içeriye girdikten sonra masanın üzerindeki şey, yanlış hatırlamıyorsam bir fotoğraf, ters çevirilip kağıtların altına saklanarak yok edildi. Bu olayın gözüme çarpmaması olanaksızdı. Zaten gergin olan ben, böyle bir hareketin ardından iyice gerildim.
Merisi, ikimizi de masaya çağırdı. Cheney, neler olduğunu anlamamış gibi saf saf bakınarak emre itaat etti ama ben, korkmuş, kızmış, çıldırmış ben, o sandalyeye oturursam bir daha kalkamayacağım gibi bir şüpheyle boğuldum. Masanın üzerine baktım, etrafı taradım hatta bir acayiplik var mı diye bir köpek gibi koklamaya başladım ama burada dönen şeylerle ilgili bir ipucu bulamadım. Mecburen gidip oturdum. Tek umudum, başıma gelecek şeyleri biraz ertelemeleriydi.
"Her ne kadar bizden sonra buraya gelmiş olsanız da en çok olay atlatan kişi sizsiniz, Bay Ozario." diyerek lafa girdi halen ayakta dikilen Merisi.
"Hepimizi hayret ettiren bu şeylerin neler olduğunu hatırlatıp keyfinizi kaçırmak istemem. Ama şunu itiraf edeyim ki bu olaylardan sağ çıkıp da halen burada bulunabilecek kadar cesareti hiçbirimiz gösteremeyiz."
Acaba neyi amaçlıyor diye düşündüm. O kel kafasının içindeki et yığınından neler geçiyordu da beni pohpohluyordu?
"Böylesine takdire şayan bir cesaret ile elbette herkesi kendinize çekersiniz. Cesur birilerinin yanında olmak, herkesin isteyeceği bir şeydir. O halde Bay Ozario, size pek çok kez saldırmış olan şu baykuşlar hakkında birkaç soru sorayım. İlk olarak onları nerede gördünüz?"
Aslında hiç de beklediğim gibi gitmiyordu bu konuşma. Beni görmek isteyen bu iki insan hiç de bir fenalık yapacak gibi durmuyorlardı. Ben de biraz rahatlamış ama halen tedirgin bir halde yanıtladım. O baykuşları ilk görüşümü ve sonrasında onlarla ilgili neler olduysa anlattım. Her ikisi de beni dikkatle dinlediler ve Doriano, az önce altına fotoğraf sakladığı kağıda bir şeyler not etti.
"Doriano ve ben, bu tuhaf kuşlar hakkında bilgi edinmeye çabalıyoruz. Eğer siz de bize eşlik ederseniz bu sırrı belki de ortadan kaldırıp bu kuşların davranış sebebini bulabiliriz."
İşte bu anda geri çekilme ihtiyacı hissettim. Çünkü Merisi'nin hain planını çözmüş bulunuyordum. Beni, defalarca üzerime atlayan o baykuşlara yem etmeyi planlıyordu. Ama bunun olmasına izin vermeyecektim. Kellemi kendi kendime cellata teslim etmek gibi bir niyetim yoktu. Reddettim. Burada zaten yeterince hırpalandığımı, özellikle o baykuşlardan tiksinmeye başladığımı ve bir müddet kafamı dinlemek istediğimi söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tepenin Gözleri
Mystery / ThrillerJeolog profesör Luca Ozario, yapılan bir keşfi fırsat bilip kendini öne çıkarınca yeni kurulan bir araştırma merkezine davet edilir. Alp Dağları'nın kıyısında bulunan bu merkeze geldiği günden itibaren işler hiç de beklediği gibi gitmez. Bir yandan...