6: Cafe Patisserie

2.8K 420 1.4K
                                    

Louis bir kez daha evine yakın olan pastaneden içeriye girerken kendini bitik hissediyordu. Sabahtan beri hiçbir şey yememişti, yemek yemesi gerektiğini hatırlamamıştı bile. Şarkı dinleyerek boş boş sokakta gezerken gözünün karardığını hissedince ise hemen pastaneye geçip kendisine bir dilim pasta sipariş etmişti.

Ne kadar sağlıksız beslendiğinin, hatta kısaca beslenmediğinin farkındaydı ama hiç yemek yiyesi gelmiyordu. Kendisine fikri bile sorulmadan satın alınmış olan evinin buzdolabını doldurmaya yeltenmemişti, zorunlu olarak katıldığı bazı kahvaltı ya da akşam yemeği etkinlikleri dışında düzgünce bir şeyler yediği söylenemezdi.

Pasta diliminin yarısını zar zor yerken önemli bir şey olduğunu hissedermiş gibi başını kapıya doğru çevirdi ve Harry'nin içeriye girdiğini gördü. Üzerinde siyah pantolonu ve yeşil, çizgili gömleği vardı. Saçları bu sefer serbestti, her zamanki gibi çikolata renginde ve bukle bukle duruyorlardı.

Bu sefer yanında Marvin yoktu, bir kadın vardı. Kadının takım elbisesi vücuduna tam oturmuştu, tepede toplanmış sarı saçları dümdüz duruyordu. Yüzü tam olarak görünmüyordu ama Louis onun söylediği bir cümleyle Harry'nin kıkırdadığını görebildi. Kaşlarını çatarak dikkatlice onlara baktı. Gayet doğal bir şekilde sohbet ediyor gibiydiler.

Kadın kapıya yakın bir yerde duvara yaslanıp çantasından telefonunu çıkarırken Harry sipariş vermek için sıraya girdi. Louis onun yalnız kalmasını fırsat bilerek ayağa kalktı ve Harry'ye doğru yürüdü. Yarım kalan pastasını da, masaya öylece bıraktığı telefonuyla cüzdanını da anında unutmuş, sadece ona odaklanmıştı.

"İyi akşamlar, Harry." dedi onun yanına ulaşır ulaşmaz. "İçeriye girdiğini gördüm ve selam vermek istedim."

"İyi akşamlar."

"Tatlı almaya mı geldin?"

Harry vücudunu tamamen ona çevirip başını salladı. "Evet, kurabiye alacağım. Sen?"

"Uhm, akşam yemeğimi yiyorum." dedi Louis elini ensesine götürerek. Harry'nin sorgularcasına tek kaşını kaldırdığını görünce de gergince gülümsedi ve az önce oturuyor olduğu masayı başıyla işaret etti. "Bir dilim pasta. Muazzam bir akşam yemeği."

Harry masaya doğru birkaç saniye baktıktan sonra tekrar ona döndü. "Şaka yapıyorsun, değil mi?"

"Hayır. Neden?"

"Louis, en son tam olarak ne zaman ambalajı olmayan, dışarıda hazır olarak satılmayan ya da mikrodalgada ısıtarak hazırlanmayan gerçek bir yemek yedin?"

"Sanırım Şükran Günü'nde..."

Harry gözlerini kapatarak onaylamazcasına başını iki yana salladı. "Düzgün bir şeyler yemelisin." dedi. Önündeki adamın da gitmesiyle bir adım öne ilerledi ve sipariş masasına ulaştı. "Yulaflı, fıstık ezmeli kurabiyelerden ufak bir kutu alabilir miyim?"

"Tabi, Bay Harbour." dedi genç kadın siparişi not alırken. Harry'nin yüzünün anında düştüğünü görünce yaptığı hatayı fark ederek "Bay Styles," diyerek düzeltti. "Çok özür dilerim, alışkanlıktan oldu, gerçekten."

"Sorun değil," diye geçiştirdi Harry ama Louis onun gözlerine tekrar bir sis perdesi çöktüğünü gördü. "İyi misin?"

"İyiyim."

Kasiyerin Harry'ye ölen eşinin soyadıyla seslenmesiyle Harry kendi etrafına tekrar konuşmama duvarı örünce Louis nefesini seslice dışa verdi. Ağzını açıp bir şeyler söyleyebilmek istedi. Harry bilerek ya da bilmeden onun en mutsuz olduğu anlarda doğru cümleleri söylemeyi başarmıştı ama Louis aynı şeyi yaparak ona yardımcı olamıyordu.

THERE YOU AREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin