16: Cinema

3.1K 404 991
                                    

Harry için son derece sıradan bir sabahtı. Sabah erkenden uyanmış, Marvin ile birlikte kahvaltı yapmıştı. Yine oğluna bol proteinli bir beslenme hazırlamıştı, meyve suyuyla birlikte bir de soğuk şaka notu yazıp çantasına koymuştu.

Görünüşe bakılırsa değişen bir şey yoktu ama son zamanlarda uçuyordu sanki, ayrı mutluydu. Sevebilmenin etkisi hem yüzüne, hem hareketlerine hem de sesine yansımıştı. Marvin babasındaki değişikliği anlamlandıracak yaşta değildi ama onun birkaç gündür daha farklı cıvıldadığını görebiliyordu.

Kahvaltıdan sonra Harry Marvin'i okula bıraktı, oraya kadar gitmişken de öğretmenlerinden birkaçıyla görüştü. Her öğretmen görüşmesinde olduğu gibi yine gururlanarak, yine yüzü gülerek ayrıldı. Dersleri iyiydi, ödevlerini eksiksiz yapıyordu. Ah bir de Alfie ile derste konuşmasalar, diyordu matematik öğretmeni gülerek. En azından diğer öğrencilerden farklılardı, sessiz olun denildiği zaman susuyorlardı.

Harry eve keyifli bir şekilde döndü, koltuğa uzanıp yeni aldığı kitabı okumaya kaldığı yerden devam etti. Okuduğu ilk aşk romanıydı ve sandığından da çok etkileniyordu. O macera, polisiye, biyografi kitaplarına hiç benzemiyordu. Karakterler her yakınlaştığında, birbirlerini her öptüklerinde Harry'nin içi ısınıyordu.

Yüzünde kocaman gülümsemesiyle kitabı okurken mayıştı, kitabı açık şekilde göğsünün üstüne bırakıp biraz dinlendirmek için gözlerini kapattı. Çok değil, beş dakika sonra uykuya daldı. Öyle ki kapının çaldığını bile duymadı.

Onun yerine evin çalışanı Beatrice kapıyı açmış, Louis'ye Harry'nin içeride kitap okuyor olduğunu söylemişti. Louis de başını salladı, içeriye girip adımlarını salona yönlendirdi. Koltukta uyuyakalmış olan Harry'yi görünce gülümsedi, onun yanına yere çöktü. Beatrice'in çoktan üst kata çıktığını biliyordu, onun verdiği rahatlıkla elini Harry'nin saçlarının arasına yerleştirdi ve rahatsız etmemeye özen göstererek okşadı.

Bir dakika içinde Harry uykusundan uyandı, onu görünce korkudan sıçradı. Yumruk yaptığı eliyle gözlerini ovuştururken uyku sersemliğiyle "Gerçek misin?" diye sordu ve Louis'nin gülmesine sebep oldu. "Rüyanda da mı görüyorsun beni, hm?"

Harry sadece güldü, "Saat kaç?" diyerek konuyu değiştirdi. "Ne zaman geldin?"

"Öğlen oldu, ben daha yeni geldim. Seni kaçıracağım, kalk."

"Nereye?"

"Evime, biliyorsun başka şansım yok. Şimdi bir sinema salonuna gitsek hemen fotoğraflanırız. Ben de salonu sinemaya çevirdim, bir sürü de atıştırmalık aldım. Film izleyeceğiz, gel hadi. Merak etme, Marvin'in okul çıkışına geç kalmazsın."

"Olur mu şimdi böyle alelacele?"

"Acele falan değil, sabahtan beri senin için hazırlanıyorum. Hadi gel, n'olur!"

Harry güldü, kitabı kenara bıraktı ve onun elini tutarak ayağa kalktı. Louis tarafından kapıya doğru sürüklenirken "Ben çıkıyorum Beatrice!" diye bağırarak ona da haber verdi. Kadının karşılık verip vermediğini bile duyamadan, son anda girişteki vestiyerden telefon ve anahtarını da alarak evden çıktı.

Louis sokakta da onun elini bırakmadı, yolun karşısına geçip kendi evinin kapısını açtı ve Harry'yi içeriye aldı. "Buyurun, beyefendi."

"Neler yapmışsın!" dedi Harry salona hayretle bakarken. Tüm pencerelere siyah perdeler çekilmiş, içeri gün ışığı yerine tıpkı sinema salonlarındaki gibi spot ışıklarla aydınlatılmıştı. Zaten büyük olan televizyon için bir de hoparlörler alıp yerleştirmişti. İki kişilik koltuğu battaniye ve yastıklarla yumuşacık hale getirmiş, öndeki sehpaya da Harry ile birkaç kez karşılaştıkları pastaneden aldığı onlarca çörek ve tatlıyı dizmişti.

THERE YOU AREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin