28: FINAL

2K 202 456
                                    

Louis güzel bir çocukluk geçirdiğine inanıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Louis güzel bir çocukluk geçirdiğine inanıyordu. Annesinin boşanması ve başka biriyle evlenmesi onu hiçbir zaman kötü etkilememişti çünkü üvey babası ona öz babasından daha iyi davranmıştı. Büyüdüğünde onun gibi bir baba olmayı isteyecek kadar sevmişti onu. Kardeşleri de doğduktan sonra kocaman sevgi dolu bir ailesi olmuştu, yani kesinlikle güzel bir çocukluk yaşamıştı.

Lise çağındayken bir reklam filmine kabul edilmişti ve bunun hayatındaki en güzel gün olduğunu düşünmüştü. Ardından dizilerde ve filmlerde aldığı ufak rollerle ünlenmeye başlaması bir rüyanın yaşanması gibiydi, artık hayatındaki her şeyin mükemmel olacağını sanmıştı.

Ama genç yaşta ünlü olmanın pek çok dezavantajı da olmuştu. Bir ajansla çok pişman olduğu bir anlaşma imzalamıştı, ailesinden uzak kalmıştı, medyatik entrikaların içine düşmüştü... Özellikle annesini kaybettikten sonra öyle şeyler yaşamıştı ki, ünlü olmanın hayatını hiç de güzelleştirmediğini anlamıştı. Hayatının en güzel günü o reklam filmine kabul edildiği gün değildi. Görünüşe bakılırsa hayatının en güzel günü, Beverly Hills'e taşındığı ve bir çocukla arabaya binen karşı komşusunu gördüğü zamandı.

İlk anda Harry ilgisini çekmişti. Çok güzel ve sevimli görünüyordu, dikkat çekiciydi. Marvin ile tanışmış, Harry'nin genç bir baba olduğunu ve eşini kaybettiği için mutsuz olduğunu öğrenmişti. Gözlerinde ve sözlerinde saf bir hüzün görülüyordu, ruhu soğumuştu. Yine de en başından beri onunla konuşmanın ılık yaz günlerine benzer bir yanı vardı; rahatlatıcı ve büyüleyiciydi.

Ona tam olarak neden ve nasıl bağlandığını bilmiyordu. Bildiği tek şey kısa bir süre sonra kendini ona hayranlık duyarken bulduğuydu. Onun sevgisini istemişti, ilgisine muhtaçtı. Belki de ona ilk sarıldığı anda o kadar çok yarası iyileşmişti ki, tüm tedaviyi onun kollarında aramak istemişti.

Öyle ya da böyle, başına gelen en güzel şey Harry'di, bundan emindi. Çocukluğundaki gibi bir aile kurmayı hayal ediyordu, partner olarak istediği kişi kesinlikle oydu. Üstelik kendisi de Marvin'e tıpkı Mark gibi bir üvey baba olabilmek istiyordu.

Bu yüzden evlilik teklifi ederken hiç tereddüte düşmemiş, evet cevabını alınca mutluluktan uçmuştu. Ona nişanlım diyebilmeyi dünyadaki her şeyden daha çok seviyordu.

Haberi verdikleri ilk kişi Marvin'di. Okuldan döndüğü zaman onu karşılarına oturtmuşlardı ve çocuğun söylediği ilk şey "Derslerde Alfie ile konuşmuyorum, yemin ederim!" olmuştu. İkisi de buna gülmüşlerdi, Harry oğlunun başını okşamış ve Louis ile arasındaki ilişkiden bahsetmişti. Onunla mutlu olduğunu açıklarken bir yandan da oğlunun tepkilerini ölçüyordu ve hepsi olumluydu.

İkisi lafı iyice uzattığında Marvin kıkırdamış, "Anladım, galiba evleniyorsunuz." demişti. Belli ki onlar söyleyemeyecekti. "Babamın parmağında yeni bir yüzük var ve mutfakta da balonları gördüm."

THERE YOU AREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin