18: Good News

2.9K 385 504
                                    

Harry elinde büyük bir buket sarı gülle mezarlığa girdiği anda yine gözlerinin dolmaya başladığını hissetti. Buraya gelmek hiçbir zaman kolay ve acısız olmuyordu. İçine çöken ağırlıkla birlikte yürümeye devam etti, sevdiğin biriyle konuşmak için içindeki o ağrıya katlanmak zorunda kalabiliyordun.

Robert'ın mezarının yanına geçti, yere çöktü. Buketteki gülleri birer birer çıkarıp mezarlığın üstüne koyarken "Merhaba." dedi. "Marvin'i okula bıraktım ve sana geldim. Bugün matematik sınavı var, erken gitmek istedi. Alfie ile çalışacaklarmış. Nasıl büyüdü, görüyor musun?"

Hafifçe gülümsedi, gülleri düzenlice mezarın etrafına dizdi. Sonra kalktı ve hemen yanda duran mermer oturağa oturdu. "Seni özlüyoruz, her gün, her saniye. Onun seni unutmasına izin vermiyorum. Artık fenalaşmadan eski videolarımızı izleyebiliyorum, dolayısıyla Marvin'e de izletebiliyorum. Sesini duymayı ve o tatlı mimiklerini görmeyi çok sevdi. Sana benzediğini düşünüyor."

Marvin'in de babasının videolarını izlemekten memnun olduğunu biliyordu. Eskiden Harry o videolardan bahsedemezdi bile, ama zaman geçtikçe acı daha katlanılabilir hale gelmişti. Yara kapanmıyordu belki ama artık kanamıyordu da.

"Senin anını korumayı asla bırakmam, Robert. Marvin'i de öyle. Hayatımdaki her şey değişebilir ama siz ikiniz asla değişmezsiniz. Ben var oldukça sen de varsın. Çok düşündüm, kendimle çok savaştım. Birini seversem Marvin bundan nasıl etkilenir diye düşündüm, sen nasıl etkilenirsin diye düşündüm."

Hayatta olmaması, Robert'ın etkilenmeyeceği anlamına gelmiyordu. Onun adına bir leke sürülmesini, hatırasına saygısızlık yapılmasını asla kabul etmezdi. "Ama sen bana aşık olmamı söylüyordun, bunun ne kadar güzel olduğunu anlatıyordun. Mutlu olmamı isterdin, biliyorum. Ve mutluyum, yemin ederim. Onu çok seviyorum, onun da beni sevdiğini biliyorum. Tanışabilsen, senin de Louis'yi seveceğini ve benimle birlikte olmasını onaylayacağını biliyorum."

Bunu dilemediği bir gün bile yoktu. Keşke Louis ile daha önce, Robert hayattayken tanışsaydı da onları tanıştırabilseydi... 

"Marvin'i üzmeyeceğime söz veriyorum. Ona zarar gelmesine asla izin vermem. Hayatıma giren kimse benim sizi sevmeme engel olamaz. Ama içim rahat, çünkü hem sana hem de ona saygı duyan birini seviyorum. Yaşadıklarımızı biliyor; senin bana yaptıkların için minnettar ve Marvin'i seviyor. Marvin de Louis'yi seviyor."

Son zamanlarda Louis ile Marvin'in ilişkisi çok daha iyi gidiyordu. "Bazen birlikte futbol oynuyorlar, bazen Marvin onun evine gidiyor. Yan yana geldiklerinde Louis tamamen bir çocuğa dönüşüyor. Birlikte yapboz yapıyorlar. Sanırım online oyun da oynuyorlar. Louis beni arayıp telefonu Marvin'e vermem için izin istiyor, sonra Marvin bir oyuna giriyor ve Louis ile birlikte şehir kurdukları oyunu bana da gösteriyor."

İstemsizce gülümsedi. Beraber kurdukları şehir konusunda defalarca anaokulu çocukları gibi kavga etmişlerdi. Marvin şehri sadece oyun parklarıyla donatmak istiyordu ama Louis bankalar, belediye binaları koyuyordu.

"Öyle işte, her şeyin yolunda gittiğini bilirsen mutlu olursun diye düşündüm. Keşke sen de bana anlatabilsen, ne durumda olduğunu bilebilsem. Uzun zamandır rüyalarıma da girmiyorsun hiç. Sesini, yüzünü, kokunu unutmaktan çok korkuyorum."

Daha fazla konuşmadı, koluyla gözlerini sildi ve yüzünü avuçlarına yaslayarak mezarı seyretti. Diğer insanların aksine mezarlıktan korkmazdı. Ölüler değildi zarar veren, yaşayanlardı. Robert ona mezarlıklar ölümün varlığını hatırlamak, yaşamın değerini görmek için en doğru yerlerdir, derdi. İnsanların acılarını görüyordu mezarlıkta, bir zamanlar derdi tasası olan insanlardan geriye kalan mezar taşlarını görüyordu.

THERE YOU AREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin