Harry bilgisayarın karşısında oturmuş iş yerinden gelen aylık e-postayı okurken öylesine odaklanmış durumdaydı ki, alt katta çalan telefonunu duymamıştı bile. Marvin'i okuldan almasına iki saat kadar vakit vardı, sonra çocuğu arkadaşının evine bırakacak ve ardından Louis ile buluşup Ruth'un evine akşam yemeğine gideceklerdi. Bu bir nevi erkek arkadaşını aileyle tanıştırma yemeğiydi. Robert öldüğünden beri Harry'nin ailesi Ruth, ve Marvin'den ibaretti. Tabii artık bir de Ruth'un eşi Craig vardı. Onlar evleneli henüz bir yıl bile olmamıştı ama Harry için Craig ikinci bir kardeşti.
Çalışma odasının kapısı çalınca daldığı okuma işini bıraktı, iki eliyle gözlerini ovuşturarak "Gel." diye seslendi. "Bir şey mi oldu Beatrice?"
"Telefonunuz çalıyor." diye cevap verdi Beatrice içeri girip ona cep telefonunu uzatırken. Elinden geldiğince hızlı çıkmıştı yukarıya fakat odaya girdiği anda telefon sustu.
"Çok teşekkür ederim, duymamışım."
"Rica ederim."
Beatrice ona ufak bir gülümseme gönderip odadan çıktı. Harry tam az önce arayanın kim olduğuna bakacaktı ki telefon yeniden çalmaya başladı. Ekranda Louis'nin adını görünce istemsizce tebessüm etti ve hiç bekletmeden çağrıyı cevapladı. "Selam."
"Merhaba! İki kez aradım, neredesin sen?"
"Çalışma odasındaydım, şirketten gelen aylık raporu okuyordum. Telefonum aşağıda kalmış, arayacağını düşünmemiştim."
"Sana büyük bir haberim var. Çok büyük. Birkaç dakikaya eve gitmiş olurum, hemen gelebilir misin?"
Louis'nin sesi çok heyecanlı geliyordu, öyle ki telefonun diğer ucundan Harry bile aynı coşkuya kapılmıştı. "Gelirim. Çıkıyorum şimdi."
"Bekliyorum."
"Görüşürüz."
Louis hızlıca "Görüşürüz, seni seviyorum." deyip çağrıyı sonlandırınca Harry bilgisayarın kapatma tuşuna bastı ve ayağa kalktı. Üzerindeki kıyafetleri düzeltti, göz ucuyla duvarda asılı olan aynaya bakarak saçlarını kontrol etti. Hemen sonra da odadan çıktı ve merdivenlerden aşağıya indi.
"Beatrice, ben kaçtım!" diye seslendi. Kadından cevap beklemedi çünkü duyduğundan bile emin değildi. Evin anahtarlarını aldığı gibi kapının dışına çıktı.
Tam o anda Louis de evin olduğu yolun köşesindeydi. Ayarlanmış gibi neredeyse aynı anda Louis'nin kapısının önüne ulaştılar. Harry daha ne olduğunu bile soramadan Louis onun dudaklarına bir öpücük bıraktı, "Benimle gel." deyip cebinden çıkardığı anahtarla evin kapısını açtı. Sol elinde kargo paketi gibi bir paket vardı, sağ eliyle de Harry'nin elini tutmuştu.
Harry onun arkasından içeriye girerken merakla "Ne oldu, söylesene!" dedi. Louis ise yine cevap vermedi, onunla beraber salonun ortasına kadar girdikten sonra elindeki paketi Harry'ye uzattı. "Aç bak bakalım."
"Ne bu?" diye sorarken çoktan paketi açmıştı Harry. Şeffaf kapaklı spiralli dosyayı çıkarınca paketi koltuğa bıraktı. Dosyada yazan başlığı okudu, kitaba benziyordu.
Louis yüzünde sabırsız bir sırıtmayla "İçine bak." dedi. Böylece Harry dosyadan rastgele bir sayfayı açıp yazıları incelemeye başladı. Çok fazla okumasına gerek kalmadı, birkaç cümleden sonra ne olduğunu anladı ve heyecanla başını kaldırıp Louis'ye baktı. "Senaryo?"
"Senaryo."
"Film teklifi mi aldın?"
Louis'nin "Evet!" demesiyle Harry'nin dosyayı kenara bırakıp sevinçle onun boyuna atlaması bir oldu. "Çok sevindim, Louis!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THERE YOU ARE
FanfictionÖlen bir yakının yasını tutarak kendini her şeye kapatıp içten içe yaşlanmış bir insan ve genç yaşta ünlü olmanın verdiği ağırlıkla kendini alkole vermiş bir oyuncunun hayatları; tam kopma noktasında kesişti.