5

279 24 35
                                    

I felt your pain wash over me

Okul bugün şaşırtıcı derecede iyiydi. Dövülmemiştim, kanayan ya da kırık bir yerim yoktu, bana laf atılmamıştı ve uykumu da biraz olsun almıştım, daha ne isteyebilirdim ki? Ayrıca Gerard'ı ziyarete gidecektim, içimde önünü kesemediğim bir heyecan vardı, anksiyete gibiydi ama iyiydi, bu hissi sevmiştim. Bugün iyiydi, iyi olacaktı, bir şeylerin iyi olmasına artık çok ama çok ihtiyacım vardı.

Dersler her zamanki gibi sıkıcıydı, okuldaki öğretmenlerimin anlatımlarından hiçbir şey anlamıyordum, hep evde kendim çalışmak zorunda kalıyordum. Bu da, malesef, liseyi ve orada geçirdiğim zamanımı gereksiz görmeme neden oluyordu. Ama olsun, bugün hiçbir şey moralimi bozamazdı. Okul çıkışında annemi beklerken çantamı tekrardan kontrol ettim; Batman çizgiromanları, kafeinsiz granül kahve, akustik gitarım ve Gerard'ın hoşuna gidebileceğini düşündüğüm Çavdar Tarlasındaki Çocuklar kitabım. Tamam, hazırdım. Acaba neler konuşacaktık? Gerard hakkında o kadar çok merak ettiğim şey vardı ki!

Gözüm biraz sızlıyordu açıkçası, morarmıştı. Ama olsun, gerçekten umrumda değildi. Neden  bu kadar heyecanlıydım onu da bilmiyordum ama Gerard'a teşekkür etmek istiyordum, elimden gelen her şekilde. Annem beni almaya geldiğinde bile gülümsüyordum, fark etmişti. Kim olsa ederdi. Bana dünyanın en uzunu gibi gelen bir araba yolculuğu sonrası sırtımda çantam ve gitar kılıfımla, kliniğin önünde dikiliyordum. Beni geren ve korkutan o bembeyaz, parlak duvarları bile iyi hissetmeme sebep oluyordu. İçeri geçip danışmaya Gerard'ı ziyarete geldiğimi söyleyince danışmadaki görevli gülümsedi, biraz şaşırmış gözüktü ki bu beni gerçekten, gerçekten çok üzmüştü. Kim bilir kaç tane ziyaret gününü tek başına, diğer hastaların aileleri ve dostlarıyla zaman geçirmesini izlemek zorunda kalmıştı. Onun için içimde yanan bir ateş vardı sanki ve sönmek bilmiyordu. 

Çantamı ve gitar kılıfımı aradılar, içeriye yasak hiçbir şey sokmayacağımdan emin olmak için. Zaten her yerde kameralar da vardı, bir şey olsa görünürdü ama bu kadar önlem alıyor olmalarını anlıyordum. Kahveyi içeriye sokamayacağımı söylediler, ben de Dr. Emily'i çağırdım, yardımcı olabileceğini biliyordum. Biraz bekledikten sonra yanıma gülümseyerek gelmişti.

"Seni burada seanslarımız dışında görmek güzel. Tanrım, gözün-" Dr. Emily psikiyatri kimliğini bir kenara bırakınca dünyanın en tatlı insanına dönüşüyordu, onun hakkında kötü bir şarkı yazdığım için neredeyse kötü hissetmeme sebep oluyordu. Gülümseyip garip bir şekilde elimi havaya kaldırdım.

"Önemli değil, okuldakiler. Sizi de, Dr. Emily. Şey, ben Gerard'a kafeinsiz kahve getirdim de-" Bir anda yüzü düşmüştü, ama bana çaktırmamaya çalışıyordu. "-kafein sanırım hastalara yasakmış, Gerard da kahve içmeyi çok seviyor ya-"

"Gerard'ı ziyarete geldin, doğru ya." Zoraki bir şekilde gülümseyip danışmanın masasının üstünde duran kitaplara baktı. "Kitap getirerek iyi yapmışsın. Gerard ofisimdeki bütün kitapları bitirmek üzere." Bana doğru yürüyüp kitapları kollarına aldı, kafasıyla bana yolu gösterip yürümeye başladı. Kahve paketini ve gitarımı alıp ona eşlik ettim.

"Kahve bir sıkıntı olur mu? Kafeinsiz."

"Hayır, harika olur." Dr. Emily iç çekip bana baktı. "Frank, senden bir şey rica edebilir miyim?"

"Tabi ki." kesinlikle bir şeyler yolunda değildi. Kapıya kartını okutup bizi bir koridordan yürütmeye başladı. Koridorun sonunda görüşme salonu vardı, içeri girip yürümeye başladık.

"Gerard'ın çok üstüne gitme, olur mu?"

"Tabi ki de ama ne oldu-" konuşmaya devam edecekken Gerard'ın bakışlarını üzerimde hissettim. Tam karşımda oturuyordu ve çok iyi bir gece geçirmişe benzemiyordu. Bizim dışımızda sadece bir aile vardı, sanırım hava güzel olduğu için herkes bahçeye çıkmıştı. Dr. Emily kitapları bana verip gülümsedi, daha soruma cevap alamadan kendimi Gerard'ın oturduğu masanın karşısında dikilirken buldum. Camekan bir odaydı, Gerard en köşede, camın kenarında oturuyordu. Yavaşça kitapları masaya, gitarımı da sandalyeye bırakıp tam karşısına oturdum. Gözlerini benden ayırmıyordu, gülümsedim.

|| Burn Bright ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin