and I would have stayed up with you all night
had I known how to save a life
Gözlerimi araladığımda bir süre nerede olduğumu anlayamamıştım, ama odadaki kavga eden seslerin sahiplerini tanıyordum
"O daha bir çocuk Gerard, çocuk! Ona böyle davranamazsın-"
"Evet, o bir çocuk! O yüzden zaten onu itip eve gittim! Tanrı aşkına Dan, ne yapmamı bekliyorsun? Böyle sonuçlanacağını bilseydim sence öyle davranır mıydım? Ben üzülmüyor muyum zannediyorsun?"
Bir süre sessizlik oldu, gözlerimi açmakta zorlanıyordum. Birinin yanıma oturduğunu duydum.
"Öyle bir şey kastetmemiştim. Bu- bunun senin yüzünden olduğunu yani. Üzüldüğünü biliyorum."
"Onu ima ediyorsun gibi geliyor kulağa ama." Gözlerimi açıp Dan'e ve yanımdaki koltuğa oturmuş, beni kanlı gözlerle ve kırmızı bir burunla izleyen Gerard'a baktım. Odada gözlerimi gezdirdim, hastanedeydim.
"Frank?" Dan duvara yaslanmayı bırakıp Gerard'ın yanına oturdu, elimi tuttu. Gerard ise endişeli bir şekilde bana bakıyordu. "Frank iyi misin?"
"İyiyim." sesim çok çıkmıyordu, boğazımı temizleyip yatakta doğruldum, sol kolum sızlıyordu, bakınca sargıyla kalınca sarılmış olduğunu gördüm. "Su var mı?" Dan hemen başucumda duran şişeyi açıp içmeme yardım etti, iç çekerek geri oturdu.
"Frank, şu an seninle gerçekten bunu konuşmak istemiyorum ama birazdan hemşireler gelecek, başının derde girmesini istemiyorum. Bunu böyle sorduğum için affet beni, tamam mı?" Kafamı evet anlamında salladım, Gerard ellerini başına yaslayıp eğilmişti. "Bu bir... kaza mıydı yoksa-"
"K-kazaydı tabi ki Dan, ne-"
"Yalan söylemek zorunda değilsin, sana bu konuda asla kızmam, biliyorsun."
"Dan gerçekten-" öksürüp boğazımı temizledim. "Gerçekten kazaydı, ben, ben sadece- bu sefer biraz fazla ileri gittim. " Dan'in yaş dolu gözleri bana bakıyordu, çok suçlu hissediyordum.
"Tamam, tamam." Elleriyle gözlerini ovuşturup Gerard'a baktı. "Siz ikiniz, dün gece aranızda hiçbir şey olmadı, tamam mı? Frank, sabah uyandın, okula geç kaldığını fark ettin, ailenin de evde olmadığını. Mutfağa gidince şişeleri gördün, içmek istedin, sonra alkole alışık olmadığın için kustun." Gerard kafasını kaldırıp kollarını göğsünde kavuşturup ayağını gergince sallamaya başlamıştı. "Sonra yanlışlıkla şişeyi kırdın ve- sarhoş olduğun için kendine zarar verdin, ve- beni aradın." Dan yutkunup burnunu çekti. "Olay örgüsü bu, tamam mı? Hemşireler, doktorlar ne olduğunu senin ağzından, yalnız dinlemek isteyecek. İkinizin de başının belaya girmesini istemiyorum." Dan ayağa kalktı, bitkin ve yorgun gözüküyordu. Korkmuştu. Çok kötü ve suçlu hissediyordum.
"Dan özür-"
"Hayır." Dan bana sarılıp kafasını omzuma yasladı, gözünden akan yaşları boynumda hissedebiliyordum. Parmakları saçıma geçmişti, beni iyice kendisine çekip başımı çenesinin altına yasladı. Ben Dan'in yerinde olsam ne yapardım diye düşünmeden duramıyordum. Ne hissederdim? Tanrım, o kadar üzülürdüm ki... Üzülürdüm, kızardım, mahvolurdum. Dan'in zaten yeterince problemi yokmuş gibi şimdi bir de ben çıkmıştım ama özür dilersem beni tekmeleyecekmiş gibi hissediyordum. Tam ağzımı açıp bir şeyler söyleyecektim ki, Dan'in de söylediği gibi, bir doktor ve birkaç hemşire içeri girdi, Dan ve Gerard'ı dışarı çıkardılar. Gerard çıkarken bana baktı, sonra kapıyı kapattı. Gözlerinde anlayamadığım bir ifade vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|| Burn Bright ||
FanfictionYaşıtlarına kıyasla oldukça karmaşık, depresif ve zor bir hayatı olan Frank Iero'nun hayatına, en az onun kadar sorunlu, siyah uzun saçlı bir çocuk girer. içerik uyarısı: alkol kullanımı, aile içi şiddet, intihar teşebbüsü, self-harm, yeme bozuklukl...