9

761 51 18
                                    

Etrafıma şaşkınca bakmayı sürdürürken yarışın başlamak için olduğunu düşündüğüm çan sesi kulaklarıma doldu. Namjoon'un yüzü ise yüzüme çok yakındı. Biraz geri çekilmek istedim ama tutuşunu sıklaştırdı. Beni bu kadar yukarıda tutmasına gerek yoktu.

"Namjoon amacın ne?" diyerek kulağına doğru fısıldadığım da yüzünü bana çevirmesi ile burunlarımız birbirine sürtünmüştü. İrkilerek kafamı biraz geri çektiğim de önce burnuma sonra gözlerime bakmıştı.

"Bana namu de. Ayrıca eğleniyoruz işte şurada ki ödüle bak. Çok tatlı sana kazanmak istiyorum." gözü ile işaret ettiği tarafa baktım ve heyecanla omuzuna pat patlayarak konuştum.

"Hiii Namu bunu kesin almalıyız. Tamam mı? Diğerlerinin yanında çok güzel olur." diyerek heyecanla konuştuğum da gülerek beni kafasını belli belirsiz salladı.

"Evde başkaları da mı var?" diye gülerek sorduğun da kafamı hemen aşağı yukarı salladım.

"Evet bir sürü var abim bana sürekli alıyor." diye ellerimi omuzlarından saniyelik çekip kocaman açtım ardından düşmemek için sıkıca geri tutundum. Şimdi fark ettim de omuzları ne sertti. Çok güzel. Ne diyorum ya!

"Bugün de Taehyung almıştı." diye dudak büzerek önüne döndüğün de konuyu değiştirmem gerektiğini düşündüm ama ne diyeceğimi bilmediğimden dolayı kafamı eğip yakasına bakmaya devam ettim. Güzel kokuyordu. Kafamı boynuna koysam tuhaf algılar mıydı? Sadece biraz kokusunu hissetmek istiyorum.

Yavaşça kafamı boyun girintisine sokup bekledim sadece. Çok güzel kokuyordu. Elim tutunmaktan yorulduğu için yavaşça aşağı doğru kaldırdım ardından göğüsün de atan kalp atışlarını hissettim. Çok hızlıydı, çok güzeldi.

Aradan 10 dakika geçti. Şimdiden bir kişi gitti bile. Namjoon'a baktığımda zorlandığını gördüm.
Altta ki elimi cebine atıp peçetesini çıkardım. Elim cebine ulaşınca bakışları bana döndü anında. Ne yaptığımı izliyordu. Peçetesinin orada olduğunu biliyorum yanından ayırmaz. Daha önce yemek yerken fark etmiştim. Elimi kaldırıp başına götürerek yavaşça terini silmeye başladığım da öylece bakmaya devam ediyordu. Utandığım için bakışlarımı ondan çekerek mendile odaklandım. Anlında ki ve boynunda ki terleri sildiğim de gözlerini yüzümden hiç ayırmamıştı. Gülüp teşekkür etti ben de güldüm.

"Nasılsın?"

"İyiyim ama çok ağırsın." diye alayla güldüğün de ona gözlerimi kısarak baktım.

"Hiçte bir kere. Hem sen kendin dedin güzel bir fiziğim var diye." dudaklarını birbirine bastırdığın da göğüsünün kalkıp inmesinden gülmemek için kendini zor tuttuğunu anladım.

"Evet dedim. Zayıf olsan güzel bir fiziğin olamazdı ama." bu da kısaca dolgun kalça ve göğüslerin var demenin kibarcası sanırım.

"Sus Namjoon!" diye yakasına bakmaya devam ettiğim de elim istemsizce oraya tutunmuştu.

"Namu!"

Aradan yine 10 dakika geçti bu sefer 2 kişi daha elenmişti. Namjoon'un kollarının titremesinden zorlandığı belliydi ama halinden memnun gibi de görünüyordu.

"Namu çok zorlanıyor musun?" diyerek dudak büzdüm. Gözleri dudaklarıma kaydı bir süre bense nefesimi tutmuş cevap vermesini bekliyordum. Sonra baktı bana yine. Yutkundu konuşmadan önce.

"Ben çok güçlüyüm ama biraz zorlanıyorum." gülerek egosuna göz devirdiğim de o da gülmüştü. Aradan 5 dakika geçince Namjoon'un kollarının yavaş yavaş gevşediğini fark ettim.

"Namjoon eteğimin açılmamasına dikkat et." kaşlarını kaldırıp bana baktığın da omuz silktim.

O oyuncakları istiyorum! Namjoon'a kollarımı sarıp bacaklarımı beline doladım. Koala misali yapıştım ona. O da bana dokunmamaya çalışarak eteğimi tutuyordu. Herkes ooo diye sesler çıkartırken bazıları ıslık çalıp alkışlıyordu. Namjoon'a bakmak için kafamı geriye çektiğim de dudaklarımız arasında milimler kalmıştı resmen.

RM Big Boss (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin