Tae sinirlendi galiba gelip beni sinirle kucağına aldı.
Tae-"Biz odaya gidiyoruz. Siz de saçmalamayı derhal kesin!" dedi ve oradan uzaklaştırdı beni.
"Sana çok kızgınım." diye soludu burnundan. Ciddiye alamadım çünkü soğuktan kızarmıştı ve çok tatlı duruyordu.
"Ben ne yaptım." diyerek isyan ettiğim de istifini hiç bozmadan yürümeye devam etti.
"Büyüdün! Çokta güzel oldun. Şimdi ilerde evlenirsin de sen. Bırakırsın beni." yanağını öptüm gülerek o ise dudak büzüyordu.
"Ben seninle evleneceğim." bir anda kahkaha atmaya başladığında eski anılarımız canlandı gözümde. Ben küçükken onun peşinden koşar onunla evlenmek istediğimi söylerdim.
"Seni alıp saklamak istiyorum. Ama yapamıyorum ki."
"Ben de seni." diye güldüğüm de bana katılmıştı.
"Sen bana baya baya yürüyorsun farkında mısın?" kafamla onu onayladım.
"Hıhım. İnsanın bu kadar yakışıklı bir abisi olunca ister istemez yürüyor ne yapiğim. Seni çok seviyorum."
"Ben de seni çok seviyorum." diyerek anlımdan öptü.
____
Sabah hep beraber kahvaltı yapıp yola koyulduk. Namjoon ile göz temasında dahi bulunmadık. Diğer arabada sıkışmasınlar diye de Jin bizimle geliyordu. Ben de arkaya kuruldum uyuyordum. Ama konuştukları şey dikkatimi çekince dinledim. Başını kaçırdım ama olsundu.
Jin-"Çocuk seviyormuş ne yapsın?" Kim?
Tae-"Sevmesin hyung. İlişkisi daha yeni bitti hangi ara sevmiş ki?" hiç sevmedim beter olsun! İlişkisini bitirip yenisine koşan şımarık bir tiptir kesin.
Jin-"Niye bu kadar kızdın ki? Ben olsam sevinirdim. Gözümü kırpmadan da emanet ederdim onu." ha Jin hyung sevmişse lafım yok. İyi biridir o zaman. Onda dedikoducu teyze potansiyeli görüyordum.
Tae-"Tamam da yin-" dikiz aynasında beni görmesi ile sustu.
"Neden sustun." diye merakla sordum çünkü ne olduğunu merak ettim. Biraz dedikodu kasalım ya!
Jin-"Önemli bir mesele değil hadi uyu sen." oflayıp kulaklığımı takacakken yine hapşırdım. Ah kesin hasta olacağım.
Tae-"Sen niye hapşırıyorsun. Hasta olursan hiç uğraşamam ona göre."
"Abi sen bana kıyamazsın ki." diye sırıttım.
"Evet." diyerek tatlı bir gülümsemesini bahşetti bana. Jin de bize mal mal bakıyordu.
Tae'nin beni dürtüklemesi ile kalktım. Kafe gibi bir yere gelmiştik. İçeri kahve almaya gittiğimde Namjoon da peşimden gelmişti. Ama bana bakmıyordu. Utanıyor gibi. GARİP! Kasiyere teşekkür ederek tepsiyi aldığım da Namjoon önümü kesmişti.
"Bana ver." diyerek elimde ki kahveleri aldı. Yine yere bakarak. arkasından seslendim ama bana taraf bile dönmedi. Ben de omuz silkip onu takip ettim. Yorucu bir günün ardından eve gelince Tae direk odaya yanıma gelmişti.
"Ayağına buz koymuş muydunuz?"
"Aa hayır."
"Al işte!" diye isyan ederek elinde krem ve buzla yatağıma oturdu.
"Uzan hadi." yanağını öpüp ayağımı uzattım.
"Bana şarkı söyler misin?" kafasını sallayıp yatağın başlık kısmına geçti. Beni de kendine çekip sarılarak şarkısını mırıldandı. İşte tek huzur buydu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RM Big Boss (Tamamlandı)
AdventurePatron ve sekreter arasında geçen küçük çaplı maceraları anlatan kısa bir hikaye.. Namjoon- "Hayır Min-Young benim sekreterim yani bana emanet."