Hala şaşkınca duvarla bakışırken yavaşça dudağını bir daha bastırdı ve aynı yavaşlıkla soluk soluğa geri çekildi. Nefes almayı unuttuğum için aynı anda hızlı soluyorduk. Bakışlarım dudaklarına kaydığında anlını anlıma yaslayıp gözlerini yumdu. Öpüşmeye başlamadan önce yanaklarıma koyduğu ellerinden birinin baş parmağı ile yanağımı okşamış ve yine mayışmamı sağlamıştı.
Derin bir nefes daha alarak yavaşça geri çekilmiş ardından gözlerini zorlukla gözlerim ile buluşturmuştu. Daha sonra hızla geri çekilerek 'Tıktım işte' diyerek arkasını döndü. Yorganın içine girip uyumaya başlamıştı. Bense hala şok için de açıkta kalan sırtı ile bakışıyordum.
"Namjoon?" Ne tepki vereceğimi bile bilemedim ama sesim içime kaçmış gibiydi.
"Sus ve uyu." diyerek yorganın içinden konuşunca sesi boğuk çıkmıştı.
"Namjoon?" diye yine direttim sırtını dürterek.
"Uyumaz isen yine yaparım!" yine mi? Bu yaptığı doğru bile değilken yine yapmaktan bahsediyor!
Onun bir sevgilisi var ve ben oro*pu sekreter sıfatına konulmak istemiyorum. Sekreter ve patron ilişkileri genelde hor görülür ve kötü karşılanır. Çünkü herkes patronunun parası için girmiş işe kısaltmış eteği açmış göğüs dekoltesini baştan çıkartmış adamı. Burada suçlu olan tek kişi sekreter çünkü patrona laf yok! 'Erkek sonuçta tutamamıştır adam kendini. Kız nasıl baştan çıkarttıysa artık' derler.
Yazın çok fazla boşluğum olduğu için çokça yaz dizisi izlemiştim ve her dizide kız için aynı sıfat verilmişti. Zengin ve şımarık erkek karakter ve masum fakir kız adlı mini yaz dizilerinin hepsi bu yöneydi. İzlemek bir süre sonra sıkmıştı. Farklı tema aynı konu. Dizilerin hepsi aynı yöneydi ve insanı ister istemez bunu düşünmeye zorluyordu.
Off. Fazla düşünmekten çatlayacağım. Bunu sabah konuşuruz tabi yüzüne bakabilecek cesareti toplarsam. Arkamı dönüp üstüme yorganı çektim. O da yorganı biraz çekince biraz sırt üstü döndüm istemsiz. Sonra yine çekince ağzından küçük bir küfür savurup biraz buraya yaklaştı. Ben de irkilerek biraz daha uca çekilecekken konuştu.
"Üşüyorum uzaklaşma." deyince orada kaldım. Uyuması çok zor olmuştu. Biraz süre sonra tuvaletim geldi. Eşofman altımı tutarak ayağa kalkınca azımdan acı dolu bir inilti çıktı. Namjoon bir anda yatakta dizlerinin üstüne oturup bana baktı.
"Niye kalktın? İyi misin?" Kafamı sağa sola sallayarak bir adım daha attım ama acıdan gözlerimi sıktım. Yataktan kalkıp hızla yanıma geldi.
"Tuvalete gidecektim." dedim yere bakarak. Onaylar bir mırıltı çıkartıp kucakladı beni. Daha önce onu üstsüz görmüştüm hafif karın kası vardı ama kolları çok güçlüydü. Beni kucağına aldığı an belirginleşmişti kol kasları. Ellerim anın verdiği korku ile anında ensesine gitmişti.
İtiraz etmeme fırsat vermeden kapının önüne gelerek ayağı ile itmiş lavabonun ortasında beni bırakarak geri çıkmıştı. Tuvalete dikkatle ilerlerken kapıyı çoktan kapatmıştı.
"Kapıda durunca sen yapamam ki?" diye bağırdım içerden.
"Ne yapmamı bekliyorsun?"
"Şarkı söyler misin?" dedim utançla çünkü cidden yapamıyordum. bir şeyler mırıldanınca zorda olsa işimi görüp elimi yıkamaya başladım. Aynadan kendime baktığım da yanaklarımın ve dudaklarımın da kızarık olduğunu görmek yüzümü pancara çevirmişti. Elim istemsiz dudağıma güdünce gülmüştüm.
Yaptığım saçmalık ile hızla kafamı sağa sola sallayarak kapıyı açtım. Bana dönüp yine kucakladı. Ellerim ise çoktan alıştığım ensesine gitmişti. Hala gözlerimi ondan kaçırdığım için göbeğim ile bakışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RM Big Boss (Tamamlandı)
AdventurePatron ve sekreter arasında geçen küçük çaplı maceraları anlatan kısa bir hikaye.. Namjoon- "Hayır Min-Young benim sekreterim yani bana emanet."