Saygı ile eğilip konuştu bense donmuş bir şekilde bakıyordum. Ne alaka A*k.
"Merhaba! Ben Kim Namjoon. Yeni sekreterinizim." Kendime engel olmam gerek. Soğuk kanlı ol. Nefes al ve ver evet. Neden gülüyorsun insafsız.
"İş departmanı bölümünden paranızı alıp çıkış işlemlerini halledin. İyi günler." diyerek dosyaları kurcalıyormuş gibi yaptım. Gözlerimin yaşlandığını görmemeli. Düşünceli bir ses çıkarıp konuştu.
"Aaa Hayır!" diyerek koltuklara oturdu. Kafamı kaldırmamam gerek.
"Şirkette çalışan birisini öylece kovamazsınız. Tazminat davası açarsam zarara uğrarsınız."
"Ne kadar istiyorsanız veririm davalarla uğraşamam." cevap vereceği sırada kapı pat diye açılınca içeri sinirle soluyan abim girdi. Harika yine kavga.
"Şer*siz ne yüzle geliyorsun buraya lan." diyerek bir yumruk geçirdi. Koltukta üstüne çıkıp ardı ardına yumruk attı ama karşılık vermiyordu. En sonunda kollarından tuttu.
"Dövmen bittiyse cezamı almış oldum. Artık gidebilirsin işim var çalışıyorum. Mesai saatleri içerisinde şirket çalışanını dövmek suçtur ayrıca. Ama merak etme şimdilik şikayet etmeyeceğim." Bu da avukat filan mı olmuş o suç bu suç.
"Elinden geleni ardına koyma lan. Sanki sen suç işlemedin masum birinin kalbine girip onu kandırmak gibi."
"Yeter! Odamdan çıkar mısınız? Çalışmam gerek. Taehyung Bey sizde lütfen ofisinize." Güvenlik numarasını tuşladım.
"Gelip arkadaşın çıkış işlemlerini halledin. Şirkete bir daha alınmayacak." Ayakta durmam gerek. Güçlü bir kızım ben. İkisi de şaşkınlıkla bana bakıyorlardı. Üstelemeyip gayet normal bir şekilde işime geri döndüm. Bir süre sonra içeri güvenlik girdi. Namjoon bir şey demeden öylece çıktı.
____
Sahilde Wook ile oturmuş bir kaç şey atıştırıyorduk. Amerika'dan dün geldi ama 3-4 gün sonra yine gidecekmiş. Eskisi gibi olalım deyince kabul ettim. Hiç o konuları açmadan eskisi gibi olmuştuk. Biraz şaşırttı doğrusu. Biz kahkaha atarken Namjoon geldi bir anda. Kızgın görünüyordu. Ama bir şey demeden gitti öylece. Lan sen kimsin. Kokkie diye gelip gitmek ne demek?
____
Kapı bir anda açılınca dosyalardan başımı kaldırdım. Gelen kişiye şaşırdım mı tabi ki de hayır.
"Aramızda yaşanan şeyler bitti iş ilişkin ile gerçek ilişkini ayrı tut ve beni kabul et."
"Jin Bey'in sekreteri emekliye ayrıldı geçen onun yerine geçebilirsiniz." Koltuğa oturup biraz sinirli ama ciddi bir ifade ile konuştu.
"Ben konumumdan gayet memnunum."
"Yüzüğünüz güzelmiş. Nişanlınız bu durumun farkında mı peki?" İyi göt oldu.
"Bu sizi ilgilendirmez." diyerek elini saklamak için cebine soktu.
"Siz sekreter olarak aradığım kişiliğe uymuyorsunuz."
"Denemeden göremezsiniz."
"O zaman size 1 hafta müddet kendinizi kanıtlayın... Ama en ufak yanlışta siz gidersiniz." Ne saçma bir şeyin içindeyim şu anda acaba.
"Kabul." diyerek dikleşti.
"Son 7 yıl içinde olan bütün para harcanan ve alınan dosyaları özet haline getirin. Ayrıca şirketin bu ay içinde oluşan tüm raporları bir dosya haline getirin ve PDF şeklinde bilgisayara geçirin. Hepsini bir bellek ve 2 doya olmuş şekilde akşam 8'de masamda istiyorum ayrıca bana bir Ice Americano getir şekersiz." Aslında şekerli içiyorum ama katı görünmeliyim. Başta afalladı son cümlemle de tebessüm etti.
"Nesin sen Yoongi 2 mi?" Tamam bu oldukça komikti ama yüzümde hiç mimik oynamamalı. Hafif bir heyecanla ayağa kalktı.
"Çaa ben şu işleri halledeyim." Kapıdan çıkacağı esnada arkasını dönüp bir şey söyliyeceğim edası ile işaret parmağını hafif göğüsüne doğru kaldırıldı.
"Ha bu arada değişmiş gibi yapma kendini tutmana gerek yok." diyerek çıktı. Hah! Bu verdiklerimi 2 güne anca bitirir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RM Big Boss (Tamamlandı)
AdventurePatron ve sekreter arasında geçen küçük çaplı maceraları anlatan kısa bir hikaye.. Namjoon- "Hayır Min-Young benim sekreterim yani bana emanet."