Sahilde oturduğum sürece Namjoon beni tamı tamına 27 kere aramış 12 defa da mesaj atmıştı tabi ki dönüş yapmadım. Hava iyice kararmıştı karanlık havada yürüyüş yapmak en sevdiğim şeylerdi kulaklık takıp yavaş bir şekilde yürüyordum sahilde. Eve geri dönmem gerektiği için arabaya doğru geri döndüm.
Evin içine girdiğimde Namjoon yoktu ama sofra kurulmuştu. Tabi ki de berbat bir aşçıymış. Bunlar ne? Neyse çok açım. Çorbadan bir kaşık aldığım gibi lavaboya koştum. Ah çok kötü!
____
Şirkete geldiğimde Namjoon masasında çok sinirli duruyordu. Bakışları beni bulunca tırsmadım değil açıkçası.
Masamın yanına gidip sandalyeme oturdum. O da aynı sinirle hızlıca gelip karşımda durdu.
"NASIL HABER VERMEDEN GİDER VE ARAMALARIMI AÇMAZSIN?" Ağzımdan histerik bir gülüş çıkardım ve bilgisayarımı açtım.
"Kahve getir." Sinirle yanıma yaklaştı ağzını açacağı zaman kapı açıldı. Iyy nişanlısı geldi. Adı neydi bunun. Aman canım bana ne!
"Namjonieee. Seni özledimm." Bu ne be ağzında sakız mı var? Ne biçim konuşma sitili. Neyse.
Namjoon şok bir 'şimdi sıçtım' bakışı ile bana bakıyordu. Ahahah çok komik.
"Odadan çıkarsanız bir işim var. Ayrıca adınız neydi hatırlamıyorum ama içeri girerken kapı çalınması gerek umarım aynı hatayı tekrarlamazsınız."
Salak kız-"Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" diyerek bir adım attı.
"Üzgünüm ama burası benim şirketim eğer saygınız yoksa benden de beklemeyin. Şimdi si*tir olup gidebilirsin." off çok iyi küfür ettim. Tabi Namjoniee şok. Ahahaha. 'Yah' diye bir anda cırlayınca yüzümü buruşturdum. Ah bu ne biçim ses.
Telefonu alıp güvenliği aradım.
"Odama izinsiz giren bayanı kapıya kadar eşlik edin. Bir daha da benden habersiz şirkete birilerini almazsanız sevinirim." diyerek kapattım. Kız üstüme doğru bir adım daha atacakken Namjoon onun kollarından tuttu.
Nj-" Herhangi biri değil nişanlım o benim." Hah göt*m. kıza dönüp konuştum.
"Nişanlınız dün neredeydi haberiniz var mı?"
Salak kız-"Evet benim yanımdaydı." Benden sonra direk onun yanına mı gitti? Birde onu savunuyor. Tabi savunacak nasıl olsa nişanlısı. Güldüm
"Sevgiline sahip çık ve ayağımın altından çekil. İşlerim yetmezmiş gibi birde onun salak tiripleri ile uğraşıyorum."
İçeri görevliler gelince kız kendisi yürüdü dışarı. Namjoon bir şey demeden elimle onu susturdum."5 dakika önce kahve istediğimi hatırlıyorum nerede kaldı." diyerek sinirle konuştum. O da başını yere eğip çıktı.
____
Şirketten çıkıp arabama bineceğim esnada Namjoon ön koltuğa oturdu. Onunla konuşmak istemediğim için ağzımı bile açmadım. Çünkü artık hiç enerjim kalmadı. Gerçekten yoruldum. Yaptığı ve dediği şeyler o kadar farklı ki?
Kızmamı filan bekliyordu herhalde bir şey demeden arabayı çalıştırınca şaşkın bir ifade ile bana bakmıştı.
Bir süre sonra radyoyu açıp yüksek sesle şarkı söylemeye başladı. Yine arada bana bakıyordu. Arada bir garip hareketler de yapıyordu. Galiba çok somurttuğum için gülmemi sağlamaya çalışıyordu. Ama ben o kadar yıprandım ki yaptığı şey o kadar komik olmasına rağmen mimik dahi oynamıyordu. Yine de kendimi tutamadim ve kafamı diğer tarafa çevirip dudaklarımın saniyelik de olsa yukarı kıvrılmasına izin verdim.
Eve park edip arabadan indim. O da inince kapıya yöneldim peşimden geliyordu. Adımı seslenince duracağımı sandı galiba ama ben dönüp yüzüne kapıyı kapattım. Bana seslenişini duyuyordum ama takmadan odama geçip pijamalarımı giyindim. Tae'ye baktığım da yatıyordu. Bu kadar erken mi? Aslında benimde ihtiyacım var. Yanına gidip ona sarıldım. O da kollarını doladı ama konuşmadı öylece uyuduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RM Big Boss (Tamamlandı)
AventuraPatron ve sekreter arasında geçen küçük çaplı maceraları anlatan kısa bir hikaye.. Namjoon- "Hayır Min-Young benim sekreterim yani bana emanet."