"Ne?" dedi boş boş yatağa bakarken. Yaklaşık on saniye sonra gözlerini bana çevirdi ve bi yarım saniye daha öyle kaldı. Kendine gelemedi daha hala bana bakıyor bön.
"Diyorum ki kızımız büyük olursa oğlumuz, Tae'nin bana yaptığı gibi koruyamaz onu. Ha birde ben de seni çok seviyorum." Koşarak kollarına attım kendimi. Hala anlamadı şaşkın şaşkın duruyor. Beni kendinden uzaklaştırdı ve yatağa giderek bir şeyler mırıldandı.
"Bu rüya kesin. Olamaz ki. Boşuna heveslenmemem gerek. Sonra çok üzülürüm." diyerek yattı. Son kez bana bakıp gözlerini yumdu.
Bekledim ki kendine gelsin. Kollarımı göğüsüm de birleştirdim. Bir anda diklenip dizlerinin üstünde durup bana baktı.
"Beni mi seviyorsun?" diye şaşkınca kendisini gösterdi. Anlamadım imkansız bir şey filan mı dedim? Alt tarafı hoşlantımı dile getirdim. O kadar değerli biri filan da değilim ki. İmkansız mı kardeşim benim de sevmem? Kafamı hızlıca aşağı yukarı salladım. Beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Omzuma da öpücükler kondurmaya başladı ki bu içimi sıcacık hissettirmişti.
"Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim Min." beni kendinden uzaklaştırıp yüzümü avuçladı. Gülerek hızlıca anlımı, yanaklarımı, burnum en sonda dudağımı öptü. Kafasını iki yana sallayıp bir daha dudağımdan öptü.
"Niye sana doyamıyorum ki?" diye isyan edip yine öptü. 3 kere dudağımdan öptü ve ben her seferinde çarpılmış gibi hissettim.
"Tamam Namu yeter. Git artık abim görecek." diye gülerek ittirdim. O ise gülerek omuz silkti.
"E görsün." diye daha çok sarıldı belime. Derin derin nefesler alıyordu burnu boynumda. Ben de gülmeden edemedim. Sevdiğim adamın bana sarılması, beni sevmesi, ne güzel hissettiriyormuş öyle. Elimin birini sarı saçlarına götürüp okşadım. Kalın ama yumuşacıktı.
"Saçmalama öldürsün sonra seni. Ben daha sonra söyleyeceğim ona hem daha dün kavga ettik." diyerek olayı hatırlattığım da kafasını çekerek bana baktı.
"Haa o vardı demi. Bana neyimsin ki sen demiştin." diyerek dudak büzüp kafasını diğer yana çevirdi.
"Sen de numara yaptım dedin. Çok üzülmüştüm." dedim üzüldüğümü belli eden kırgın bir sesle. Hızla kafasını bana çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RM Big Boss (Tamamlandı)
AdventurePatron ve sekreter arasında geçen küçük çaplı maceraları anlatan kısa bir hikaye.. Namjoon- "Hayır Min-Young benim sekreterim yani bana emanet."