37. Bölüm - Yavuz

296 24 5
                                    

Keyifli okumalar...

Yazardan

Fethi'nin evlilik teklifinden sonra Eylem ve Fethi birlikte yürümeye devam etmişler, geç olunca da vedalaşıp ayrılmışlardır.

O sırada Yavuz, Bahar ve Elif'in evine gitmiş olan Keşanlı ve Çaylak biraz oturduktan sonra tekrar tabura dönmüşlerdir.

"Bahar, ben çok yorgunum. Yatıyorum."

"Saat on bir daha. Sen yatmazdın bu saatte."

"Bir yorgunluktuk çöktü ya. Sanki bir yerlere bakmaktan, açık durmaktan gözlerim ağrıyor gibi."

"Yavuz bak bu iyi bir şey değil."

"Bahar, lütfen. Vücudumda bir virüs var ve büyük ihtimalle bu da onun etkisidir. Yarına geçmezse düşünürüz olur mu?"

"Olmaz Yavuz bey. Günlerdir tamam diyorum. Düşünmemeye çalışıyorum, ne dersen kabul ediyorum ama artık yeter. Tek sorunun gözlerinin ağrıması olmadığı çok belli."

"Tamam. Başım da dönüyor, gözlerim de ağrıyor, midem de bulanıyor, kaslarım da ağrıyor. Ama sen bil istemiyorum. Bunu bildiğin ve bir şey yapamadığın için gece gözünü bile kırpmadan durmanı istemiyorum. Benim yüzümden bütün gece uyanık kalıp düşün istemiyorum."

"Ben de sen acı çek istemiyorum Yavuz! Senin acı çekmene dayanmaya çalışmak istemiyorum. Elimden bir şey gelemeyeceğine inanmak istemiyorum."

"Bak Bahar, bu virüsün hiçbir çözümü yok. Hiçbir ilacı, hiçbir panzehiri yok. Ben ölmek üzereyim. 4 ayım kaldı benim Bahar. Bu 4 ayda acıyarak bakan gözlerin odak noktası olmak istemiyorum. Herkes bana acıyarak baksın, bana yer versinler, yorulmamam için uğraşsınlar istemiyorum. Ben zaten 4 ay sonra öleceğim Bahar. Kalan 4 ayımı seninle, Elif'le, kardeşlerimle geçirmek istiyorum. Lütfen anla beni."

"Seni anlıyorum Yavuz ama anlamadığım bir şey var. Sen ölmek istiyor gibi konuşuyorsun benimle. Evet, belki bu virüsün bir çaresi yok ama sen bunun için hiç çabalamıyorsun. Yavuz sen sürünerek ölmeyi kabul ediyorsun."

Bahar'ın sözü üzerine Yavuz cevap veremez. Çünkü içten içe onun haklı olduğunu biliyordur. Çünkü o gerçekten artık ölüp bu dünyadan gitmek istiyordur.

Ortama hakim olan gergin sessizlik ayak sesleriyle bozulur. Yavuz ve Bahar başlarını kaldırıp ayak seslerinin sahibine baktıklarında gelen kişinin Elif olduğunu görürler.

"Elif? Sen uyumamış mıydın?"

"Hayır, uyumamıştım. Ve kötü olan şey benim uyumamış olmam değil konuştuğunuz her şeyi duymuş olmam."

Yavuz bir anda ciddileşir ve "Ne duydun prensesim?" diye sorar.

"Mesela senin ölmek üzere olduğunu abi."

"Yok Elif'çim sen yanlış anlamışsın bizi."

"Boşuna nefesinizi yormayın abi. Ben her şeyi duydum ve artık küçük değilim. Bana her şeyi en baştan anlatmak zorundasınız."

Yavuz ve Bahar bir süre bakıştıktan sonra Yavuz konuşmaya başlar.

"Benim vücudumda bir virüs var Elif. Ve bu virüs biraz tehlikeli bir virüs. Ve..."

"4 ay içinde seni öldürecek. Değil mi?"

"E-evet. Ama panzehirinin yerini bulabilirsem etkisi ortadan kalkacak."

"Kimde bu panzehir?"

"Bir teröristin elinde."

"Senden tek bir şey istiyorum abi."

Yalnız KurtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin