Ve, nefeslerimiz birbirimize karışmaya başladı. Yeşil gözleri gece karanlığın da kurtar beni der gibi parlıyordu. Feza ise korku dolu gözlerle sık nefesler alıp vermeye başladı.
Demir: Benimle bir daha kelimelerini seçerek konuş küçük seni bir daha böyle yavaş uyarmam
Feza hızla kolunu elimden kurtarıp dolu gözlerle ve koşar adımlarla üst kata çıkıp odalardan birine girdi. Çok mu ters tepki vermiştim acaba. Oda dilinin kemiği olmadan ters ters konuşmuştu. Çevremdeki insanlar halimi hatrımı sormaya çekinirken bu kız benimle Demir Karahanlı ile nasıl konuşuyordu böyle. Yine de Feride Sultan için değerliydi en azından kolunu sıkmamalıydım. Yukarı çıktım içerde olduğunu düşündüğüm odanın kapısını çaldım ama ses yoktu. Yavaşça kapıyı araladım ve odaya kısık gözlerle baktım. Balkon kapısı açık ve tül sallanıyordu balkon kapısına yaslanıp gözümle onu taradım. Üstündeki elbiseden kurtulmuş bir pijama takımı giymiş balkonda ayaklarını karnına kadar çekmiş sedirin üzerinde oturuyordu. Karşısındaki sandalyeye yönelip gözlerimi onun izlediği deniz manzarasına çevirdim ve oraya bakarak konuştum.
Demir: Bazen çok sert olabiliyorum
Feza sadece gülümsedi
Demir: Ah tamam üzgünüm
Feza: Peki anladım
Demir: Sende benden farklı değilsin
Bu söylediğimle doğrulup direkt gözlerimin içine baktı.
Feza: Beni kendinle kıyaslama
Demir: Tamam küçük özür dilerim ve sanırım bunu ilk defa yapıyorum
Feza bu sefer dolu bir ağız kahkaha attı ve niyeyse onun kahkahası benimde keyfimi yerine getirmişti. Bende gülüşüne güldüm. Sonra hemen ayaklandım.
Demir: Kahve?
Feza: Hayır demem
Feza'nın gülümsemesi üzerine hızla aşağıya indim ve makinaya iki kişilik kahve koydum üst dolaptan iki kupa çıkardım. Nedense sanki ona kendimi affettirmeye çalışıyordum ve bunu hayatımda asla yapmamıştım. Aşık olduğumu sandığım an bile. Kahve makinasının sesi ile kahveleri kupaya doldurdum ve geldiğim yolu geri dönüp odadan balkona geçtim. Yanına geçip oturmadan Feza'ya baktım. Garip bir kızdı. Hem sert hem yumuşak, hem tatlı hem uyuz, hem sakin hem hırçın... Herşey onda var gibi. Tüm eksik parçalar onda gibi. Feza'nın başını bana çevirmesiyle sanki orda onu izlememiş gibi hızla geçip oturdum ve fincanın birini ona uzattım. Gülümseyerek elimden fincanı aldı.Demir: Dikkat et çok sıcak
Feza: İlk defa kahve içmiyorum
Demir: Doğru bugün sen haklısın
Feza: Aynı şeyleri başa alıp konuşmayı sevmiyorum
Demir: Hep geriye bakarsan geleceği göremezsin
Feza: İşte tamda bu
Demir: Anneannem senden hep çok bahsetti
Feza: Yaklaşık 14 senedir Feride Hanım ile beraberim ama benimde sizi ilk görüşürüm
Demir: Aslında bende burdaydım ama gitmek istedim ve Arzu ile Asu'yu da peşimden sürükledim
Feza: Peki niye
Demir: Öyle olması gerekti diyelim küçük
Feza: Feride Hanım çok başka bir kadın çok duyarlı ve düşünceli
Demir: Annem gibiFEZA
Bir an ikimizde donduk. Yüzü değişti ve benimde öyle sanırım ailesinden tek yaralı olan ben değildim anlaşılan. Ama bunu ona sorarsam onunda bana soracağını biliyordum ve buna hazır değildim. Dinlemeye de anlatmaya da. Sustuk tekrar manzaraya döndük. Deniz kokusu ve dalga sesi. Sanırım benim için huzur tanımı bu olabilirdi. Sonbahar rüzgarı tatlı tatlı eserken bir den önce çiselemeye sonrasında hızla yağmur yağmaya başladı. Ben yağmur yağmasıyla hızla yerimden kalktım ve koşarak merdivenlerden salondaki büyük camdan bahçeye çıktım. Çocukluğumdan beri yağmur da ıslanmayı severdim. Ellerimi açtım ve gök yüzüne kaldırdım. Bu muhteşemdi. Arkamı döndüğümde Demir bana gülerek bakıyordu. Ama ıslanmamak için yanıma gelmiyor camın orada duruyordu sadece. Koşarak yanına ilerledim ve elinden tutup onu da bahçeye çektim. Direnmeye çalışsada peşimden kendini sürükledi. Birlikte kahkahalar atıp Demir'i de etrafımda döndürdüm. Sırılsıklam olmuştuk ikimizde ve yağmur aynı hızla yağmaya devam ediyordu. En son Demir dayanamayarak bu duruma son verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurtar Beni
RomanceHayatımız sahiden bizim elimizde. Yaşayacaklarımızı, hayatımıza alacağımız insanları biz mi seçiyoruz sahiden. Ya elimizde olmayan başımıza gelen şeyler ? Kalem kimde, defter kimde ? Ben sadece kendim için yaşayacağım. Yere daha sağlam basmak, kimse...