Bölüm 5

39 9 3
                                        

FEZA

Sabah gözlerimi açtığım da Demir'in göğsünde uyuduğumu farkettim. Hızlıca geceyi düşünmeye başladım. Yağmur, şimşek ve korku. Kimseyle temas kurmayı sevmem fakat akşam öyle korkmuştum ki korkum bazı şeylerin önüne geçti. Biraz kıpırdandım ama Demir güçlü kolları ile beni sardığını farkettim sanırım o uyanmadan buradan kalkamayacaktım bende gözlerimi biraz daha uykuya teslim ettim.

Mutfaktan gelen seslerle gözlerimi tekrar açtım. Demir'in beni saran kolları yoktu mutfaktan gelen seslerde ona aitti. Yataktan kalkıp banyo da yüzümü yıkayıp bende aşağıya indim ve mutfak kapısına yaslandım. Islık çalarak ocak başında bişiler pişiriyordu. Aslında sandığım kadar kötü biri değildi. Sert ve egoist olduğunu düşünüyordum ama belli ki benim gibi onu da bazı şeyler bu hale getirmiş olabilirdi. Beni farketti ve elinde tava ile bana döndü.

Demir: Bi an hiç uyanmayacaksın sandım
Feza: Evet yağmur olayı beni yordu ve acıktırdı da
Demir: Mutfak işlerinden pek anlamam aslında yapabildiğim sadece bu menemen

Demir gülümseyerek elinde tuttuğu tavayı gösterdi bana. Ve masaya ilerleyip ortaya yerleştirdi.

Demir: Acıkmış savaşçıya bak gelsene buraya küçük

Hızla masa da yerimi aldım. Demir o ara çayları da doldurdu ve ben menemeni yerken o tek lokma almadan beni izliyordu.

Feza: Tek acıkan benim sanırım
Demir: Hmm sadece yorum yapmanı bekledim
Feza: Yani sanırım çok aç olduğum için lezzetli geldi
Demir: Seni küçük adi

Demir gülerek omzuma vurdu ve birlikte kahvaltımızı etmeye devam ettik. Bir anda aklıma bişi geldi elimde ki fincanı bırakıp koşarak kapıya gittim evet açıktı sevinçle içeri girip Demir'e haykırdım.

Feza: Demir kapı açık Feride Hanım kapıyı açmış
Demir: Benden kurtulduğuna bu kadar sevineceğini bilmiyordum

Demir bu duruma benim kadar sevinmemişti anlaşılan. Tamam Demirle bu evde sandığım kadar kötü zaman geçirmemiştim. Ama bu evde sonsuza kadar onunla kalmayı da istemiyordum. Demir sofradan hızla kalkıp üst kata çıktı. Muhtemelen üstünü değiştirmek için kalkmıştı. Bende hızla yukarı çıkıp üstümü değiştirip aşağıya indim solan boştu dışarıdan gelen korna sesiyle araba da beni beklediğini anladım. Hızla dışarı çıkıp araba da yerimi aldım. Kapıyı kapatmamla Demir gaza bastı ve tabiki soluğu konakta aldık. İçeri girdiğimizde Asu ve Arzu meraklı gözlerle bize bakıyordu. Feride Hanım yoktu. Kızlarla selamlaştıktan sonra. Asu yanıma gelip Feride Hanımın çalışma odasında beni beklediğini söyledi. Hızla söylenileni yapıp yanına gittim. Kapıyı vurup içeriye girdim çalışma masasında oturmuş girdiğimde gözlerini bana dikti. Bende karşısındaki sandalye de yerimi aldım.

Feride: Sanırım seni ilk defa bir şeye zorladım
Feza: Size kızmıyorum ama neden?
Feride: Bak Feza sen benim kızımsın Demir'de benim oğlum Demir'e bunu çok söyledim ama seninle bu konuşmayı ilk defa yapıyorum siz Demir'le aynısınız kızım yaralarınız aynı insanlara karşı tutumunuz aynı birbirinize bir şans vermenizi istiyorum inanıyorum ki birbirinize iyi geleceksiniz sen Demir'imin hayatına güneş olacaksın
Feza: Feride Hanım size çok şey borçluyum ve bu zamana kadar sizi hiç reddetmedim ama bu sizin isteğiniz ile yapabileceğim bişi değil

Feride Hanım yerinden kalktı ve yanıma gelip bana sarıldı. Evet bu beni rahatsız etmiyordu çünkü o benim olmayan annem, bırakıp giden babamdı.

Feride: Sadece dene bana güven sana zarar verecek bir şeyi asla istemem

Gülümsedim çünkü kabul etmek zordu Feride Hanımı reddetmeye de gönlüm razı değildi. Sessizce odadan ayrıldım ve odama geçtim. Sıcak bir duş gerginliğimi almaya yetecekti.
Duş alıp giyinme odasından üstüme bir elbise geçirdim. Ayna karşısında saçlarımla uğraşırken aşağıdan bağrış seslerini duydum. En çok da Demir'in sert sesi duyuluyordu. Hızla elimi kapı koluna koydum ama açamadım belki de bu aile arasında halledilmesi gereken bir durumdu. Kapıdan uzaklaşıp tam balkonuma çıkacağım sıra da kapım sertçe açıldı Demir damarları belirgin yüz hatları ile odayı tarayıp beni balkon kapısında görüp hızla kolumdan tutup sürüklemeye başladı. Canım yanıyordu ama bundan önce Demir'in ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Hızla konak kapısından çıkıp arabaya sürükledi beni. Herkes ise şaşkınca ses çıkarmadan sadece bizi izliyorlardı. Demir araba kapısını açıp arabanın sağ koltuğuna tam anlamıyla beni itip kendide şöför koltuğuna geçip gaza bastı. Tek merak ettiğim bu adam ne yapıyordu?

Feza: Demir yeter artık ne oluyor?

Demir bana bakmıyordu bile. Gaza abanmış nereye gittiğimizi anlamadığım bir şekilde öfkeyle arabayı sürüyordu. Cevap vermiyor hatta belki nefes bile almıyordu. Hiç bir yüz hattı oynamıyordu. Pes edip sustum eninde sonunda bir yere varacaktık. Hava limanında durduğumuz da ne olduğunu gerçekten anlamıyordum.

Feza: Demir yeter artık neden buraya geldik ?
Demir : Gidiyoruz
Feza: Ne! Nereye ?

Demir bana döndü gözlerime sert ve derin baktı. Yüzü ve boynundaki damarlar hala gergindi. Onu bu kadar kızdıran şey neydi böyle ?

Demir: Londra'ya...

Demir: Londra'ya

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kurtar BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin