Bölüm 13

24 7 0
                                    

DEMİR

Demir: Lale tüm hazırlıklar tamam mı?
Lale: Evet Demir Bey istediğiniz gibi
Demir: Memur yarım saate burada olur
Lale: Her şey yolunda merak etmeyin

Lale diğer işlerle ilgilenmek için yanımdan ayrıldığında anneannem yanıma geldi.

Feride: Ah Demircim her şeyin daha güzel olmasını isterdim
Demir: Benim için sorun yok

Feza ile evleniyordum ve ne şekilde olup olmadığı umurumda değildi. Onunda bunu çok önemseyeceğini sanmıyordum. Tanıdığım kadarı ile o da abartıyı seven biri değildi. Feza ne kadar gelinlik giymek istemese de Arzu ve Asu en azından sade kabarık olmayan bir gelinlik giymeye onu ikna etmişlerdi. Aslında Feza'nın bu evliliği bile ne kadar önemsediğini bilmiyordum. Çünkü kendi isteklerimiz dışında gerçekleşen bir evlilik haline gelmişti bu. Asu sakince koluma dokunmasıyla irkildim.

Asu: Abicim iyi misin
Demir: İyiyim abicim dalmışım
Asu: Nikah memuru geldi istersen Feza'yı içeriden almaya git fotoğrafçılarımızda geldi

Başımla Asu'yu onaylayıp içeriye girdim ve Feza'nın odasına doğru ilerlemeye başladım. Kapıya geldiğimde bir nefes alıp kapıyı çaldım.

Demir: Feza nikah memuru geldi

Feza yavaşça kapıyı açtığında onu görmemle yutkundum. Gerçekten çok güzel bir kızdı ama gelinlikle olması sanki onu daha da güzel yapmıştı. Yanına giderek eline dokundum.

Demir: Heyecanlı mısın?
Feza: Birazcık
Demir: Peki pişman mısın?

Korkarak sorduğum bu sorunun cevabını gerçekten duymak istiyordum. Feza'ya her ne olursa olsun zorlayarak bir şey yaptırmak istemezdim. Feza bu sefer gözlerini benden kaçırmadan bakmaya devam ediyordu.

Feza: Hayır değilim

Feza'nın verdiği bu cevapla gülümsememe tüm yüzüme yayıldı. Ve Feza'nın tuttuğum eliyle bahçeye doğru ilerlemeye başladık. Sadece aile arasında bir nikah olmasına rağmen bahçeyi Asu ve Arzu süsletmişlerdi ve sonrasında medya ile paylaşacağımız için fotoğrafçı ve müzik ekibi de bizleri bekliyorlardı. Nikah kürsüsüne geçtiğimiz zaman flaşlar patlamaya her açıdan resmimiz çekiliyor ve video kayda devam ediyordu.

Nikah M: Evet bugün burada Demir ve Feza'nın nikah akdini gerçekleştirmek için bulunuyoruz.. Demir Bey hiç bir baskı altında kalmadan Feza Hanımı eş olarak kabul ediyor musunuz?

Dönüp Feza'ya baktım. Onunda gözlerinin parladığını görebiliyordum. Çok fazla uzatmak istemedim.

Demir: Eveet

Üç konuğumuz olan anneannem, Arzu ve Asu beni alkışladığında orkestra da ritim tutmaya devam ediyordu.

Nikah M: Peki siz Feza Hanım iyi günde ve kötü hastalıkta ve sağlıkta Demir Bey'i eşiniz olarak kabul ediyor musunu?
Feza: Evett

Nikah M: Bende İstanbul Belediyesinin verdiği yetkiye dayanarak sizleri karı koca ilan ediyor nikah cüzdanınızı ise gelin hanıma takdim ediyorum

Feza nikah cüzdanını almadan önce hiç anlamadığım bir şekilde önce ayağıma basmıştı ardındanda cüzdanı alıp herkesin görebileceği bir şekilde gülümseyerek havada sallamıştı.

Nikah M: Gelini öpebilirsiniz

Feza bir an duraksadı. Böyle durumlardan utandığını biliyordum. Onu utandırmamaya gayret ederek duvağını arkaya çekerek alnına kısa ve yumuşak bir öpücük kondurdum. Tekrar gelen alkışla resim ve görüntü vermek için dans ettikten sonra orkestra fotoğrafçılar gitmiş görevliler de bahçe de kurulan organizasyonu toparlıyorlardı. Sanırım en azından bu akşam burda kalmamalıydık. Feza'yı önce sırtıma sonrada arabaya atıp yalnız kalmak için rotamızı göl evine çevirdim.

FEZA

Koşturmaca ile biten günün ardından herkes yorulmuş hepimiz kendimizi bir yerlere atmak için hazırlanıyorduk ki yerden havalandığımı hissettim. Demir beni sırtına almış arabaya doğru götürüyordu. Olduğunca sert olduğunu düşündüğüm yumruklarımı sırtına geçiriyordum ama ona işlemiyor gibi duruyor hiç tepki vermiyordu. Arabaya koyup kapıyı kapattı ve kendide şöför koltuğuna geçtiğinde konağın bahçesinden çıkmıştık.

Feza: Demir nereye?

Demir yola bakmaya devam ederek gülümsedi.

Demir: Göl evine

Demir'in söylediği ile irkildim. Niye evde kalmıyor oraya gidiyorduk. Orda baş başa kalmaya hazır değildim sanırım. Aklıma gelenlerle yüzümün kızardığını hissettim ve yüzümü tamamen cama dönüp yolu izlemeye başladım. Göl evine geldiğimizde Demir'in arkasından bende arabadan indim ve kapıya kadar geldiğimizde Demir anında beni kucağına aldığında anlık şok ile ağzımdan küçük bir çığlık korktu ve sanıyorum yüzümde ben beyaz olmuştu.

Demir: Adetler biliyorsun

Demir gülümseyerek yüzüme baktığında bense utancımdan gözlerimi kaçırmaya çalışıyordum.

Demir: Benden korkmana gerek yok

Demir'in söyledikleriyle bakışlarımı ona çevirdiğimde moralinin bozulmuş olduğunu anladım. Zoraki gülümsemem ile içeriye girdiğimizde Demir beni yeri indirdi ve ayaklarımın bir an olsun yere basmadığını sandım. Demir papyonunu söküp ceketini çıkararak salona geçip kendini deri koltuğa attı. Bugün bir hayli yorulmuştuk. Bende yavaş adımlarla Demir'in yanına doğru ilerledim.

Feza: Ben en iyisi bir duş alayım

Demir başıyla onayladığını gösterdiğinde aynı şekilde yukarıdaki odama çıktım ve üstümdeki gelinlikten kurtulup bir köşeye atıp kendimi sıcak suyun altına bıraktım.

DEMİR

Feza ile evlilik fikri başında ne kadar hoşuma gitsede. Şu an acaba yanlış bir karar mıydı sorgulamadan edemiyordum. Bana karşı yine bir duvar gibiydi. Sürekli benden kaçmaya çalışıyor tüm bunların zoraki olduğunu düşündürüyordu. Yerimden kalkıp mutfaktan kendime bir viski doldurup tekrar kendimi deri koltuğa attım. Kafamı dağıtmam gerekiyordu. Gözlerim Feza'nın merdivenlerin başında bana bakması ile onu buldu. Üzerindeki pijamaları ve ıslak saçları ile yanıma yaklaştı, koltukların ortasında bulunan ahşap sehpaya oturup elimdeki viski bardağını çekip aldı.

Feza: Sanırım çok yorucu bir gündü

Feza sözünü bitirip bardağın dibinde kalan viskiyi kafasına dikti, bu yaptığı beni şaşırtmıştı. Bardağı yan tarafa koyup bana bakmaya başladı. Gözleri içimi ısıtmaya yetiyordu.

Feza: Bu Kemal mevzusunu ne yapıcaz şimdi
Demir: Bunları sonra konuşsak olur mu?

Gerçekten şu an Kemal'e dair hiç bir şey konuşmak istemiyordum. Başım çatlayacak gibi ağrıyordu.

Feza: Hadi kalk bir duş al o zaman

Feza ayağa kalkıp elimden çekerek beni kaldırmaya çalışıyordu. Var gücünce çektiğine emindim ama bu yerimden kıpırdamamı bile sağlayamadı. Küçük bir hamle ile kolumu çektiğimde Feza kucağıma düşmüştü. Kollarımıda onun bedenine sarıp kalkmasına engel oldum. Feza ise gölgeli bakışları ile yine gözlerini kaçırmaya çalışıyordu. Alnına büyük bir öpücük bıraktım.

Demir: Korkma küçük sen istemediğin sürece sana hiç bir şey yapmam

Bundan korktuğuna emindim. Anneannemden duyduğum kadarı ile Feza'nın hayatında bu zamana kadar doğru düzgün kimse olmamıştı. Bu gibi şeylerin ona uzak olduğunu biliyordum. Bu masumluğu beni daha çok kendine çekiyordu aslında. Üstüme atlayan yüzlerce kadınla beraber olmuştum ama Feza kimse ile kıyaslanamayacak kadar özeldi. Bu söylediğimle bile utandığı fazlaca belliydi. Gülümseyerek yüzüne baktığımda o da utanarak başını göğsüme yaslamıştı. Ellerimle ıslak saçları ile oynamaya başladığımda çok geçmeden Feza'nın tüm gün yorgunluğu ile kucağımda uyuya kaldığını farkettim. Kucağımda uyuyan minik bedeni bir süre izledikten sonra kucağıma alarak Feza'nın kaldığı odaya çıktık ve onu yatağa yavaşça bırakıp üstünü örttüm. Üzerimdekilerden kurtulup hızlıca odada ki duşa girdim. Hızlı bir duş alıp eşyalarım olan odadan altıma bir pijama geçirdim ve üzerime bir şey giymeden kendimi Feza'nın yanındaki boşluğa attım. Feza'yı uyandırmamaya çalışarak göğsüme çektim ve tüm günün yorgunluğuna gözlerim de teslim oldu.

Kurtar BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin