#2

1.4K 157 90
                                    

                                 İyi okumalar

Tam odanın ortasında arkasında oturduğum masanın bulunduğu karanlık oda, tek bir lambayla aydınlanıyordu. Tam başımın üstündeki lamba loş ışığıyla karşımdaki iki kişinin yüzlerini anca aydınlatabiliyordu. Karşımda duran orta kilolu, biri  diğerinden biraz kısa olmak üzre duran iki adam San Francisco  şehir emniyet müdürlüğü tarafından görevlendirilmişlerdi. İçinde benim de bulunduğum davanın araştırılmasıyla yükümlüydüler.

Kahve rengi, ekose desenli takım elbiseli adam, elinde bilgilerimin bulunduğu belgeleri okurken üstündeki ceketi odaya girdiği ilk anda çıkarıp bir kenara koymuş, beyaz gömleğinin kollarını dirseklerine kadar sıyıran diğeri ise bir an olsun yeşil gözlerini gözlerimden çekmiyordu.

" Park Jimin. Babası Park Leeheon , Kaliforniyalı  Agnes Enne'yle evlendikten sonra vatandaşlığı kabul etmiş. Kendisi yirmi iki yaşında, eğitim seviyesi lise terk görünüyor. Sicili temiz fakat aile ilişkilerinde o kadar iyi değilmiş . Yaklaşık altı ay önce babası tarafında evden kovulmuş. Bu süre boyunca da yangında hayatını kaybeden Austin Sam adlı arkadaşıyla birlikte yaşıyormuş. Eski komşulardan aldığımız ifadelere göre şüpheli ve babası arasında sorunlar uzun zamandır devam ediyor-"

Adam hala konuşurken sabahtan beri benimle göz temasını bozmayan dedektif elindeki belgeleri almış, konuşan diğer dedektifin de sözünü kesmişti. Elindeki belgelere kısa bir göz atmış, yeniden kısık bakan gözlerini gözlerime dikmişti.

" Evden kavga ve şiddet sesleri uzun zamandır eksik olmuyormuş, ha? Bize babanla aranızda ne gibi sorunlar olduğunu anlatmak ister misin Park Jimin? Ya da liseyi neden terk ettiğini?"

Bunları sorarken gözlerinde yeşeren şüpheli bakışları, dudağındaki ukala sırıtmayı görebiliyordum. Büyük ihtimalle beni şu an göz koymuş olduğu bir basamak üstteki o makama giden bir adım gibi görüyordu. Zira bakışlarından bu olayı 'çözmeye' ne kadar hevesli olduğu belliydi. İstediğine ulaşmak için beni bile kurban etmeye hazır olduğu apaçık ortadaydı.

"Ya da  direkt esas konuya girebilirsin. Yangın zamanı nasıl bir 'tesadüf ' sayesinde kurtulmuştun?"

"Neden orada değildin?"

"Ne sebepten dışarı çıkmıştın?"

Arka arkaya verdiği  sorular o korkunç görüntülerin yeniden zihnime düşmesine sebep olmuştu. O olayın üzerinden sadece bir kaç gün geçtiği için unutmam mümkün değildi. Fakat hastanede gözlerimi açtıktan sonra peltelenmiş zihnim bütün bu anıların yeniden aklıma doluşmasını engellemişti. Ta ki, şimdiye kadar. Yine aynı sahneler şerit misali gözlerimin önünden geçiyordu: Alevler, arkadaşlarımın acı çığlıkları, kendilerini kapalı pencerelere atarken bakışlarıyla nasıl yadım dilendiklerini, kan dolu gözlerini... Jaehyun'u

Şimdiyse olduğum yeri, yaşadığım olayları daha kavrayamadan şüpheli olarak sorguya alınmıştım. Kundaklama ve cinayetten. Kendi arkadaşlarının cinayetinden.

Ben kendi bulanık ve aydınlıktan tamamen uzak düşüncelerimde boğulurken içinde bulunduğumuz sorgu odasının kapısı tıklatılmış, dışarıdaki kişi aldığı 'gel' komutuyla içeri girmişti. Kahve rengi takım elbiseli bir adamdı. Arkaya taradığı siyah boyalı saçları ve daire çerçeveli gözlükleriyle otuzlarının sonlarında görünüyordu.

" Bay Lee, diğer şüpheli  Choi Jaehyun'un sorgusu tamamlandı. Verdiği ifade onaylandı ve kendisi de çıktı. Bence burada durmanız artık bir şey ifade etmez, veriği ifadeye bakarsanız anlarsınız nedenini..." Dedikten sonra elindeki kağıtları kaldırarak göstermiş, son kere bana baktıktan sonra hepsi odadan çıkmış ve loş odada yalnız bırakılmıştım.

Alcatraz -《yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin