#6

779 109 30
                                    

Bu hafta sınav haftamdı ve gelecek hafta da öyle ama Alcatraz çift sıfırı bulduğunda yeni bölüm yazacağıma dair kendime söz vermiştim. Bu yüzden pekte uzun olmayan, geçiş bölümü diyebileceğimiz bir bölümle geliyorum. Bu bölümü Yoongi'nin anlatımından olacak. 

                     İyi okumalar ~

"Kaç kişisiniz?"

Karşımdaki çalışma masasının arkasında oturan Seokjin memnuniyetsiz bir şekilde sorduğunda " Dört." diye kısaca cevaplamıştım.

Bu durumdan rahatsız olduğunu biliyordum. Yakalanmaktan korkuyordu. Haklıydı da. Eski bir tanıdığı için böyle bir riske girmesinin tek nedeni vicdanıydı. Büyük ihtimalle içinde, vicdanında o sızıyı hissetmeseydi şu an odaya almayı bırak, yüzüme bile bakmazdı.

" En son iki dediğini  hatırlıyorum Yoongi. Demek sonunda kendini de eklemeyi  akıl ettin ama dördüncü de nereden çıktı?"

"Küçük bir değişiklik oldu sadece. Planda yoktu ama artık var." Parmaklarım arasındaki  sigaradan son bir nefes de çekmiş, oturduğum koltuğun kenarına bastırarak sönmesini sağlamıştım. Yaptıklarımı dikkatle izleyen Seokjin ise derin bir nefes almış, kafasını arkaya atarak gözlerini kapatmıştı. Sesli bir soluk verdikten sonra bir kaç saniye daha gözleri kapalı sakinleşmeyi beklemiş, sonundaysa bana dönmüştü.

"O çocuk mu?" diye sorduğunda bende ayağa kalkmış, yavaş adımlarla sol  tarafta perdeleri çekilmiş camın önüne doğru yürümüştüm.

"Hangi çocuk?"

" Bilmemezlikten mi geliyorsun Yoongi? Uğruna iki bina atlatarak hastane bölümüne gittiğin çocuk." diye sinirli bir şekilde cevaplamıştı. Bu tavrına karşı benim de kanımın kaynamaya başladığını hissetmiş, buna rağmen sakin bir ses tonuyla cevaplamıştım onu.

"O iki binayı sen atlatmış gibi konuşuyorsun Seokjin." Cevabımla daha da sinirlenmiş, sesinin tonunu kaldırarak konuşmaya başlamıştı.

" Ne farkeder ha? Oradaki gardiyanların yerlerini terketmeleri için uğraşan ben değil miyim? Her seferinde hepsini bir yerlere dağıtıyorum sırf sen istediğin ama bir yerden sonra illaki dikkat çekmeye başlayacaktır. " Kısa bir süre durmuş, biraz soluklandıktan sonra devam etmişti.

" Tam gezilerin bitti derken şimdi de suçlulardan biri için hemen hemen iki binayı boşalttırdın Yoongi." 

" Yükler için üçüncü binaya giden mahkumlar ne zaman dönecek?" Konudan tamamen farklı soru sorduğumda  Seokjin de bu konuyu daha fazla tartışmak istemediğimi anlamış, uzatmamıştı. 

"Bu akşam gelmeleri gerekiyor. Ama  bunu neden sorduğunu anlamadım"

" Başlamamız için Hoseok'un da gelmesi gerekiyor. O da üçüncü binaya gönderilmişti."

Bir taraftan Seokjin'le konuşurken, diğer taraftan da iki parmağımla perdeyi aralamış, dışarıyı izlemeye başlamıştım.

Burası üçüncü kat olduğu için duvarların arkası tam bir şekilde görünüyordu. Okyanus üzerinde iki buçuk kilometre yol  uzakta San Francisco'nun yüksek binalar ve gökdelenler el sallıyordu.Bomboş okyanus sularının bu tarafında, yüksek duvarların içerisindeyse  camın baktığı  boş beton zeminli meydanda, ileri geri yürüyerek nöbet tutan gardiyanlar vardı. Evren içerisinde başka bir evren gibiydi burası. Ölmüş ruhu sizi de mezara doğru çekiyor, soğuk ve nemli havasından geçilmiyordu. Aylardan ağustos olsa bile burada hep kıştı.

" Peki diğer herif?" Sorusuyla sonunda duvarların ardındaki manzarayı izlemeyi kesmiş, yüzümü Seokjin'e doğru dönmüştüm.

" En geç yarın geri dönecektir koğuşuna. Hala haberi yok, bu konuda konuşmam gerekiyor onunla." Bir kaç adım daha ileri, masaya doğru yürümüş daha sonraysa omzumu duvara yaslayarak devam etmiştim.

" Rahatça konuşabileceğimiz bir ortam ayarlaman gerekiyor." söylediğim şeyle gözlerini irice açmış, oturduğu masadan fırlamıştı.

" Siktir git Yoongi!" ellerini düzenli saçlarından geçerek dağıtmış, derin derin nefesler almaya başlamıştı.

" Sabahtan beri - sabahtan beri ben burada neden bahsediyorum sense gelmiş ortam ayarla diyorsun. Sana ortam falan ayarlamayacağım." 

 Açıkçası söylediklerini pek umursuyor sayılmazdım. hep böyle yapardı ya. Tavırlarım onu deliye döndürür, biraz esip gürledikten sonra bana işimi hallede bileceğim kadar bir süre tanırdı. Şu anlık düşündüğüm tek şey, yirmilerinin başında bir gençken bile ağzından tek bir argo kelime  çıktığını duymadığım Seokjin'e küfür ettirebilmiş olmamdı.

Aradan geçen yaklaşık on dakikalık bir süre sonra aynanın önünde saçlarını kontrol etmiş, masasının arkasına geçmişti. Bu sürede masanın bir köşesinde duran beyaz şarabından-  bana kesinlikle ikram etmediği beyaz şarabı- bir kaç yudum almış, önündeki bir kaç sayfaya göz atmıştı.

" Yarın altmış yaş üzerinin kütüphane de çalışma sırası. O günler kütüphanenin en boş olduğu zamanlar. Koskoca kütüphane de dört beş kişi vardır ya da yoktur. Dediğin herif yarına kadar çıkarsa hastane bölümünden, yarın bir buçuk - iki saatlik bir zamanınız olabilir. Oraya gitme işini ben ayarlarım. Şimdilik gitmen gerekiyor. "

Haklı çıkmıştım. Küfürler etmesi onu değişmezdi . O hala altı yıl önceki Seokjin'di.

Kapıya doğru yürümüş, kapının kolunu indirmeden önce " Görüşürüz." diye mırıldanmıştım. Yüzüme bakmadan, gözlerini ayırmazken son bir kez daha sesli bir nefes vermişti.

"Görüşürüz Yoongi, görüşürüz."

Umarım çabucak iyileşirsin kar tanem.

İyi bir hafta sonu geçirmenizi umuyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi bir hafta sonu geçirmenizi umuyorum

Alcatraz -《yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin