#16

469 69 22
                                    

Alcatraz'ın eski bölümlerine göz atarken bir şey farkettim, sanki ilk 6-7 bölümü yazan kişiyle diğer bölümleri yazan kişiler farklı gibi. Gerek yazım olsun, gerek karakterlerin nasıl yazıldığı. Bu beni biraz üzdü açıkçası çünkü başlarda zor karakterler, çekişmeli olacak bir kurgu düşünerek yazmaya başlamışken git gide karakterler farklılaşmış sanki ve yoonmin arasındaki ilişki softlaşmış. -ama olaylar seyrinde devam ediyor hala- Softlaşmalarına üzülsem mi sevinsem mi bilemiyorum... Size duygularını, hislerini ve oradaki abu havayı ne kadar yansıtabildiğimi de bilemiyorum...Bu beni fazlasıyla rahatsız ediyor.

Yoongi'siz son bölüm olacak bu yüzden bölüm daha çok Jimin'in onsuzken farkettiği şeyleri düşünmesiyle alakalı.

~İyi okumalar

Genç, öğleden sonra koğuştaki sert yatağında uzanmış, pekte yüksek olmayan tavanı seyrediyordu. Yatağın incecik örtüsünün altındaki tahta levhayı tamamen sırtında hissederken, bir taraftan da düşünüyordu.

Yoongi'nin yanından geleli altı gün oluyordu. Bu altı gün bir çok şeyi düşünmesine ve aynı zamanda bazı şeyleri de farketmesine neden olmuştu.

Yoongi burada olmasaydı mesela.
Aslında tanışalı sadece bir kaç aydı fakat aralarında bir bağ oluşmuştu ve nedeni de Yoongi'ydi.

Jimin Alcatraz'a geldiği ilk günden beri Yoongi'nin tüm dikkatini kendinde yoğunlaştımıştı ve bu da aynı şeyi Jimin'in de yaşamasına neden olmuştu.

Hee şeye rağmen Jimin, Alcatraz'ın Yoongi olmadan katlanılamaz olacağına inanıyordu. Hatta günlerdir içinde bulunduğu durum da bunun kanıtıydı. Elinden geldiğince sessiz kalmaya, göze batmamaya çalışıyordu. Sanki Yoongi yoksa olası bir durumda Jimin'i topralayacak biri olmayacak gibi.

Yaklaşık bir hafta önce yaşanan olayı göz önünde bulundurunca böyle düşünmekte haklıydı. Eğer o gün gardiyanı ölesiye dövdüğünde Yoongi çıkagelmeseydi aylar önce yaptığı hatayı tekrar edebilir, diğer iki garidyanla birlikte elleri bir kişinin kanına daha bulayabilirdi.

Bunları düşünürken bir taraftan da aylar öncesinde yaşanan o olaylara geri dönmüştü sanki. Gözleri önünde cayır cayır yanan arkadaşlarının acısından, üstüne üstlük sırtından yediği dost bıçağından psikolojik olarak kurtulamamışken bir de arkadaşlarını öldürmekle suçlanmış, ceza evine gönderilmişti.

Mental olarak alt üst olduğu bir aydan sonra bir gardiyan tarafından defalarca taciz edilmişti. Aynı Steven'la olduğu gibi sınırlar sonuna kadar geçildiğinde geçen hafta geçirdiğinin aynısı bir kriz geçirmiş, gardiyanı kafasından ağır yaralamıştı.

Cinayet bir çözüm değildi. Jimin bunu bilecek kadar olgun ve aklı başında bir insandı fakat o an yaşadıkları bambaşka bir şeydi. Kelimenin tam anlamıyla kendinde değildi. Yine de bu yaşanan olayı değiştirmiyordu, Jimin sonuç olarak bir katil olmuştu.

O olaylardan iki ay sonra üst üste aldığı artık kaçıncı olduğunu bile saymayı bıraktığı travma ve krizler sonucu yaşlı bir gardiyanın günahsız olmasına rağmen canını almıştı. Elleri ikinci kere, üstelik masum birinin kanına bulaşmıştı.

Kanunlar gereği adı hapishanenin dizneleyemedikleri mahkumlar listesine yazılmış ve Akcatraz'a transfer edilmişti.

Aynı durumu burada da yaşamıştı fakat bu sefer bir şeyler daha farklıydı. Yoongi vardı başlıca. O gün bir kişinin daha katili olmasına izin vermemiş, yetmezmiş gibi suçu kendi üzerine alınmıştı.

Yoongi, Jimin'in daha önce karşılaşmadığı, farklı olan bir şry yapmıştı; ellerinden turmuştu. Belki, daha önceden ellerini tutan birileri daha olsaydı bambaşka bir hayata sahip olabilirdi.

Fakat yirmi iki yıllık hayatı boyunca kimse tarafından tutulmamış elleri, Büyük okyanusun ortasında, kırık ve karanlık ruhlara ev sahipliği yapan Alcatraz'ta Yoongi tarafından kavranmıştı. Kaderi böyle şekillenmişti ve içinde Yoongi'nin bulunduğu bu kaderi iyisi ve kötüsüyle birlikte kabulleniyordu.

Aklına gelen şeyle kapattıığı gözleri aralanmış, yatağın hemen yanındaki duvara tutturulmuş kitabı bulduktan sonra yatakta doğrulmuştu.

Kitaplıkta kalmaktan tozlanmış heykelciği eline aldıktan sonraysa geri, yatağa geri dönmüş ve eski pozisyonunu almıştı.

Baş ve işaret parmağı arasında tuttuğu küçük, tahtadan oyulma pelikan heykelciğini gözleri hizasına kaldırmıştı.

"Alcatraz pelikanlar adası olarak da anılır. Bu da sana Alcatraz'tan bir anı olsun."

Aynı o gün olduğu gibi yumuşak ses tonu adeta kulaklarında çınlamıştı.

Heykelciği kenine biraz daha yaklaştırırken parmakları arasından kaymış, alnından sektikten sonra başucundaki yastığa düşmüştü.

Yastıktaki heykelciği ters bir şekilde eline aldığı için aylardır farketmediği bir detayla karşılaşmıştı.

Tahta pelikan heykelciğinin alt kısmında küçük harflerle bir cümle kazınmıştı.

"Ellerini tutmama izin verir misin?"

Okuduğu cümleyle önce dudakları titremeye başlamış, ardından da dolu gözlerindeki yaşalr bir birinin peşinden gelmişti.

Bu güne kadar olan tüm el tutma konuşmalarını hatırladı.

Koğuşlarındayken ikisi de duvara yaslanmış bir biçimde tutumak için bir birlerine ellerini uzattıkları anlar gösleri önüne geldi.

O olay heykelciği aldığı günden çok sonra yaşanmıştı. Bu Jimin için garipsenecek bir durumdu fakat tüm bu hikaye aslında ilk güne dayanıyordu.

Jimin geldiği ilk günde kendisiyle birlikte umut ve özgürlüğün kokusunu getirmişti sanki Yoongi için.

Önceden sadece Hoseok ve Tae'nin kaçabilmesi için iki kişilik bir plan yapan Yoongi, Jimin'in gelişiyle bu planı dört kişilik yapmıştı.

Buradaki griler arasında akıp gitmeye başlayan rengi Jimin'in gelişiyle birlikte sanki ellerinden yakalanmış, ve tüm o akmış griliklerin arasından çekip çıkarılmıştı.

Özgürlüğü yeniden istediğini farketmişti.

Bu bölümü fazla uzun tutmuyorum çünlü bazı şeyleri Yoongi Jimin'e kendi ağzıyla anlatırken okursanız daha güzel olur gibime geliyor.

Alcatraz -《yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin