#9

626 87 25
                                    

Saatler önceki olaydan sonra etraf çoktan sakinleşmiş, herkes kendi koğuşuna çekilmişti. Sanki hiç bir şey olmamışcasına, Alcatraz'da sıradan günlerden biriymiş gibi davranıyordu herkes. Ne bir endişe, ne bir acıma duygusu hissetmeden, öylece saatler önce gördükleri olayı zihinlerinden silmiş, 'normal yaşamlarına' geri dönmüşlerdi.

Biri dışında.

Jimin, iki saattir koğuşunda kah volta atıyor, kah yatağının kenarına oturarak tırnaklarını yiyor, kahta duvarın bir köşesine sinmiş biçimde yaşananları düşünüyordu. 

Ne olmuştu öyle? Neden? Nasıl? Şu an iyi miydi acaba? İyiyse eğer,  ne zaman geri dönecekti? Peki ya bundan sonrası ne olacaktı? Hoseok'un bu yaşananlardan haberi bile yoktu. Plan da bir değişiklik olup olmayacağını da bilmiyordu. Hiç bir şey bilmiyordu. Yapa bildiği tek şey nemli ve küflenmiş duvara sinmek,  alnını dizlerine yaslayarak karanlık kutularda kaybolmaktı.

Yan koğuştaki Yoongi ise bu durumu çoktan farketmişti. Tae'nin baygın bedeni gardiyanlar tarafından götürülürken sonunda Jimin'e bakmayı hatırlamış, ona döndüğündeyse gözlerindeki bakışları yakalamıştı. Jimin, Alcatraz'daki en insan kişiydi. Hala insani duygulara ev sahipliği yapıyordu. Alcatraz daha  Jimin'in kalbini ele geçirememiş, ruhunu katletmemişti. Bu yüzden Yoongi ondan saatlerdir ses gelmemesinin nedenini anlamış, ilk adımı kendi atmaya karar vermişti.

Koridordan gardiyan geçip geçmediğini kontrol etmiş, etrafın temiz olduğunu farkettikten sonraysa kendini sol taraftaki duvara ve parmaklıklara yaklaştırmıştı.

" Jimin-ah, uyumadın değil mi?" Uyumadığını biliyordu oysaki.

Jimin duyduğu sesle önce  kafasını gömdüğü dizlerinden kaldırmış, olduğu yerde bir dakika gibi kısa bir süre duvara bakarak yanıtlayıp yanıtlamamayı düşünmüş, daha sonraysa sesin sahibiyle konuşmaya ne kadar ihtiyacı olduğunu farketmişti.

Yaslandığı yerden kalkmış, koğuşun sağ ön köşesine kadar gelmişti. O da Yoongi gibi önce etrafı kontrol etmiş, koridordan adım sesler gelmediğinden de emin olunca olduğu yere çökmüş ve duvara yaslanmıştı.

"Uyumamışsın" derince bir iç çekmiş,  devam etmişti Yoongi

"Endişeli olduğunu biliyorum ama bir kenara sinmektense bana gelmek daha iyi olmaz mıydı sence?" Duyduklarıyla Jimin'in dudağı histerik bir şekilde kıvrılmıştı.

" Sana nasıl gelebilirim hyung? Sence bu gelmek mi?" Sorularına cevap gelmediğinde bunun devam etmesi için bir izin olduğunu farketmiş. devam etmişti.

"Aramızda şu duvar varken? Bir parmaklıklar arkasında, gizli saklı bir şekilde, duyulmaması için uğraştığımız kısık sesimizle mi?" Derin bir soluk bırakmış, başını arkasındaki duvara yaslamıştı.

" Bana her zaman gelebilirsin Jimin. Aramızdaki maddi duvarlar, onlarca gözler tarafından izlenmemiz bir engel değil. Ben bana gelmen için hep buradayım. Bana ihtiyacın olduğunu söylemen yeter sadece." Yoongi söylediklerinde tam samimiydi. Sadece aylar önce tanıdığı bu gencin etrafını sarmalamak, güven duygusunu aşılamak istiyordu. Öyle ki aylardır titizlikle kurduğu üç kişilik kaçış planına onu eklerken fazla düşünmemişti bile. 

" Gerçekten Yoongi, neden buradasın?" Yoongi'nin söylediklerinden hemen sonra bunu sorması, Jimin'in ona tam anlamda güvenmediğinin bariz kanıtıydı. Kendine sorsalar inkar ederdi fakat kendisi de içten içe biliyordu. Kaçış planı konusunda hala emin olmamasının da nedeni buydu. 

Bilinmezle yola çıka bilir miydi ki? Yoongi'yle kaçış, Jimin için sadece risk ve soru demekti. Sadece büyük bir soru işaretiyle kendini riske atmak demekti.

Alcatraz -《yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin