#10

636 81 20
                                    

Yorumların azalması beni üzüyor açıkçası. Eğer düşüncelerinizi ne kadar merak ettiğimi bilseydiniz büyük ihtimalle böyle bir durum yaşanmazdı. Neyse.

İyi okumalar~

Ertesi sabah mahkumların bir kısmı öğlen dışarıya çıkarılmış, onun dışında kalanlar ise yemek saatleri de dahil tüm gün boyunca kendi hücrelerinde kalmışlardı. Sabah yemeği verilmemiş, öğlen ise küçük demir tepsilerde bulunan yemekler koğuşlarına götürülmüştü.

Dün, Alcatraz da yaşanan olay yüzünden bugün her zamankki gibi kısıtlamalara maruz kalmışlardı. Dışarıya çıkarılan mahkumlar bile her zamankinden farklı olarak avluya değil, çalışmak için esas binanın meydanına yönlendirilmişti.

" Şimdi..."

Mahkumları önünde sıraya dizmiş gardiyan elindeki sopasını arkadan beline yaslamış, önlerinde bir ileri bir geri giderken bir taraftan da mahkumlara bugünkü görevlerini anlatıyordu.

" Bir hafta sonra heyet gelecek. Ne için geldiklerini biliyorsunuz zaten. Hep yaptıkları gibi müebbetle cezalandırılan mahkumların ıslah olup olmadığını kontrol edecek, olanlar için de gerekli işlemleri başlatacaklar. Esas binada oturuyorlar ve binanın pencereleri direkt buraya bakıyor."

Daha sonra durmuş, kollarını iki yanına açarak etrafı göstermişti.

" Buranın hali ise ortada. Bok götürüyor. " Ardından ellerini yine arkada bağlamış ve tuttuğu sopasını da sırtına yaslayarak daha yüksek bir sesle devam etmişti.

" O yüzden bu gün burayı temizlemek ve düzenlemekle görevlisiniz. Her tarafı süpürecek, fare deliklerini kenara bırakılan çimentolarla tıkayacak, çiçeklerin bakımını yapacaksınız."

Buna benzer görevler hep mahkumlara verilirdi. Temizlik görevlileri sadece ayda bir kez binadaki temizlik işleri için gelir, sonra geri dönerlerdi. Bundan sonraysa diğer tüm işler mahkumlara aitti; çamaşırlar, eşya dağıtımı, tamir ve avlu binalardaki temizlik işleri.

Gardiyan mahkumların tam önünde, yüzü onlara dönük bir şekilde dimdik durmuş, siyah , deri bot giydiği sağ ayağını sertçe yere vurmuştu.

" Anlaşıldı mı?"

"Evet!"

" Duymuyorum. Sordum ki ANLAŞILDI MI?"

Bağırarak ikinci defa sorduğu soruya mahkumlar daha yüksek sesle 'evet' demiş, gardiyanın arkasını dönerek ilerlemesiyle oluşturdukları sırayı bozmuşlardı.

Meydandaki üç gardiyanın yönlendirmeleriyle gruplara ayrılmış, bir kısım temizlik yaparken diğerleri de duvar boyu dizilmiş saksıdaki çiçekleri ve ağaçları gömmek için topraklık kısıma geçmişlerdi.

Jimin, etraftaki gardiyanları kontrol etmiş, kendi aralarında sohbet ettiklerini gördüğündeyse elindeki saksıyla birlikte toprakla uğraşan siyah saçlıya doğru ilerlemişti.

Dizlerini yere koyarak elindeki kazmayla toprağı kazan Yoongi, kendi düşüncelerine o kadar dalmıştı ki, yanında yere oturan adamı son ana kadar farketmemişti bile. Sağ tarafında toprağa konan çiçeği görmesiyle o tarafa dönmüş, Jimin'in kendisine gülümseyerek bakan yüzüyle karşılaşmıştın.

"O çiçek ne?"

Sorusuyla Jimin'in dudakları arasından önce bir ' oh?' sesi çıkmış, sonraysa elindeki çiçeğe dönmüştü.

" Ah, dikmek için getirdim. Başka ne olacak?"

" Ama burayı fidan dikmek için kazdım."

Jimin duyduğu şeyle önce Yoongi'nin önündeki çukura, daha sonraysa bulundukları yere bakmıştı. Büyük olan oldukça düşünceli olmalıydı ki etraftan habersizdi.

Alcatraz -《yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin