#3

1.2K 138 89
                                    

                    İyi okumalar~

" Hey, üç yüz kırk yedi numara, buraya gel!"

Jimin elinde tuttuğu yemek dolu tepsiyle durmuş, gözüyle oturabileceği kalabalık olmayan bir masa ararken, duyduğu kısık ama aslında kantindeki herkesin duya bileceği kadar yüksek bir şekilde çıkan sesle arkasına dönmüştü.

Duvar kenarındaki uzun masalardan birinde iki kişi karşı karşıya oturmuştu; arkası kendisine bakan bedeni Jimin tanıyordu. Başını önündeki tepsiye eğmiş, üniformadan açıkta kalan kolları ve siyah saçları altındaki beyaz ensesi görünüyordu. Karşısındaki genç ise daha önce avluda Yoongi'nin yanında gördüğü iki kişiden biriydi. Bir elini Jimin'in onu farketmesi için yukarı kaldırmış, dikkatini çektiğini farkettikten sonraysa eliyle 'gel' işareti yapmıştı.

Yavaş adımlarla diğer ucunda sadece bir kaç kişinin olduğu masaya ilerlemiş ve Yoongi ile karşı karşıya gelecek şekilde kendisine sine seslenen esmer gencin yanında oturmuştu. Buraya gelirken gardiyanın kimselerle takılmamak konusunda söyledikleri hala aklındaydı fakat karşısındaki genç yanında olduğu sürece kendisine bir zarar geleceğini düşünmüyordu. Garip bir şekilde sadece bir kaç kere karşılaştığı, bir kere yarım yamalak konuşmaları olmasına rağmen bu adanma içinde bir güven ve yakınlık duygusu vardı.

" Ben üç yü- ah, boş versen!  İnsan gibi tanışalım. Ben Kim Taehyung, sende Jimin'sin değil mi? Yoongi söylemişti. Tanıştığıma memnun oldum."

Karşısındaki kendine uzanmış eli tutup hafiften sallarken, bir taraftan da kendiyle aynı düşünen birilerini bulduğunu tahmin ediyordu. Anlaşılan karşısındaki hemen hemen Jimin'le aynı yaşlardaki genç de bu ''numaralandırılmış robot'' oyunundan memnun değildi.

Tahyung'un kendini tanıtmasından sonra uzun bir sessizlik yaranmış, üçü de önüne dönüp yemeklerini yemeğe devam etmişti.

"Ee Jimin? Verdiğim kitabı nasıl buldun?" 

Geldiğinden beri hiç konuşmayan Yoongi'nin sesiyle başını hemen kaldırmış, ağzındaki lokmayı yuttuktan sona fazla düşünmeden cevap vermişti.

"Sıkıcı. Aslında kitap okumak pek benlik değil, büyük ihtimalle sıkıcı olmasaydı bile bana sıkıcı gelirdi. "

Jimin'in verdiği cevap yanındaki genci güldürmüş, o da Jimin'i onaylamıştı.

" Aynı fikirdeyim. Kitaplardaki o bakış açılarını anlayamıyorum.  Kondurma karakterleri kim umursar. Hepside felsefe yapmak derdinde."

Verdiği cevapla Yoongi'nin hoş olmayan bakışlarını üstüne çekmiş, hemen ellerini iki yana omuz hizasına kaldırarak,

" Ne var Yoongi? Sevmiyorum işte. Kafam basmıyor şu kelime yığınlarını." daha sonra yüzünü yanındaki siyah saçlıya dönmüş,

" Bu yüzden gelecek sefer eğer kalmışsa zeka oyunların olduğu dergilerden al! Onlar uğruna zaman harcanacak şeyler çünkü."

Jimin'le konuşurken gözü aniden arka taraflarda bir yere kaymış, gözlerini kısıp bir kaç saniye izledikten sonra yüz çizgileri aniden değişmiş. sinirli bir hal almıştı. Karşısındaki gencin yüzünün aniden değişmesiyle Jimin de arkasına dönmüş, karşıdaki  kalabalık masalarda en ortada oturan ve direk onların bulunduğu masaya bakan bir yüzle karşılaşmıştı.Daha doğrusu Tae'ye bakan bir yüz.

Koyu saçları düzgün ve gayet bakımılı bir biçimde yandan ayrılmış ve arkaya yatırılmış, tatlı dene bilecek büyük gözlere fakat buna zıt olarak sert bakışlara sahipti. Buna ek olarak kalem kaşlara, keskin çene hattına sahip olması ona sert bir hava katıyordu.

Alcatraz -《yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin