#15

493 66 30
                                    

                       İyi okumalar~

"Dün buluşabildin mi Yoongi'yle ?"

"Hoseok! Sesini alçalt, bizi duyabilirler."

Uzun boylunun sorusuyla Jimin birilerinin duyma ihtimaline karşı önce kısık bir ses tonuyla onu uyarmış, sonraysa etrafta gezinen mahkumların onlara bakıp bakmadığını kontrol etmişti.

"Jimin, etrafımızda hiç kimse yok, boşuna panik yapıyorsun."

Aralarında konuşurken bir taraftan da avlu da attıkları bir kaç turun ardından banklara doğru yürüyorlardı.Banklara vardıklarında önce üst katlar da oturanlara göz gezdirmiş, onların biraz altında ama en alt sıralardan biri olmayacak bir bankı gözlerine kestirmişlerdi.

"Haklısın, ben sadece...Bilmiyorum. Yoongi'nin olmaması beni olması gerektiğinden daha fazla etkiliyor. Birilerinin sorunu duyması küçücük bir şey belki, yine de sanki çıkacak o küçük sorunu bile toparlayacak birileri yok ve bu beni korkutuyor."

Dirseklerini dizlerine yaslamış, ellerini de siyah saçlarına geçirmişken Yoongi hakkında birileriyle konuşmadığını farketmiş ve bu yüzden de şuan bulduğu fırsatı değerlendiriyordu. 

" Onunla aranda bir bağ var gibi."

" Bana da öyle geliyor. Adı konulmamış bir bağ gibi. Sanki ruhlarımız arasında görünmez, duyulmaz, dokunulamaz bir mühür varmış gibi. Bunu, onu ilk gördüğümden beri hissediyorum."

Gencin anlattıklarıyla Hoseok'un dudaklarına bir gülümseme yerleşmiş, biraz takılırmış gibi bir havayla " Belki romantik duygulardır?" diye sormuştu.

"Sanmıyorum. Yani daha farklı bir şey, daha farklı hissettiriyor. Sanki...resmi tamamlayan yapboz parçası gibi."

"Ah, yani romantik kısmını inkar etmiyorsun."

"Onunla iki kere öpüştük. Hadi bir kere olsa anın etkisi falan derdim de, iki kere ve biz aynı 'anın etkisi' olayını yaşayacak insanlar değiliz. Hele Yoongi hiç değil"

Jimin bunları oldukça rahat bir tavırla söylemişti. Gizlemeye gerek bir konu olduğunu düşünmüyordu üstelik şu an ihtiyacı olan şey rahatça konuşabileceği birileriyken, Hoseok tüm bunları anlatabileceği biriydi.

Bu rahat tavrıysa Hoseok'u anlık bir şoka sokmuş, gözlerini iri iri açmasına neden olmuştu.

"Ne? Ne zaman? Nasıl?" Ardı ardına soruları dizmişken aklına gelen en önemli soruyla duraklamış, kaşlarını çatmıştı.

"En önemlisi de nerede?"

Büyük olanın bu tavırları Jimin'i güldürmüştü. Kısa bir konuşma bile daha iyi hissetmesini sağlıyor, kafasının tüm gün tekrara alınmış bir biçimde dönüp dolaştırdığı endişelerden yayınmasını sağlıyordu.

"İlki kütüphanedeyken ikincisi de dün. İkisinin de pek harika bir ortamdayken yaşandığı söylenemez ama öyle olsabile verecekleri hissin aynı kalacağı kesin.

"Niyeymiş o? Kütüphane baya romantik bence baksana, liseliler gibi. Hem..." Kollarını bankta arkaya doğru yaslamış, kendisi de ağırlığını kollarına vermişti bu sırada.

"...çamaşırhaneden daha iyi gibi ne dersin?"

Jimin duyduklarıyla kahkaha atmasına engel olamamış,  uzun süre sonra duyulan bu yüksek kahkahayla tüm Alcatraz'ın dikkatini kendine çekmişti. Uzun süredir kendinde sıcaklık bulunduran bir kahkaha duymuyorlardı çünkü. Yaklaşık yedi yıldır atılan tüm kahkahalar eski haline dönmüştü; dışarıdaki insanların mutluluğunu en sıcak bir şekilde yansıtan kahkahalar, burada sadece dudaklar arasından çıkan gri bulutlar haline gelmişti. 

Alcatraz -《yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin