#4

1K 125 53
                                    

                              İyi okumalar~

Ellerim titriyordu. Düşen vücut sıcaklığım ellerimden başlayarak kollarıma dek uyuşmaya başlıyor,sarmaşık gibi sarılarak kök atıyordu sanki. Ayakkabının içinde hareket ettiremediğim parmak uçlarıma bakılırsa aynı durum orada da yaşanıyordu. Ağırlaşan göz kapaklarım yarıya kadar iniyor-bense gözlerimi kapatmamak ve ayakta durmak için kalan tüm gücümü harcıyordum-  buz kesmiş dudaklarım durmadan bir birine çarpıyordu. Kontrolü elime almam gerekiyordu.Hem de hemen.

Yaklaşık on dakikadır tezgahın önünde duran genç, mahkumlardan bazılarının dikkatini üzerine çektiğinin farkında değildi. Dışarıdan bakıldığında sergilediği garip manzara 'alcatraz sakinleri'nin de dikkatini çekmişti. On dakikadır eline aldığı maket bıçağıyla göz kırpmayı unutmuş gibi bakışıyor, yüzünün rengiyse her geçen dakika soluyor, yerini boğuk bir sarıyla değişiyordu.

Sonunda yerinde sarsılmış, kafasını iki yana sallayarak  kendine gelmesi gerektiğini hatırlamıştı. Eğer ayak üste gördüğü bu 'rüyaları' aklından çıkarmasaydı hepsini tam şu an tek tek yaşayacaktı. Her seferinde böyle olurdu. Yaklaşan krizler önce bilinç altını, zihnini fesheder; film şeridi veya bir rüya gibi görünür ve daha sonra vücudunu ele geçirirdi. 

Aynı zamanda şu an kendine dikilen gözleri hissediyordu. Verdiği garip izlenimin farkındaydı bu yüzden hızla tezgahta duran ince ve uzun tahta parçalarından birini eline almış, sağ elinde tuttuğu maket bıçağıyla ucunu sivrileştirmeye başlamıştı. Ne yaptığını kendisi de bilmiyordu fakat üzerindeki bakışların dağılması gerektiğini düşünmüştü. Bu yüzden eline rastgele aldığı tahtayı acemice yontmaya çalışıyor, herkes gibi bir şeylerle meşgulmüş gibi izlenim vermek için çabalıyordu. 

Sonunda kendine bakan gözler tek tek odağını değiştirdiğinde rahat bir nefes vermiş, elinde tuttuğu ucunu kırmış olduğu tahtaya ve kesici alete bakmıştı. Mahvetmişti. Gerçi bir şeyler yapmaya çalışmıyordu da. Zamanın daha hızlı akmasın için Alcatraz'ta bir yerlerde görevlendirilmek, diğer mahkumlar gibi atölyelerden birinde gönderilmeyi istiyordu. Ama bunun için Yoongi'den Alcatraz'ta en az bir ayı doldurması gerektiğini öğrenmiş, mecburen bir ayın bitmesini beklemek zorunda kalmıştı. Sonunda yüzlerce ölü fakat yürüyen bedenlere, günahkar ruhlara ve kirli vücutlara ev sahipliği yapan Alcatraz'ta bir ayını doldurmuştu.

Düşüncelere dalmış, az önce olduğu gibi yine elindeki maket bıçağı ve tahtayı seyretmeye başlamıştı. 

Aniden iki tarafını saran kollarla ve arkasında hissettiği göğüsle irkilmiş, arkasına dönecekken kulağının tam dibinde duyduğu sesle bundan vazgeçmişti.

"O öyle yapılmaz, Jimin-ah. Tabi kendini yaralamak istemiyorsan."

Yoongi Alcatraz'taki bir ay boyunca zaman geçirdiğim iki kişiden biriydi. Bir ay kısa bir süreydi fakat o kural burada geçmiyordu. Buradaki soğuk duvarların arasında sıcaklığı etrafını saran, ara ara yüzünü gerçekten güldüren tek kişiydi. Yasak olmasına rağmen yan yana olan koğuşları sayesinde fısıldaşarak sohbet ediyor, bir taraftan da yakaladıkları anda onlara acımayacak gardiyanları kontrol ediyorlardı. Avlu dışında sohbet edebilecekleri bir yer yoktu çünkü. Kütüphane, kantin, koğuşlarda konuşma tamamen yasaktı. Atölye ve banyoda aranızda kısa cümlelere izin veriliyordu o da sadece bir birine yardım amaçlı. Sarılmak, el ele tutuşmak kısacası yakın temas gerektiren bir çok şey yasaktı ve bu yasağa uymadığınız taktirde gardiyanlar tarafından önce uyarılır, buna rağmen yine tekrarlarsanız ceza alırdınız.

" Maket bıçağını hareket ettirme, tahta parçasını hareket ettir. Tanrım, Jimin maket bıçağını bile yanlış almışsın. "  hafifçe gülümsemiş, nefeslerinin sırtı göğüsüne yaslı olan gencin kulağına çarpmasına neden olmuştu.

Alcatraz -《yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin