Bölüm 4: Yeniden
"Kaldığımız yerden devam edelim, başka türlüsü mümkün değil."Bir kaç saattir sahildeyim. Neden mi? Keyfim ve kahyası buna karar verdi.
Aslında eve nasıl gideceğimi düşünüyorum. Yolumu kaybetmedim ama abilerimin suratını görmek istemiyorum.
Acaba pişman oldular mı? Sadece merak ediyorum. Gerçi pişman olsalar kaç yazar? Artık umrumda değiller.
Acaba ikizim ne zaman gelicek? Adı ne? Gözleri ne renk? Saçları? Güzelse yandım ben. Yeni bulmuşken elin oğlu yüzünden kaybetmek istemiyorum. Ama çok güzel olucağına eminim.
Saatler öncesinden çok farklıyım şu anda. Gerçekten mutlu olduğumu hissediyorum. Katil olmadığımı bilmek.. Üstümden bir yük kalkmış gibi. Bu aslında rahatlamamı sağlıyor.
Artık vicdanımla sürekli tartışmayacağım. Annemin öldüğünü bilmek kalbimi acıtıyor. Netice de hala annem yok. Hala bir sızı var kalbimde, onuda anlatamam; üstümden kalkan yükün bıraktığı hafifliği ve üzüntüyüde.
Ama artık eve gitmeliyim. Eve gider direk odama girerim. Hem onları görmem hem de biraz dinlenirim.
Evet aynen öyle yaptım. Eve geldim hiç birine bakmadan odama çıktım ve biraz uyudum.
Saat 02:14'de uyandım. Olacak olan bu zaten. O kadar erken uyursam gecenin köründe uyanırım.
Gün içinde bir şey yemediğim için acıktığım hissediyorum. Yemek yedikten sonra uykum gelir. Gelmezse film izlerim. Ama ben inanıyorum gelir.
Üstümü değiştirip gri renk bir eşofman ve siyah t-shirt giydim. Odadan çıkmadan da hırkamı üstüme aldım. Böyle diyince bi garip oldu. Hırkayı da üstüme giyindim.
Aşağıya inip mutfağa girdim. Oturma odasından sesler geliyor ama umursamadım. Bu saate kadar ayakta olucak değiller. Televizyonu açık unutma ihtimalleri var.
Neyse çok marifetli biri olduğum için prinç pilavı ve et sote yiyorum. Aslında bunlar zaten vardı ben sadece ısıttım. Ama bu da hafife alınabilecek bir şey değil.
Kola sevmediğim için vişne suyu içiyorum. Çünkü kola çok şekerli. Pek hoşuma gitmiyor.
Yemeğimi yedim ve uykum gelmedi. Bu yüzden odama gidip bilgisayarımı aldım sonra oturma odasına gittim. Neden oraya gittiğimi sorarsanız eğer odamda bir şey yemeyi sevmiyorum ve film izlerken bir şey yemeyi seviyorum. Büyük ironi. Bu yüzden film izlemek için hep oturma odasına gidiyorum.
Normalde oturma odasında tek olurdum ama yemek yerken duyduğum ses biricik abim Rüzgar'mış.
Beni görünce şaşırtıcı bir şekilde gülümsedi. Genelde iğrenerek bakar, hakaret eder ve gider ama kendince yaptığı vicdanından dolayı bir kaç saat öncesini unutup sanki hiç olmamış gibi davranacağını kesin.
Onu boş verip her zaman oturduğum koltuğa bilgisayarı bıraktım ve mutfağa gittim. Aşırı derecede keyfim kaçtığı için 'bir şeyler yemeden odamda film izlesem, odamda bir şeyler yesem ve orada izlesem, hiç film izlemesem?' diye aklımda dolaşan düşünceleri susturdum.
Onlardan kaçıyorum ama bu hiç karşılaşmıyacağımız anlamına gelmez. Bu yüzden dolaptan atıştırmalık bir şeyler alıp tekrar oturma odasına gittim.
Kulaklığımı takip filme başlıyacaktım ki o da ne? Biricik abim konuştu.
"O yarın öğlen gelecekmiş. Sen babama ne zaman söyleyeceksin?"
"Neyi?"
"Sana yaptıklarımızı."
"Hiç bir zaman."
"Nasıl yani?"
"Ona söylemeyeceğim."
"Yani bu bize bi şans verdiğin anlamına mı geliyor?"
"Hayır."
"Ben- ne?"
"Size şans falan vermiyeceğim. Ama yıllarca babama bir şey demediğim gibi bundan sonrada demiyeceğim."
"Yeniden başlasak olmaz mı? Bak biz küçüktü ve bir suçluya ihtiyacımız vardı. Biz sensin sanıyorduk."
"Yeniden? Bence kaldığımız yerden devam edelim. Çünkü ben sırf sizin değişinizle 'katil' olmadığım için sizi abi diye benimseyecek değilim. Dile kolay 15 yıl. Çocukluğumu çaldınız ve yeniden başlamaktan mı bahsediyorsun? Daha dün katil diyerek odamda dövüyordun beni Rüzgar Bey. Kaldığımız yerden devam edelim, başka türlüsü mümkün değil."
Sanırım onu biraz üzdüm. Ama ben üzülürken onların umrunda değildim.
Evet bu olaylar olmadan önce yaşadığım şeyleri kendime ceza olarak görüyordum. Ama şu da bir gerçek hiç bir şiddetin bahanesi olmaz. Eğer biri suçlu arıyacak olsaydı o babam olurdu. Ama o tam aksine bana da yaşama hakkı verdi.
Eğer gerçekten bu şiddeti hak ettiğimi düşünüyor olsaydım 18 yaşımda gitmek için plan yapmazdım. Ben sadece sustum. Çocukken bana 'eğer konuşursan babam da senin bi katil olduğunu söyler.' dedikleri için susmuştum. Sonrasında ise konuşucak cesaretim hiç olmadı.
Şimdi konuşmuyorum diye boyunlarına atlıyacak değilim. Ben hala aynı Kaya'yım. Biraz eksiktim onu da yarın tamamlıyorum.
Kaya'nın ikizini tanımadan sevicek kadar sevgiye muhtaç olması.
Ağlamıyorum sadece gözüme hüzün kaçtı.
Biraz boş bir bölüm oldu ama direk kavuşmalarını istemedim. Bundan sonra ki bölüm Kayra'nın ağzından olucak. Vee bir sonra ki bölümde tanışıcaklar. Kaya'nın abilerine karşı sert bir duruşu var. Bu duruşu bozmayı düşünmüyorum. Çünkü şiddetin bahanesi olmaz.
Bölüm biraz geç geldi bu yüzden özür dilerim. İnternetim bitmek üzere umarım ki yenilenmesine yakın biter.
Neyse iyi akşamlar.