Bölüm 19

1.3K 87 34
                                    

Bölüm 19: Hüzünlü Şirin
"Ben ölürsem, bunun için senden özür dilerim."

"Kayra hadi!"

"Tamam geldim, geldim."

"Sen eskiden böyle değildin üç dakikada hazırlanırdın."

"Abi farkındaysan sofradan beş dakika önce sizin zorunuzla kaldırıldım. Yani zaten üç veya dört dakikada hazırlandım."

Meriç abim, ben ve Kaya hep beraber babamın yanına yani kafeye gidiyoruz. Babam uzun süredir dışarıya çıkmadığım için bizi kafeye çağırdı. Normalde gitmezdim ama babam ısrar etti.

Son üç günde çok şey değişti. Rüzgar'ın attığı mesajlara dayanamadığım için sosyal medya hesaplarımı dondurdum ve telefonumu babama verip "Bir kaç gün sende kalsın. Hem mesaj atarsa sen görürsün ama ben daha fazla onun mesajlarını görmek istemiyorum." dedim. Önceleri abim yeni bir hat almam için ısrar etsede en sonunda sadece üç numarayı kaydedebilen bir akıllı saat -çocuk saati- aldık. Bu sayede tam üç gündür kafam rahat ve kolumda ki saat çok havalı duruyor.

Evden çıktıktan sonra arabaya binip kemerlerimizi bağladık. Sahile yakın bir yerde olan küçük, mavi ve mütevazi bir kafeye vardığımızda arabadan inip hızla içeri girdim. Babamı gördüğüm an ona sarıldım ve hemen yanında ki sandalyeye oturdum.

Biraz sohbet ettik, birazda babamın eski anılarını dinledik. Sohbet ederken saati akşam sekiz yaptık ve en sonunda kalkma kararı aldık.

Ben, Kaya'nın koluna girip babam ve abimin önünden dışarı çıktık. Hava soğuk olduğu için kendi montumun fermuarını çektikten sonra Kaya'nın atkısını düzeltmeye başladım. O sırada hemen yanda ki kafe benzeri bir işletmeden bir şarkı çalmaya başladı. Daha önce dinlediğim bir şarkıydı.

*Şarkıyı koymayamadığımı farkettim. Bu nedenle adını söyleyeceğim Ozan Unlu-Ben Ölürsem.*

*Bu şekilde eğik yazılan yerler şarkı sözleri iyi okumalar.*

"Bu şarkıyı daha önce dinledin mi?"

"Hayır."

Ben ölürsem, göz yaşımı bulutlara saklayın. Tadım, tuzum toprağıma karışsın. Bahar gelir çiçek olur açarım.

"Aslında çok güzel bir şarkı değer görmemesi üzücü."

"Pişt hüzünlü şirin bunun içinde duygulanmıyacaksın her halde."

Ben ölürsem, ben ölürsem bir çınar olsun bedenim saçılsın. Tüm aşkların isimleri kazınsın, benim için tek kelime yazılsın ben ölürsem.

"Üşüdün mü hüzünlü şirin?"

"Hayır çok iyiyim."

Ben ölürsem, en çok sevdiğim şarkı çalınsın. Bir şişede benim için açılsın. Anneme bir omuz bulun ağlasın.

"İstersen arabaya binelim."

"Hayır Kaya'm hava çok güzel."

Ben ölürsem, en çok sevdiğim şarkı çalınsın. Bir şişede benim için açılsın. Anneme bir omuz bulun ağlasın. Ben ölürsem..

"Şarkı gerçekten güzelmiş hüzünlü şirin."

"Bana güven hayatını yaşa Kaya'cığım."

Kaya bana sarıldı ve saçlarımı öptü. Dışarıdan iki sevgili gibi durduğumuza yemin edebilirim. Ama insanların ne dediği pek umurumda değil.

"Kayra!" arkamda duyduğum sesle başımı hafifçe arkama çevirdim. Rüzgar elinde silahla bir bana bir de Kaya'ya bakıyordu.

"Ben geldim abicim. Hadi yanıma gel."

"Ne işin var lan senin burada. Kayra arkama geç."

"Asıl senin benim kardeşimin yanında ne işin var! Kayra buraya gel!"

"Kayra arkama geç!"

Ben ölürsem, en çok sevdiğim şarkı çalınsın.

Hem Rüzgar'a hem de Kaya'ma bakıyordum. Onun arkasına geçemedim çünkü Rüzgar'ın ona zarar verebilme ihtimali bana zarar verme ihtimalinden daha yüksekti. Ki elinde ki silah ne olursa olsun Kaya'ya uzatılmayacak.

"Rüzgar git buradan!"

"Kayra saçmalama abicim. Gel hadi!"

"Ben hiç bir yere gelmiyeceğim ve sende buradan gideceksin Rüzgar!"

"Hayır! Ben bi yere gitmiyorum! Kayra buraya gel! GEL BURAYA!"

"BAĞIRMA LAN ONA! Kayra arkama geç!"

Kaya önüme geçmeye çalışırken Meriç abimin sesini duydum. Kurtulduğumuzu sandım.

Bir şişede benim için açılsın.

"KAYRA BURAYA GEL!"

"RÜZGAR GİT SENİNLE HİÇ BİR YERE GELMİYECEĞİM!"

"Kayra! Kimsin oğlum sen indir o silahı yoksa s*kerim belanı!"

Abim silahı indirmesini söyliyene kadar Rüzgar'ın silahı Kaya ve bana doğru nişan aldığını fark etmemiştim bile.

"Kayra! SON KEZ SÖYLÜYORUM GEL BURAYA!"

"HAYIR!"

"O zaman özür dilerim. Özür dilerim kardeşim."

Ben ölürsem.. Ben ölürsem bir tek onu çağırmayın.

Ben daha ne olduğunu anlamazken babam ve abim adımı bağırdılar. Bense vucüdumda ki büyük bir ağrıyla Kaya'nın üstüne doğru düştüm.

Vurulmuştum. Belki de ölecektim. Gerçekten bahar geldiğinde çiçek olup açıçaktım.

"Kayra?!"

"Kayra bi tanem kapatma gözlerini tamam mı?" Kaya'nın gözyaşları düşerken söylediği sözlere tepki vermedim.

Ölebilirdim. Sanırım öleceğim. Böyle hayal etmemiştim. Gerçi kaç kişi ölümünü hayal ederdi ki?

Son denilen kavramın benim hayatımda böyle bir anı olacağını düşünmezdim.

Gülümsedim. Tabi vucüdumda ki ağrıların izin verdiği kadar.

Ölüm demiştik değil mi? Arkada onlarca hüzünlü insan bırakmaya. O zaman belki de son sözlerimi söylemeliyim. Değil mi?

"Ben ölürsem, bunun için senden özür dilerim."

Bu kadardı. Belki de her şeyin sonuydu. Her şey çok güzelken hemde. Bu bir elveda belki.

Klişe belki de ama son defa olduğunu umut etmediğim bir uykuya bıraktım kendimi. Son hatırlıyacağım şeyin polis, ambulans sesi ve ailemin bağırışları olması ne kadar hüzünlü olsada..

Merhaba!

Bölümü burada bitirdiğim için beni dövme ihtimaliniz var. Ama olsun.

Şu bir kesin bu bir kitap dahi olsa her şey bitti denildiği anda hiç beklenmeyen bir yerde bir zamanda ölen insanlar var.

Tabi henüz Kayra'nın ölüp ölmediğini bilmiyoruz. Ama bu bir kurgu. Bu yüzden ne olursa olsun lütfen beni linçlemeyin ki ben Kayra'ya -asla Kaya'ma değil- kıyamayacağım yüksek ihtimalle. Diğer bölümü de erkenden yazıp yayınlamaya çalışacağım.

Bölüm nasıldı?

Şuana kadar en sevdiğiniz karakter kim?

Beni takip etmeyi ve oy vermeyi unutmayın lütfen.

Her neyse sonra görüşmek üzere.

Yanlış YaşamlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin