Bölüm 56

4K 192 49
                                    

Gece: SEVGİLİM!
Zürafa: Ya yemin ederim bir şey yapmadım.
Zürafa: Alp bizi ayırmak için yalan söylüyordur yine.
Gece: Bir şey mi yaptın ki?
Gece: Ben nasılsın demek için yazmıştım.
Zürafa: Of öyle büyük harflerle yazınca kızacağın bir şey yaptım sandım ya.
Zürafa:

 Gece: Doruk sabah saat 10,Gece: Neden bu kadar karanlıkta oturuyorsun?Zürafa: Gece ortamı yaratmak istedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gece: Doruk sabah saat 10,
Gece: Neden bu kadar karanlıkta oturuyorsun?
Zürafa: Gece ortamı yaratmak istedim.
Zürafa: Geceyi seviyorum biliyorsun.
Zürafa: Düştün mü?
Gece: Çok önceden düşmüştüm zaten.
Gece: Neyse biz kütüphaneye gideceğiz ders çalışmaya.
Gece: Sen de gel istersen.
Zürafa: SANA BAKMAKTAN NASIL DERS ÇALIŞABİLİRİM Kİ?
Zürafa: Geliyorum ama.
Gece: Görüşürüz orda.

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Abim, ikizler, Doruk, Deniz ve ben kütüphaneye geleli yaklaşık 2 saat oluyordu. Abimler 12. Sınıf olduğu için sürekli çalışmak zorundaydılar ama son zamanda olan birkaç şey bu duruma engel olmuştu. Sürekli buluşup gezdiğimiz için bu sefer kütüphaneye gelmeyi teklif etmiştim ki hem yan yana olalım hem de amaç birlikte olmaktı.

"Böceğim şu soruya bakabilir misin?" Tepemde dikilip önüme matematik kitabı atan Ateş'e bakıp ardından önümdeki yapamadığı soruya baktım. Biraz uğraştıktan sonra doğru cevabı bulunca Ateş'e eğilmesini işaret ettim ve fısıldayarak soruyu ona anlattım. O gittikten sonra tekrar kendi test kitabıma dönecekken 2 saattir kesintisiz çalışmaktan çok sıkıldığım için başımı ellerime yaslayıp bakışlarımı da tam karşımda oturan Doruk'a çevirdim. Mesajlaşırken bana bakmaktan ders çalışamayacağını söyleyen Doruk bakışlarını 1 dakika bile kitabından ayırmadan ders çalışmıştı.

"Beni izlemek daha çok hoşuna gitti bakıyorum da." Kafasını kaldırmadan aniden konuşmasıyla irkildim. Benim cevabımı beklemeden konuşmaya devam etti.

"Sıkıldın mı?"

"Evet."

"Hadi biraz daha çalış, sonra kalkarız."

"2 saattir çalışıyoruz ama. Artık kafam almıyor."

"Yarım saat daha dayan güzelim. Söz dayanırsan sana seni mutlu edecek bir şey veririm."

"Ne gibi?"

"Sürpriz."

"Doruk söyle hadi ya."

"Hadi canlarım susun da az çalışabilelim." Abimin uyarısıyla Doruk da gözleriyle önümdeki kitabı gösterip kendi dersiyle ilgilenmeye devam etti. Ben de mecbur önümdeki testlere geri gömüldüm.

Yarım saat sonunda herkesin masadaki kitaplarını çantasına tıkıştırdığını görmemle rahat bir nefes aldım ve ben de kitabımı çantama koyup ayaklandım. Sandalyeye astığım montumu giyerken bir yandan da hemen burdan çıkmayı ve seslice konuşabilmeyi istiyordum. Önüme doğru uzatılan ele bakıp masadan çantamı aldım ve hemen Doruk'un yanına gidip elini tuttum. Hepimiz adeta kaçarcasına kütüphanenin çıkışına doğru yürüyorduk. Çünkü birimiz konuşmaya başlasa gürültümüzün bastırılamayacağını biliyorduk.

Zürafa|yarı texting [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin