Önümdeki tabaktaki makarnayla oynarken yanımda oturan Doruk'un elimden çatalı çekmesiyle ona döndüm. Doruk çenemi aşağı çekip çatala batırdığı makarnaları ağzıma sokup çenemi bıraktı ve çatalı ağzımdan çekti.
Abimle vedalaştıktan sonra hepimiz Denizler'in kafeye gelip yemek sipariş etmiştik ama herkes sadece önündeki yemekle oynayıp susuyordu.
"Ya arkadaşlar tamam üzgünüz ama Alp artık hayatımızda olmayacak gibi davranıyoruz şu an. Hadi toparlanın artık ya." Akın'ın ortaya dediği şeyden sonra Su sinirle ona dönüp konuşmaya başladı.
"Yok işte hayatımızda var mı? Şu an yanımızda mı? Sen onunla bizim kadar yakın değildin tabi nerden anlayacaksın sevdiğin birinin uzağa gitmesini?" Panikle ayağa kalkıp karşı çaprazımda oturan Su'ya uzanıp dürttüm.
"Değil mi nerden bileceğim ben? Ulan benim en yakın arkadaşım öldü, ÖLDÜ. SEN DE BAŞKA ÜLKEYE GİTTİ DİYE UTANMASAN YAS TUTACAKSIN. NE BOK YERSENİZ YİYİN YA." Akın sinirle ilk önce masadan kalkıp montunu aldı ve hışımla kafeden çıktı. Sıla ile göz göze geldiğimde kapıyı işaret etmemle Sıla da kalkıp onun peşinden gitti.
"Su insanların hayatlarında ne yaşadığını bilmeden konuşmaya devam edecek misin?"
"Ama Gece ben nerden bilebilirdim ki?"
"Oysa ki sevdiği birinin uzak bir yere gitmediğinden emindin." Hayretle bana dönen Doruk beni susturup herkesin sormak istediği soruyu sordu.
"Ölmüş mü cidden?"
"Evet. Ondan başka hiçbir arkadaşı da yokmuş, onun için size zamanında bu kadar tepki gösterdim."
"Biz ne malız cidden ya." Ateş'in sıkıntıyla arkasına yaslanmasıyla Deniz de onaylayan mırıltılar çıkarmıştı.
"Neyse ya, dert etmeyin artık Akın anlayışlıdır. Su sen de özür dilersin affeder."
"Benim tadım falan kalmadı ya dağılsak mı evlere?" Deniz'in sorduğu soruyu hepimiz onaylayıp kafeden çıktığımızda Doruk, Defne ve Deniz'e yönelik konuşmaya başladı.
"Ben Gece'yi bırakıp öyle gelsem?"
"Sorun değil, ikizlerle birlikte gideriz biz, hem durak da şurda hemen."
"Aynen Doruk zahmet etme, ben Gece'yi kapının önüne kadar bırakırım."
"Doruk sen Defne ile eve git, ben hepsini bırakırım yolumun üstü zaten." Deniz'in önerisini hepimiz kabul edip arabalara yerleşmiştik.
Radyodaki müziğin sesiyle yaptığımız yolculuğun sonunda ikizlerin evinin önünde durunca Ateş ve Su arabadan inmişti.
"Deniz ben de ineyim mi burda? Çok az var zaten eve."
"Yok sen gel öne otur, senle bir tur daha atalım."
"Ne?"
"Gel öne işte." Arabanın arka kapısını açıp indim ve ön kapıyı açıp oturdum.
"Deniz kenarına gidip otursak biraz olur mu?"
"Olur tabiki de ama bir sorun mu var?" Deniz ile hiç tek başıma vakit geçirmediğim için biraz garipsemiştim bu durumu. Deniz kafasını olumsuzca sallayıp deniz kenarına doğru sürmeye başlayınca umursamayıp camdan dışarıyı izlemeye başladım.
15 dakika sonra arabanın durmasıyla arabadan indim ve önümden yürüyüp bir banka oturan Deniz'i takip edip ben de yanına oturdum.
"Garipsiyorsun şu an bu durumu, çünkü hiç tek vakit geçirmedik normal. Ben sadece seninle konuşmak istedim. Alp uzun zamandır en yakın arkadaşım biliyorsun, onun gitmesi beni de üzdü tabikide ama aramızdan birileri her olaya bir tık daha olgun yaklaşmak zorunda." Kısa bir nefes alıp konuşmaya devam etti.
"İngiltere'deyken ailem sürekli çalışıyorlar, akşamdan akşama eve gelip uyuyorlardı. Orda böyle çocuklar dışarda falan da oynamıyordu tüm akşamüstü tabi. Okuldan geldikten sonraki tüm süre yalnız olurdum, tek çocuğum zaten biliyorsun. O zaman hissettiğim duyguları senin de şu an hissettiğini biliyorum." Gözlerini denizden çekip bana bakmaya başladı.
"Ama senin benim aksine ailem dediğin arkadaşların var minik. Beni ne kadar Alp'in yerine koyarsın bilemiyorum ama öz abin uzakta olsa da her zaman benim de sana abilik yapacağımı bil istedim."
"Ne desem bilemiyorum. Teşekkür ederim, hepinizi tanıdığım için o kadar şanslı hissediyorum ki kendimi."
"Duygularını dışarı yansıtmayı sevmiyorsun ama şu an için içini yiyor, değil mi? Su'yun Alp ile sevgili olduktan sonra aranızın sürekli bozulup durması, Akın'ın bugün üzülmesi, abinin gitmesi, Ateş'in belli etmese de hepimiz birlikteyken kendini biraz yalnız hissetmesi, abinin başka bir ülkeye gitmesi, hepsini takıyorsun kafana."
"Doğru düşünüyorsun Deniz ama bu konuların hiçbirinde elimden bir şey gelmemesini takıyorum en çok da."
"Bazen elimizden hiçbir şey gelmez, anın tadını çıkarmaya bak sadece. Hadi hazır annenler burdayken onlarla zaman geçir biraz da, kalkalım artık." Hiçbir şey demeden kalkıp yine onu takip ettim ve arabaya bindim.
Deniz kısa bir yolun sonunda arabayı evimin önünde durdurduğunda emniyet kemerimi çıkartıp ona döndüm.
"Teşekkür ederim konuşma için. Birilerinin beni anlıyor olup yanımda olması iyi hissettirdi. İçimi yiyen şeyleri dışarıya dökmek de."
"Rica ederim Gece, ne zaman istersen arayabilirsin çekinmeden. İyi akşamlar."
"Görüşürüz." diyerek arabadan indim ve evin kapısını açıp içeri girdim.
Abim kilometrelerce uzakta olsa bile bana abilik yapan Deniz ve ablalık yapan Defne'ye sahiptim. Biyolojik ikiz olsalar bile beni üçüncüleri gibi gören Ateş ve Su'ya, ne zaman başım sıkışsa bana yardımcı olan Akın ve Sıla gibi en yakın arkadaşlara ve Doruk gibi sadece sevgilim değil her şeyim olmuş birine sahiptim. Aramızdan birinin başka ülkeye gitmiş olması bağlarımızı koparamazdı. Ne kadar bazen anlaşamasak bile biz çok güzel bir aileydik.
gece_yıldız: Love you all.
(Tamamen temsili.)Ne saçma bir bölüm oldu bu böyle fnxjdmmxsk. Alp'in gidişinden sonra direkt bağlayamayacağım için böyle geçiş bölümümsü bişey yazdım, hiç de içime sinmedi ama bayağıdır bölüm atmadığım için attım. Neyse siz çok kötü olmamış gibi davranın yine de djjxmdkxkd. Bir dahaki bölüme artık üniversiteler kazanıp okullar açılsın diyorummm. Vote ve yorumları unutmayınnn. 💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zürafa|yarı texting [Tamamlandı]
Historia CortaBilinmeyen Numara: Bu kız beni sever. Gece:Bu kız seni öldürür. Tamamlandı.