Kapı çalınca hızla kapıya doğru koşturmuştum. Havalar çok sıcak olduğu için bugün bizim evde buluşmaya karar vermiştik.
"Hoşgeldinizzz."
"Ay Gece, beni klimanın önüne bağlar mısın böceğim?" Ateş koşarak içeri girip klimanın önünde durunca bir kere daha dışarıda buluşmamanın çok iyi bir karar olduğunu anlamıştım.
"Ben şunları mutfağa bırakayım." Elindeki bir sürü kap ile Su da mutfağa yürüyünce midem şenlik edeceği için çoktan sevinmişti bile. Onların içeri geçmesiyle kapıyı kapatıp ben de salona Ateş'in yanına gitmiştim.
"Şu klimayı kim bulduysa 10 numara insanmış gerçekten ya, dışarıda yaşanmıyor resmen."
"Abartma Ateş, 5 dakika yürüdün sadece." Gülerek kendimi koltuğa attım.
"Sen dışarıda 5 dakika yürüsen seni kaldırımdan kazıyarak çıkarırdık." O da kendini benim yanıma atınca gülerek ona döndüm.
"Ee, anlatsana."
"Neyi?"
Yüzümdeki gülümsemeyi daha da büyütüp konuştum. "Senle Akın'ı."
Ateş gözlerini açarak itiraz etmeye hazırlanıyordu ki tekrar konuştum. "Sakın inkar etme."
"Belli ediyor muyum sahiden?"
"Evet canım, ama o senden daha çok belli ediyor."
"Saçmalama, o kızlardan hoşlanıyor hem."
"Yanlış cevap, o senden hoşlanıyor."
"Kim Ateş'ten hoşlanıyormuş?" Su da salona girip bir koltuğa oturunca gülümseyerek konuştum.
"Akın, Ateş'ten."
"Ay ben de Akın'ın bakışlarını tek ben fark ediyorum sanıp korkmuştum."
"Merak etme sevgilim, ikisinin arasındaki bağı bence hepimiz fark ettik." Abim de sonunda odasından çıkıp geldiğinde Ateş iyice utanmaya başlamıştı.
"Oğlum sen Ateş'sin lan, azıcık dön eski haline, ne bu utanmalar falan?" Abimin Ateş'e takılmasıyla Ateş olmayan yakalarını düzeltip ayağa kalktı ve bağırdı.
"Dört elementten Ateş'im lan ben!" Cümlesini bitirmesiyle kapı çalınca gülerek ayağa kalkıp kapıya gittim ve açtım.
"Sarı kız, çok pis gaza geldim, çekil." Akın hızla içeri girince anlamsızca arkasında kalan Doruk, Defne ve Deniz'e baktım. Defne hızla koluma girip konuştu.
"Koş koş, anı kaçıracağız." Defne ile salona girdiğimizde Doruk ve Deniz de peşimizden gelmişlerdi. Akın hızla Ateş'in omuzlarından tutup kendine çevirdi.
"Yeter be, içim içimi yedi neymiş bu? Ateş, Allah belamı versin nasıl oldu anlamadım, en son beni uyuz ediyordun, meğersem kendine aşık etmişsin." Akın'ın sözleriyle Ateş gözlerini büyüterek Akın'a bakmaya başladı. Hatta o kadar uzun süre baktı ki Su gidip Ateş'i dürtmek zorunda kaldı, Ateş kendine gelince boğazını temizleyip konuştu.
"Allah başka dert vermesin."
"Ne?"
"Allah diyorum başka dert vermesin, Akın."
"Galiba kendinin en büyük dert olduğunu vurguluyor." Deniz'in fısıltıyla söylediği şeyle gülüp tekrar onları izlemeye devam ettim.
"Ya oğlum sen mal mısın, sana burda seni seviyorum diyorum Allah başka dert vermesin diyorsun."
"Oha, sen resmen sana taktığım lakaba uyuyormuşsun, Gay Akın." Ateş'in gülerek söylediği şeyle hepimiz gülmeye başlamıştık.
"Ben cidden çıldıracağım." diyen Akın hızla balkona çıkınca Ateş gülerek bize döndü.
"Uzun zamandır kendimde değildim, insan çıldırtan Ateş geri döndü, haberiniz olsun. Neyse gideyim de konuşayım artık." Ateş de gülerek peşinden balkona çıkınca biz de sonunda geçip koltuklara oturmuştuk.
"İyi ya grup içinde hallettik, kimse yabancıya gitmedi." Deniz'in söylediği şeyle hepimiz gülmeye başladık.
"Neyse hadi ya o kadar yiyecek getirdim, yiyelim Ateşler gelmeden, onlar çok yiyor."
"Doğru dedin." Abim hızla ayağa kalkıp koşunca biz de hızla mutfağa gittik, çünkü hepimiz abimin bize hiçbir şey bırakmadan her şeyi yiyeceğini biliyorduk.
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Biz hayvan gibi yemek yerken gülerek Akın ve Ateş de içeri girince ağzımdaki keki umursamadan gülümsedim ve ayağa kalkıp ikisine aynı anda sarılmaya çalıştım.
"Bu niye sarılıyor bize?"
"Bu aralar çok sevgi pıtırcığı." Abim, Ateş'i yanıtlayarak umursamadan yemek yemeye devam etti.
"Enişte hayırdır, sen sevgi göstermiyor musun yoksa?"
"Ya böyle bir şey mümkün olabilir mi sence Ateş? Evde Gece'den başka bir şey bile konuşmuyoruz ailecek." Defne, Ateş'i yanıtlayınca gülerek Doruk'a baktım.
"Nasıl ya? Gece benim tahtımı mı devirdi şimdi?" Deniz hayretle gülümseyince ona bakıp havalı bir şekilde saçımı savurdum ve tekrar geçip sandalyeme oturdum.
Abim en sonunda doymuş olacak ki çatalını masaya bırakıp arkasına yaslandı ve göbeğini sıvazlamaya başladı. "Ne yedik be."
"Bazen Alp, yemeği benden daha çok seviyor diye üzülüyorum."
"Sevgilim, seninle yediğim yemeği hiçbir şeye değişmeyebilirim."
"Bakın, her anımızda bir yemek de var."
"LAN ALP BANA HİÇ BIRAKMAMIŞSIN." Ateş, elindeki boş plastik kutuya bakarak bağırınca hepimiz gülmeye başladık.
Bu ekip ile bir ömür geçirmek hepimizin tek isteğiydi, tabi bir de yemekle.
Ayayayaya resmen bu hikayeyi nasıl yazdığımı unutmuşum 🥺. Çok kısa ve alakasız bir bölüm oldu ama Akın ve Ateş'i de sonunda hallettik, bunu bir nevi atlama bölümü gibi görebiliriz bence. Bir sonraki bölüm ile ilgili fikriniz olursa beklerim, hala final yapmıyorum dnxjndjx. İngiltere Prensesi'ne bugün bölüm atmayacağım, ordaki bölüm hakkımı burda kullandım. Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınnn.
Bu arada ben burdakileri de çok özlemişim 🥺. Ah Zürafa, üzümlü keklerim.
Bir de 200k okunmayı geçmişiiiiz 🥳 Hepinize çok çok teşekkür ediyorummmm. 💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zürafa|yarı texting [Tamamlandı]
Historia CortaBilinmeyen Numara: Bu kız beni sever. Gece:Bu kız seni öldürür. Tamamlandı.