Bölüm 49

5.3K 234 48
                                    

Bir iki günün ardından sonunda hastaneden çıkabilmiştim. Hala biraz ağrılarım olsa da kendimi iyi hissediyordum. Doktor artık normal yaşantıma geri dönebileceğimi ama yine de dikkatli olmam gerektiğini, en ufak şeyde tekrar hastaneye gelmemi söylemişti.

Artık sonunda okula gidebileceğim bir güne uyanmıştım. Bugün okul eteği yerine diğer bir formamız olan siyah kot pantolonumu giymiş, üstüne de elime geçen ilk sweati geçirmiştim. Saçımı salık bir örgü yapıp çantamı da alıp salona inmiştim. Telefonumu elime almamla Doruk'tan gelen mesajları gördüm.

Zürafa: Günaydın güzelim.
Zürafa: Alp'ten izni aldım, bugün okula beraber gidiyoruz.
Zürafa: Hazır olduğunda in aşağı bahçede bekliyorum seni.
Zürafa: Sıkı giyin tamam mı? Hava çok soğuk.
Zürafa: Kahvaltı yapma istersen yoldan geçerken bir şeyler alırız.

"Ne gülüyorsun öyle mal mal?" Abimin sesini duymamla kafamı telefonumdan kaldırıp ona döndüm.

"Hiiç."

"Çocuğu ağaç ettin aşağıda. Hadi git artık."

Montumu, beremi ve ayakkabılarımı giyip çantamı yeniden sırtıma taktım.

"Ateş böceğimi dışlamayın tamam mı iki sevgili?"

"Tamam Gece tamam. Hadi git artık. Kendini kötü hissedersen hemen mesaj at bana, yanına gelirim."

"Tamam abi. Teşekkürler." Abime doğru eğilip yanağını öpüp kapıdan çıktım ve koşarak aşağı indim. Bahçede dikilen Doruk'u görmemle mümkünmüş gibi gülümsemem daha çok büyüdü.

"Günaydın."diyerek yanına ilerledim. Kollarını iki yana açıp bana baktı. Vakit kaybetmeden hemen ona sırnaşıp sarıldım.

"Günaydın Gece'm. Nasılsın?"

"İyiyim. Sen nasılsın?"

"Sana sarılırken iyi olmamak mümkün mü?"

"Hadi gidelim mi artık?"

"Gidelim bakalım, domates seni. İki iltifat da edemeyecek miyiz sana ya?"

"Ya Doruk. Ne bileyim utanıyorum öyle aniden söyleyince."

"Tamam bir dahakine haber verir öyle iltifat ederim tamam mı? Neyse kahvaltı etmeden çıkardım seni de evden. Şu her zaman gittiğiniz fırına uğrayalım mı?"

"Ama domates?"

"Bunu tahmin edip evden domates de getirdim kapta. Okula gidince kantine oturur yaparız kahvaltımızı."

"Yaa Doruk. Cidden domates mi getirdin evden benim için?"

"Gece farkında mısın domates getirdim sadece abartılacak bir şey değil."

"Bunu düşünmen bile yeter benim için. Teşekkür ederim."

"Ne demek sevgilim."

"Neyim?"

"Sevgilim?"

Salak salak sırıtarak Doruk'a baktım.

"Sevgilim ya. Doğru."

Doruk da aynı sırıtışla bana döndü. Birbirimize böyle bakıp yürürken yanımdaki Doruk birden yok oldu. Yerde yatan Doruk'a bakarken kahkahamı zor tutuyordum.

"Doruuuk, iyi misin?"

"Ben demiştim dimi sana, sana çok pis düşüyorum diye? Tamam tutma kendini mosmor oldun gülmemek için. Gülebilirsin."

Doruk'un bunu demesiyle içimde attığım kahkahaları dışarı da saldım. Bu sırada bir yandan da Doruk'un yerden kalkmasına yardım ediyordum.

Zürafa|yarı texting [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin