Arabalardan inip bagajdan çantalarımızı çıkarttık ve otele doğru yürümeye başladık. Aslında tam otel değil daha çok tatil köyü gibi bir yerdi. Abim gitmeden önce hep beraber tatile gitmeyi düşünmüş ve buraya gelmiştik. Bir binayı kiralayıp alt kat erkeklerin üst kat kızların diye bölüşmüştük. Yemek gibi etkinlikler ise tatil köyünün ana binasında yeniliyordu, yani biz sadece yatıp yuvarlanacaktık.
Su ile abimin arası henüz tam olarak düzelmemişti çünkü Su hala bir cevap vermemişti. Akşam kızlarla kız gecesi yaptığımızda bu konuyu açmayı aklıma not edip eşyalarımı dolaba boşaltmaya başladım.
"Of kızlar çok eğlenceli olacak ya." Su'yun abimle arasının bu kadar kötü olduğu zamanki heyecanlı çıkan sesine göz devirerek ona döndüm.
"Birlikte olduğumuz her yer eğlenceli değil mi zaten Su?"
"O zaman aramızdan ayrılanları desteklememek lazım." Olası bir kavga olmasın diye yukarı katın büyük kapısını açıp merdivenlerden inmeye başladım. Merdiven başında ve sonunda iki kapı vardı kızlar, erkekler olarak kaldığımızdan da hepimiz için iyiydi.
Erkeklerin kapısını çalıp bağırarak konuşmaya başladım.
"Müsait misiniz?"
"Hayır, sakın gelme. Ateş beni delirtme sakın açma kapıyı." Doruk'un sinirli çıkan sesinden sonra kapının aniden sonuna kadar açılmasıyla içerden tiz bir çığlık duydum, Akın'ın çığlığı. Daha hiçbir şey görmeden gözüme kapanan ellerle rahat bir nefes aldım. Ardından kapı kapanma ve kilitlenme sesini duydum ve gözlerimdeki eller aynı anda çekildi.
"Bir şey gördün mü?"
"Yok ya çok şükür."
"Işınlanmayı buldum resmen az önce sen giyinen Akın'ı görme diye. Neyse, sen neden gelmiştin?" Arkamda duran merdivene oturup alttan alttan Doruk'a baktım. Böyle de olduğundan daha uzun göründüğü için elinden tutup yanıma oturttum.
"Su abimin gitmesiyle ilgili ileri geri konuştu yine ben de tartışma çıkmasın diye buraya geldim. Çok saçma değil mi böyle bir durumda onun yanında olmaması?"
"Bana da saçma geliyor. Sen gitsen ben de çok üzülürüm evet ama sevgimiz aynı kaldıkça aşamayacağımız şey yok bence."
"Doruk ya, seni çok seviyorum valla."
"5 dakikada bir bunu söylesene azıcık şımarayım." Omzuna vurmamla gülerek ayağa kalktı ve konuşmaya devam etti.
"Kızları ayarla da denize gidelim hadi, boşuna mı geldik tatile." Ben de ayağa kalkıp hızlıca onu öpüp geri merdivenleri çıkmaya başladım. Kapıyı açıp bağırarak yatan kızları kaldırdım.
"DEEENİİZ VAKTİİİ."
"Ay bana her zaman deniz vakti." Gülerek yanlış anlayan Defne'ye döndüm.
"Hayır ya yüzülen deniz."
"Heeaa. Ay hadi oyalanmadan giyinelim o zaman."
Kızlarla hepimiz üzerimizi değiştirdikten sonra aşağı inip kapılarını çalıp beklemeye başladık. Deniz kapıyı açınca onların da hazırlandığını anlayıp bu sefer binadan çıkıp denize doğru yürümeye başladık.
"Bana hepinizi öldürmemem için tek bir neden söyleyin canlarım, hepiniz çift çift gelmişsiniz."
"Bulaşırsan yemin ederim döverim seni. Tam bir romantik an yaşayacağız ya Alp ya sen engel oluyorsunuz anasını satayım."
"Oh iyi yapıyormuşuz o zaman aferin bize. Ateş sen de 40 yılın başında işe yarıyorsun he helal olsun."
"Of uyuşuk uyuşuk yürümeyin, çok sıcak zaten. Bir an önce denize girmek istiyorum." Sıla hızlanıp Akın'ı da kolundan çekiştirip önden yürümeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zürafa|yarı texting [Tamamlandı]
Historia CortaBilinmeyen Numara: Bu kız beni sever. Gece:Bu kız seni öldürür. Tamamlandı.