Bölüm 10

7.1K 305 138
                                    

Sabah erkenden uyanıp hemen abimin odasına gittim.
"Abi hadi kalk. Çok işimiz var. Bugün ikizlerin doğum günü. Hadi hadi. Abiii uyan artııık."
"Gece, git başımdan."
"Abi bak gidip duşa girip üstümü giyinip hazırlanana kadar uyanmış ol. Çok işimiz var hadiii."diyip odasından çıktım ve hemen duşa girdim. Duştan sonra rahat edebilmek için tayt ve sweatimi giyip saçımı gelişigüzel topuz yaptım. Tekrar eve gelip hazırlanmaya zamanım olur mu bilemediğim için akşam giyiceğim şeyleri de şimdiden yanıma almaya karar verdim. Giysilerimi, ikizlerin hediyesini ve birkaç şey daha aldıktan sonra salonda gidip koltuğa oturdum ve abimi beklerken Instagramda gezinmeye başladım. Abimin arkadaşı Doruk yeni fotoğraf atmıştı ve okuldaki tüm kızlar yorumlarda yavşayıp durmuşlardı.

Ne yalan söyleyeyim yakışıklı çocuktu. Ama biraz soğuk biri gibiydi. Deniz öyle değildi daha arkadaş canlısıydı ve onla iletişimim daha kolaydı. Abim, ben ve ikizlerden başka bir de onlarla yakındı.

Abim aşağı inince vakit kaybetmeden yola koyulduk. Babam bugünlük arabasını abime emanet etmişti. Denizlerin sahilde çok küçük olmayan sevimli bir kafeleri vardı. Deniz'in annesi Sevgi Teyze emekli olduktan sonra pasta kurslarına gidip böyle bir yer açmaya heveslenmişti ve babası da bu isteğini kırmamıştı.

Kapıdan içeri girmemizle yeni pişmiş kurabiye kokusu bizi karşıladı. Bizi ilk fark eden Sevgi Teyze yanımıza gelip ikimize birden sarıldı.
"Hayırsızlar sizi. Hiç uğramıyorsunuz. Ben demedim mi arada gelin besleyeyim diye. Gece kızım sen hasta mı oldun çok zayıflamışsın, bu abin bakmıyor sana yedirmiyor sana hiçbir şey dimi? Alp neden bakmıyorsun kardeşine sen yedikçe ona da yedirsene çocuğum. Neyse siz geçin oturun ben hemen yeni yaptığım kurabiyelerden getireyim size de yiyin." diyip bizi Deniz ve Doruk'un olduğu masaya yönlendirdi.
"Annem insan değil taramalı tüfek yemin ediyorum. İk dakikada kendi kendini doldurup iki dakikada da imha etti." demesiyle önümüze büyük bir tabakta kurabiye ve yanında 3 kahve bir tane de süt kondu.
"Gece bak Sevgi Teyze de senin büyüyemediğini anlayıp süt getirmiş." diyerek abim benimle dalga geçince suratım düştü. Sütü tercih ederdim ama abim böyle söyleyince işi hırsa bindirmiştim. Deniz önümdeki sütü çekip kendi önündeki kahveyi önüme ittirince bakışlarım ona kaydı.
"Ben annemden süt istemiştim. O yanlış yere koymuş kahve senin."diyip göz kırptı. Ben de kocaman gülümseyerek ona baktım.
"Deniz, bücüre şu kadar yüz verme. Sonra tepemize çıkar bak. Uyarmadı deme."
"Hadi yiyin de kurabiyeleri süslemeye başlayalım."diyerek Doruk bugün ilk defa konuşmuştu.
Ben yeterince kurabiye yiyip doyduğumu hissedince ayaklanıp "Ben arabadan süsleme malzemelerini alayım."diyerek kapıya doğru ilerlemeye başladım.
"Gece dur ben de yardım edeyim diyeceğim de kurabiye yiyorum. Alp de yiyor. Heh Doruk sen doyduysan yardım etsene Gece'ye. O tüm eşyaları tek başına taşıyamaz."demesiyle durup Doruk'u beklemeye başladım. Yanıma gelince birlikte kafeden çıkıp arabaya doğru yürümeye başladık.
"İkizler, çok önemli sizin için galiba? Alp sabahın bu saatinde hazır bir şekilde buraya geldiğine göre."
"Doğduğumuz zamandan beri bir aradayız. Birbirimizi hepimiz kardeş olarak benimseyerek büyüdük. Kimse kimseyi ayırmadı gözünde. Ondan yani. Nasıl anlatsam bilemedim." dememle Doruk gülümseyerek "Anladım ben, sorun değil." dedi ve bagajı açtı. Bagajdaki tüm eşyaları kendi alınca "E sen bana yardıma geldin, ben sana yardım bile edemedim. Şu elindeki poşeti ver bari."diyip eline uzandım.
"Ufacık şeysin, poşetlerin altında ezilip başıma kalma. Bagajı kapatıp arabayı kitle yeter." dedi ve beni beklemeye başladı. Beni beklediği için aceleyle dediklerini yaptım, o hareketlenince de peşine takıldım.

Birlikte kafeye girince Alp ve Deniz'in son kurabiye için kavga ettiğini gördük. Doruk elindeki poşetleri yere indirip yanlarına gitti. Tabaktaki son kurabiyeye uzanıp direkt ağzına attı. Kurabiyeyi yuttuktan sonra "Sonuncunun tadı da daha bir başka oluyor."diyip gülümsedi. Abim ve Deniz Doruk kurabiyeyi nasıl yediyse Doruk'u öyle yiyecekmiş gibi bakıyorlardı. Gerginlik çıkmasın diye bağırarak konuştum.

Zürafa|yarı texting [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin