Hepiniz Hikayeye Hoş Geldiniz!
19/11/2020-(Yayınlanma tarihi)
×××
Bazen hayat üstünüze üstünüze gelir. Sizden istediğini alana kadar pes etmez, yıldırmaya çalışır. Sıkılırsınız, bunalırsınız. Bunaltılar birikir, birikir... En sonunda "Yeter!" diye çığlık çığlığa patlarsınız.
Bu döngü benim hayatım olmuştu. Annemle her gün yaşadığımız ama artık beni aşırı zorlayan bir durumdu. Bıktığım, "Yeter!" çığlıkları atmak istediğim bir durumdu.
Annemin elinde bana tutup gülümseyerek gösterdiği minicik eteğe bakarken de aynı şekilde çığlık atmak istiyordum. Tek yapabildiğim dişlerimi birbirine bastırarak "Hayır." demek oldu.
Annem beni dinlemeden konuşmaya başladı. "Kızım ama bak, o kadar şirkette çalışıyorsun hâlâ şu üstündeki kot tişörtleri giyiyorsun. Biraz aklını kullan. Giy şu eteği, orda şimdi ne adamlar vardır. Birini kafalarsın, fena mı? Gençsin, çok güzelsin. Ama böyle gidersen yazık olacak. Benim gibi gecekondularda çürüyeceksin. Aklını kullan!"
Son kez anneme boş gözlerle bakıp arkama döndüm. Siyah uzun saçlarımı sıkıca at kuyruğu toplayıp yatağımın üstündeki siyah ceketimi üstüme giydim. "Bari şu topuklu botları giy." diyen anneme kulak asmadan omuzdan askılı çantamı alıp içine telefonumu koydum. Bir şey söylemeden odadan çıktım.
Zaten bu şirketteki işe annemin zoruyla başvurmuştum. Bomboşa yakın CV'm ile beni işe almazlar diyordum ama görüşmeye gittiğimde şirket sahibi olan Hülya Hanım ile anlayamadığım bir biçimde sohbeti ilerletip konuşmuştuk. Görüşmeye gitmeden önce kesinlikle kafama bir şey düşmüş olmalıydı çünkü ben çok konuşkan biri değildim. O oda kesinlikle efsunluydu ve beni etkisi altına almıştı.
Kadın beni çok sevmişti ve şirkette yönetici olan eşinin asistanı olarak işe almıştı. Bence beni işe almak yaptığı en aptalca şeydi ama kendisi beni gördüğünde bu düşüncemi yalanlarcasına çok iyi bir iş yaptığını düşünür biçimde gülümsüyordu.
Spor ayakkabılarımı gelişigüzel giydim ve bizim bir üst katımızda oturan babaannemin yanına çıkıp bendeki anahtarla hızlıca içeri girdim. Sabahın bu köründe kalkmayı kendine adet edinmiş babaannemi kahvaltı yaparken yakalamıştım. Altmışlarının ortasında olan birine göre aşırı dinçti. Çünkü kendini çok iyi besler ve güzel bakardı. Benim asla ağzıma sokmadığım tüm sebze ve meyvelerden bolca yerdi. Çok şükür bir rahatsızlığı yoktu. Tek sorun kulaklarıydı. Onda da istediği zaman her şeyi duyabiliyordu.
Mutfaktan içeri girdiğimi görünce gülümsedi. "Güzel kızım, kahvaltı yaptın mı?"
Gülümsedim. "Hayır."
Kızgınca bakıp söylendi. "O anan olacak kadın sana kahvaltı hazırlamıyor mu? Tabii kendine bakmaktan sana bakamaz. Kara kuru bir şey kaldın, otur bakayım şöyle. O iş yerinde bayılıp kalacaksın sana bakan da olmaz orda."
"Ben yemek istemedim babaannem. Annem uyanıktı." dedim ama o aldırmadı. "Ananı biliyoruz, bana onu anlatma. Otur dedim." El mecbur oturup birkaç bir şey atıştırdım.
Annem ve babaannem hiç anlaşamazdı. İkisi de birbirini görmek bile istemezdi. Beş altı yıl önceye kadar babaannemle birlikte bu evde yaşardık. Fakat alt kattaki kiracının evden çıkmasıyla annem evde babam ve bana karşı büyük kavgalar çıkartarak alt kata taşınmamıza neden olmuştu. Evleri ayırdığımız için babaanneme karşı suçlu hissetsem de onun burada yalnız hissetmesini istemediğim için sürekli gelirdim. Çoğu yemeği birlikte yerdik. Hatta çoğu gece burada onunla kalırdım. Bir odam bile vardı. Dedem ben küçükken öldüğü için onu sadece resimlerden ve babaannemin anlattığı kadarıyla biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış Gülü (Tamamlandı)
Teen Fiction"Söyleyeceğin tek bir kelime, benim gitmemi ya da kalmamı belirleyecek." dedi ve kolyeyi avuçlarıma bıraktı. "Kaderim senin ellerinde." *** Hikayenin tüm hakları saklıdır. Kapak: @ozlm_v