Cumartesiye girer girmez bölümü attım, dayanamadım.😂
Satır arası yorumlarınızı okumayı çok seviyorum. Bol bol bekliyorum. İyi okumalar.❤
×××
Üçüncüye çalan alarmımı güç bela uzanıp susturduğumda tekrar yorganın içine geri dönmüştüm. Bir aya yakındır aynı saatte kalktığım için alarmımı kapatmamıştım ama artık iyi maaşlı ve sigorta garantili işimden de kovulduğuma göre kapatmam gerekirdi. Fakat bunu yapmak aklıma gelmediği için ve hâlâ alarmımı kapatmak için gözlerimi aralamadığımdan beşer dakika aralıklarla erteleyerek çalıyordu.
Birkaç saniye sonra odamın kapısı hızla açıldı. "Kız, alarm kuruyorsan kalk. Kalkmayacaksan da kapat artık şu alarmı!" Elimi havada salladım. "Tamam anne."
Kolum aniden cimciklendi. "Madem kalktın bu saatte, git ekmek al. Erkenden kahvaltı yapalım, evi temizleyelim. Teyzene gideceğiz."
"Kalkmadım ki." Uykulu sesimle dilim döndüğünce cevap vermiştim ama aldığım yanıt yorganın üstümden çekilmesi olmuştu. Oflayarak başımı yastığa gömdüm. "Ya anne! Soğuk!"
"Sen istedin bunu. Çeneni tutup kovulmasaydın iş yerinden böyle olmazdı!"
"Tamam!" diye bağırdım. "Tamam, kalkıyorum. Başlama!"
Annem odadan çıktıktan sonra üstümü giyinip çıktım odadan. Babaannemin evine gidip ekmeği olup olmadığına baktım, hâlâ uyuduğu için sessizdim. Ona da bir tane ekmek almayı kafama yazıp evden çıktım. Ayakkabılarımı giyerken merdivenlerden gelen sesle başımı kaldırdım.
Yeni kiracı, elleri hırkasının cebinde iniyordu. Son basamağa geldiğinde muhtemelen beni hissederek başını kaldırdı. Ayakkabılarımı giyip doğruldum.
Dün gece ikimiz de uzun süre sessizlik içinde yan yana oturmuştuk. Ben yıldızları ve ayı izlerken o, gözlerini kapatmıştı. Sonra ikimiz de sessizce yerimizden kalkıp evlerimize geçmiştik.
Dünkü sessizlik oyunumuzu devam ettirdiğini gösteren bir baş selamı verdi. Ben de ona uyarak sessizce selamını aldım. Önümden geçip merdivenlerden indi. Arkasından ben de indim. Dış kapıya geldiğimizde de önden kapıdan çıktı. Kapıyı bana çarpmaması için tuttu. Kapıyı ben de tuttuğumda serbest bırakarak çıktı. Hafif bayırlı olan sokağımızdan yokuş aşağı yürümeye başladık.
Kapıyı tutmak için cebinden çıkardığı ellerini ardından eski yerine geri koymuştu. Siyah gür saçları alnına dökülüyordu. Uzun bacaklarını saran pantolonunun üstüne beyaz bir kazak giymişti. Üstüne aldığı hırkanın önü çok az formaliteden kapanmış gibiydi.
Kendime engel olamadım ve birkaç adımda yanına ulaştım. Şimdi yan yana yokuşu iniyorduk. Başını hafifçe bana çevirip kısaca baktıktan sonra önüne döndü. "Günaydın, denir." dedim gülümseyerek. Tekrar bana döndü. "Ne?" dedi anlamadığını belirtircesine.
"Sabahları birini gördüğünde en basitinden "günaydın" denir." Bir süre yüzüme baktı. "Günaydın."
Elini verdin, kolunun gitmesine müsaade etmiş oldun tatlım!
Dediğimi yapması gülümsetmişti. "Günaydın." dedim gülerek. "Nereye gidiyorsun bu saatte? Saat sabah sekiz buçuk." Ardından devam ettim. "Sen de mi ekmek almaya gidiyorsun? Bu saatte ekmek alacaksan şu aşağı caddedeki bakkala gitme bence. Sabahları güzel olmuyor onun ekmeği. Caddenin daha aşağısında bir fırın var. Fırın dediğime bakma sen, her şey var. Ama Allah var ekmekleri elli kuruş farkla çok güzel."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış Gülü (Tamamlandı)
Roman pour Adolescents"Söyleyeceğin tek bir kelime, benim gitmemi ya da kalmamı belirleyecek." dedi ve kolyeyi avuçlarıma bıraktı. "Kaderim senin ellerinde." *** Hikayenin tüm hakları saklıdır. Kapak: @ozlm_v